“Ağustos’ta tatile
gelip de, tatil işgale dönüşünce, yıllar geçti sen bize işkence, hiç mi
sıkılmadın Ayşe?”
Sözleri Sol Anahtarı tarafından yazılmış bu parçayı,
bugünlerde neredeyse her yerde duyabilirsiniz... Belediye işçilerinin
eylemlerinde, Kooperatif grevinde, Telefon Dairesi önünde, bir araba teybinde,
toplumsal muhalefetin nabzını tutan radyolarda, eylemcilerin dilinde...
Neredeyse her yerde...
Hatta gazete röportajlarında bile rastlamak mümkün hale
geldi şarkıya...
Geçtiğimiz hafta Yenidüzen gazetesinde şöyle bir cümle
okudum:
“Kendisinin görevde
olduğu dönemde ‘Evine Dön Ayşe’ pozisyonuna gelip gelmediği şeklindeki bir
soruya karşılık Talat...”
Şu hale bakar mısınız?
Yani ülkede “Evine Dön Ayşe” pozisyonu diye bir pozisyon
var... Ve Talat’a soruluyor, “görevde olduğunuz dönemde ‘Evine Dön Ayşe
pozisyonuna geldiniz mi?”
Görevde olduğu dönemde mi başladığı yoksa önceden de mi
böyle olduğu bilinmez, “besle beni Tayyip” pozisyonunda bulunan Talat ise cevap
olarak şöyle demiş: “Türkiye kktc’ye
yüklü miktarda mali kaynak aktarmakta ve güvenliği sağlamaktadır. Böylesi bir
söylem yakışık almaz.”
***
2010 yılı ağustos ayında birincisi düzenlenen
Anti-militarist Barış Harekatı’nın ana örgütleyicilerinden birisi de Baraka
idi. O gece, orada, “Evine Dön Ayşe” şarkısının doğuşuna kendi gözlerim ve
kulaklarımla şahit oldum.
Selimiye Meydanı’nda altıyüzü aşkın genç eylemci
toplanmış...
Sol Anahtarı konserini bitirmiş, Bandista sahnede...
Baraka aktivist ve dostlarından oluşan bir grup, sahnenin
tam karşısında coşkulu sloganlar atıyor... Klasik bildirgeçli sloganlardan
sıkılan birkaç genç ise, kendi arasında yeni bir slogan üretme çabası içinde...
Birkaç başarısız ve tatmin edici olmayan denemeden sonra,
o yıl üniversiteye başlamış bir Baraka dostundan tanıdık bir nağme
yükseliyor...
“Evine dön Ayşe,
Evine dön Ayşe, Tatil bitti evine dön Ayşe...”
Sözler yeni, ama müzik tanıdık... Ve sloganın ruhu
alandaki tüm ruhları elegeçiriveriyor...
Bir an sonra bütün alandan aynı şarkı yükselecektir...
Ertesi yıl, Sol Anahtarı tarafından nakarata eklemeler
yapılacak ve single olarak çıkarılacaktır parça...
2011 yılı Ağustos ayı geldiğinde ise, Sol Anahtarı’nın
ikinci albümünde buluna en popüler şarkıdır artık...
Ve neredeyse halk arasında yayıldığı hızla aynı oranda
“yasaklı” hale gelmiştir...
2011 yılı başlarında gerçekleşen “Toplumsal Varoluş Mitinglerine” çağrılırken de, 1 Mayıslarda
sahne alırken de, televizyon kanallarına çıkarken de, Sol Anahtarı’ndan tek bir
şey rica edilmektedir; “Lütfen Evine Dön Ayşe’yi çalmayın.”
Şarkı ne kadar “yasaklanırsa” o kadar popülerleşmekte, ne
kadar bastırılırsa o kadar yayılmaktadır bugün...
***
Tıpkı Baraka’nın kendisi gibidir şarkının yazgısı da...
Ülkede en çok konuşulan örgüt olmasına rağmen radyo ve
televizyonlarda hiç yer bulmaz Baraka...
Hemen her eylemde vardır Baraka aktivistleri ama kimse
onlara ne düşündüklerini sormaz.
Baraka hakkında en çok konuşanlar, Barakacılar
değildir...
Dedikodu, yalan, iftira, uydurma, manipülasyon, sahte,
eksik ve saptırılmış bilgiden geçilmez Baraka hakkında...
Baraka hakkında dincinin de, faşistin de, sol
liberallerin de söyleyecek tonlarca sözü vardır.
Ama gerçek hayata ve gerçek insanlara temas ettiği için,
bir de Baraka hakkında konuşanlar kendi pratikleri ile nasıl insanlar
olduklarını er veya geç gösterdikleri için zarardan çok fayda sağlar bütün
bunlar Baraka’ya...
Her yalanın doğrusu er geç açığa çıkar. Ve insanlar “işin
aslının farklı olduğunu” öğrenmeye bayılırlar...
Baraka’nın fikrini merak etmeyen televizyonlar,
Baraka’nın sözünü duymayan/duyurmayan radyolar, Baraka’nın haberini yapmaktan
kaçınan gazeteler; sadece ama sadece Baraka’ya olan ilgiyi yükseltiyorlar...
Ve kitelerle ilişkisini medya üzerinden düzenlememeyi ta
en başından ilke edinmiş Baraka için, medyanın bu tavrı müthiş bir hizmet
oluyor...
Ne kadar gizem varsa, o kadar ilgi oluyor doğallığında...
Basit ve yalın gerçeği öğrenen her insan ise, sarsılmaz
bir güven duygusu ile yaklaşıyor Barakacılara...
***
2011 yılının Ağustos ayında 2. Anti-militarist Barış
Harekatı’nın organizasyonunda da ana bileşen olarak bulundu Baraka... Bu yıl
ise yayınladığı özeleştiri ile artık Anti-militarist Barış Harekatı’nda bulunamayacağını
ilan etti...
Eylem niteliği ağır basan bir organizasyonda eylemci
niteliğindeki bazı müzisyenlere para ödediği için, enternasyonal dayanışma gibi
hiçbir maddi çıkar ile ölçülemeyecek bir değere para bulaştırıldığı için ve
yerli sanatçıların ikinci plana itilmesi anlamına gelecek bir pratiğe ortak
olduğu için özeleştiri verdi...
“Davetlilerin yol, kalacak yer ve yeme-içme masrafları ödensin
başka da ücret ödemesi yapılmasın” teklifi kabul edilmeyince de Anti-militarist
Barış Harekatı ile yollarını ayırdı...
Bu ayrılık, iki yıllık eylemliliğin içeriğine, sözüne,
amacına ilişkin bir ayrılık değil elbet... Sadece yoluna, yordamına, yöntemine
ilişkin bir ayrılık...
Yeni bir dünyayı, eskinin araçları ile kurmayı basitçe
bir reddediş...
Kullanılan aracın, amacı belirlediğine dair bir inanç...
“Ne yaparsan o olursun” sözünü mütevazi bir benimseyişten
ibaret...
***
Şimdi “Evine Dön Ayşe” pozisyonu “Bağımsız Kıbrıs”
pozisyonuna dönüşüyor.
Baraka, bu ülkenin sanatçıları ve bu ülkenin kendi öz
güçleri ile yeni bir yola çıkıyor...
14 Ağustos 2012 akşamı, Çağlayan Çocuk Bahçesi’nde,
Kıbrıs’ın bağımsızlığına, halklarının kardeşliğine ve adamızın yeniden birleşmesi
gerektiğine inananlar; bu inançlarını ifade etmek için kendi iç sesleri dışında
hiçbir özendiriciye ihtiyaç duymayanlar buluşuyor...
Artık bu halk, kendi şarkısını kendi söylüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder