Türkiye’den boru ile getirilen ve Geçitköy barajına akan
suyun nasıl kullanılacağına ilişkin soru işaretleri güncelliğini koruyor.
Hükümetin büyük ortağı CTP’nin
bu konuyu yönetme tarzı; demokrasi, şeffaflık, halkın özne kılınması gibi
başlıklardaki tavrının da en net göstergesi niteliğinde…
Öncelikle su getirilmesi
konusunda ekolojik, siyasi ve ekonomik nedenlerle yıllarca yürütülen muhalefetin,
bugün için de geçerli olduğunu söylemeliyim. Siyasi-ekonomik bağımsızlığımız ve
doğa ile barışık bir gelişme açısından; “taşıma su” çizgisinin sakıncaları hala
geçerliliğini korumakta.
İşte biraz da bu yüzden; hali
hazırda gelmiş olan suyun ülke sınırlarımıza ulaştığı andan itibaren halkımızın
siyasi iradesi dahilinde yönetilmesi, kullanılması ve kontrol altında tutulması
gerekmektedir. Mevcut konjonktürdeki tabi olma halimiz yarın değiştiği zaman;
su konusunda da yeni kararlar alabilecek imkanlara sahip olmamız için bu
şarttır…
Gene de bu ileriye dönük
tartışmaları şimdilik bir yana bırakalım ve mevcut sürecin nasıl yönetildiğine
bakalım…