11 Temmuz 2012 Çarşamba

Bağımsız Kıbrıs



“Ağustos’ta tatile gelip de, tatil işgale dönüşünce, yıllar geçti sen bize işkence, hiç mi sıkılmadın Ayşe?”

Sözleri Sol Anahtarı tarafından yazılmış bu parçayı, bugünlerde neredeyse her yerde duyabilirsiniz... Belediye işçilerinin eylemlerinde, Kooperatif grevinde, Telefon Dairesi önünde, bir araba teybinde, toplumsal muhalefetin nabzını tutan radyolarda, eylemcilerin dilinde...
Neredeyse her yerde...
Hatta gazete röportajlarında bile rastlamak mümkün hale geldi şarkıya...
Geçtiğimiz hafta Yenidüzen gazetesinde şöyle bir cümle okudum:

“Kendisinin görevde olduğu dönemde ‘Evine Dön Ayşe’ pozisyonuna gelip gelmediği şeklindeki bir soruya karşılık Talat...”
Şu hale bakar mısınız?
Yani ülkede “Evine Dön Ayşe” pozisyonu diye bir pozisyon var... Ve Talat’a soruluyor, “görevde olduğunuz dönemde ‘Evine Dön Ayşe pozisyonuna geldiniz mi?”
Görevde olduğu dönemde mi başladığı yoksa önceden de mi böyle olduğu bilinmez, “besle beni Tayyip” pozisyonunda bulunan Talat ise cevap olarak şöyle demiş: “Türkiye kktc’ye yüklü miktarda mali kaynak aktarmakta ve güvenliği sağlamaktadır. Böylesi bir söylem yakışık almaz.”
***
2010 yılı ağustos ayında birincisi düzenlenen Anti-militarist Barış Harekatı’nın ana örgütleyicilerinden birisi de Baraka idi. O gece, orada, “Evine Dön Ayşe” şarkısının doğuşuna kendi gözlerim ve kulaklarımla şahit oldum. 
Selimiye Meydanı’nda altıyüzü aşkın genç eylemci toplanmış...
Sol Anahtarı konserini bitirmiş, Bandista sahnede...
Baraka aktivist ve dostlarından oluşan bir grup, sahnenin tam karşısında coşkulu sloganlar atıyor... Klasik bildirgeçli sloganlardan sıkılan birkaç genç ise, kendi arasında yeni bir slogan üretme çabası içinde...
Birkaç başarısız ve tatmin edici olmayan denemeden sonra, o yıl üniversiteye başlamış bir Baraka dostundan tanıdık bir nağme yükseliyor...
“Evine dön Ayşe, Evine dön Ayşe, Tatil bitti evine dön Ayşe...”
Sözler yeni, ama müzik tanıdık... Ve sloganın ruhu alandaki tüm ruhları elegeçiriveriyor...
Bir an sonra bütün alandan aynı şarkı yükselecektir...
Ertesi yıl, Sol Anahtarı tarafından nakarata eklemeler yapılacak ve single olarak çıkarılacaktır parça...
2011 yılı Ağustos ayı geldiğinde ise, Sol Anahtarı’nın ikinci albümünde buluna en popüler şarkıdır artık...
Ve neredeyse halk arasında yayıldığı hızla aynı oranda “yasaklı” hale gelmiştir...
2011 yılı başlarında gerçekleşen “Toplumsal Varoluş  Mitinglerine” çağrılırken de, 1 Mayıslarda sahne alırken de, televizyon kanallarına çıkarken de, Sol Anahtarı’ndan tek bir şey rica edilmektedir; “Lütfen Evine Dön Ayşe’yi çalmayın.”
Şarkı ne kadar “yasaklanırsa” o kadar popülerleşmekte, ne kadar bastırılırsa o kadar yayılmaktadır bugün...
***
Tıpkı Baraka’nın kendisi gibidir şarkının yazgısı da...
Ülkede en çok konuşulan örgüt olmasına rağmen radyo ve televizyonlarda hiç yer bulmaz Baraka...
Hemen her eylemde vardır Baraka aktivistleri ama kimse onlara ne düşündüklerini sormaz.
Baraka hakkında en çok konuşanlar, Barakacılar değildir...
Dedikodu, yalan, iftira, uydurma, manipülasyon, sahte, eksik ve saptırılmış bilgiden geçilmez Baraka hakkında...
Baraka hakkında dincinin de, faşistin de, sol liberallerin de söyleyecek tonlarca sözü vardır.
Ama gerçek hayata ve gerçek insanlara temas ettiği için, bir de Baraka hakkında konuşanlar kendi pratikleri ile nasıl insanlar olduklarını er veya geç gösterdikleri için zarardan çok fayda sağlar bütün bunlar Baraka’ya...
Her yalanın doğrusu er geç açığa çıkar. Ve insanlar “işin aslının farklı olduğunu” öğrenmeye bayılırlar...
Baraka’nın fikrini merak etmeyen televizyonlar, Baraka’nın sözünü duymayan/duyurmayan radyolar, Baraka’nın haberini yapmaktan kaçınan gazeteler; sadece ama sadece Baraka’ya olan ilgiyi yükseltiyorlar...
Ve kitelerle ilişkisini medya üzerinden düzenlememeyi ta en başından ilke edinmiş Baraka için, medyanın bu tavrı müthiş bir hizmet oluyor...
Ne kadar gizem varsa, o kadar ilgi oluyor doğallığında...
Basit ve yalın gerçeği öğrenen her insan ise, sarsılmaz bir güven duygusu ile yaklaşıyor Barakacılara...
***
2011 yılının Ağustos ayında 2. Anti-militarist Barış Harekatı’nın organizasyonunda da ana bileşen olarak bulundu Baraka... Bu yıl ise yayınladığı özeleştiri ile artık Anti-militarist Barış Harekatı’nda bulunamayacağını ilan etti...
Eylem niteliği ağır basan bir organizasyonda eylemci niteliğindeki bazı müzisyenlere para ödediği için, enternasyonal dayanışma gibi hiçbir maddi çıkar ile ölçülemeyecek bir değere para bulaştırıldığı için ve yerli sanatçıların ikinci plana itilmesi anlamına gelecek bir pratiğe ortak olduğu için özeleştiri verdi...
“Davetlilerin yol, kalacak yer ve yeme-içme masrafları ödensin başka da ücret ödemesi yapılmasın” teklifi kabul edilmeyince de Anti-militarist Barış Harekatı ile yollarını ayırdı...
Bu ayrılık, iki yıllık eylemliliğin içeriğine, sözüne, amacına ilişkin bir ayrılık değil elbet... Sadece yoluna, yordamına, yöntemine ilişkin bir ayrılık...
Yeni bir dünyayı, eskinin araçları ile kurmayı basitçe bir reddediş...
Kullanılan aracın, amacı belirlediğine dair bir inanç...
“Ne yaparsan o olursun” sözünü mütevazi bir benimseyişten ibaret...
***
Şimdi “Evine Dön Ayşe” pozisyonu “Bağımsız Kıbrıs” pozisyonuna dönüşüyor.
Baraka, bu ülkenin sanatçıları ve bu ülkenin kendi öz güçleri ile yeni bir yola çıkıyor...
14 Ağustos 2012 akşamı, Çağlayan Çocuk Bahçesi’nde, Kıbrıs’ın bağımsızlığına, halklarının kardeşliğine ve adamızın yeniden birleşmesi gerektiğine inananlar; bu inançlarını ifade etmek için kendi iç sesleri dışında hiçbir özendiriciye ihtiyaç duymayanlar buluşuyor...
Artık bu halk, kendi şarkısını kendi söylüyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder