“Kararmış yüreğin
hiç ışığı olmaz / Bilmez misin ki türküler yanmaz / Günü gelir sanma hesap
sorulmaz / Dayanır kapına Pir Sultan ölmez” Edip Akbayram
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal
Şenlikleri sırasında yaşanan öldürüm hadisesini neredeyse bilmeyen yok. TC
devleti eliyle tezgahlanmış, TC devleti eliyle örtbas edilmiş bir olay Sivas...
Devletin alnında çıkmaz bir kan lekesi...
Şeriatçı, yobaz, muhafazakar kitlelerin saatlerce abluka
altına aldığı Madımak Oteli içerisinde kimler yoktu ki... Şairler, yazarlar,
ozanlar, eleştirmenler, araştırmacılar...
Yani bir ülkenin aydınlık yüzleri...
Yani bir ülkenin umutlu yüzleri, geleceği, ruhu...
Altı saate yakın süren abluka sırasında devletin kılını
bile kımıldatmadığı biliniyor...
Sonrasında iyice cesaretlenen yobazlar tarafından
çıkarılan yangında yok edilmeye çalışılan fikirlerin neler olduğu da...
On dokuz yıl önce gerçekleşen bu öldürüm hadisesinden
sonra yaşananlar, eyleme katılan onbinlerce yobazın varlığına rağmen
yargılananların azlığı ve en sonunda serbest bırakılan dokuz katilin ardından
Tayyip efendinin sevinçle söyledikleri de biliniyor...
***
1 Temmuz Pazar akşamı Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği tarafından bir etkinlik gerçekleştirildi. Ancak KTÖS, KTOEÖS, KTAMS,
YKP, GELECEK, BARAKA gibi sendika, parti, gazete ve derneklerin de desteklediği
etkinliğin yükü büyük oranda Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nden canların
omuzlarındaydı. Tüm imkansızlıklarına rağmen çok anlamlı bir etkinlik
gerçekleştirdiler. Ondokuz yıl önce yaşanan öldürümün acısını hala yüreklerinde
hissettikleri yüzlerinde görülebiliyordu o gece...
Kıbrıs’ta, KTOEÖS salonunda gibi değildi hiçbirisi...
Sivas’ta, Madımak otelinde gibiydi ruhları...
Gözlerinde o gecenin yangını...
***
Pazar akşamı Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin
çağrısına ve yüreklerindeki yangının sıcaklığına yanıt vererek KTOEÖS salonuna
gidenler, sadece bir anma gerçekleştirmediler...
O gece yapılan sadece geçmişe dair bir buluşma değil,
bugünümüz ve geleceğimiz ile ilgili bir düşünme etkinliğiydi aynı zamanda.
Katledilenlerin anılması ile vicdanların rahatlaması veya
katledenlerin kınanması ile öfkelerin bilenmesi hiç değildi o gece yapılan...
Gecenin sonunda sunucu tarafından söylenenlerde gizliydi
aslında her şey: “
Ve gecenin davetlisi, 2 Temmuz 1993 günü Madımak Oteli
içerisinde bulunan Doç. Dr. Neval Oran Balkız’ın da işaret ettiği gibi, bugün
Türkiye’de yaşananlar bize o kadar da uzak değildir. Eğitimden sağlığa,
emeklilik yaşından özelleştirmelere, kürtajdan savaş tehtidlerine kadar
yaratılmaya çalışılan bir “küçük Türkiye”dir...
Bu yüzden de Sivas uzak bir şehir, Madımak eski bir
hikaye değildir...
***
Madımak ödürümünde üç yakınını kaybeden Sinan Şahin’in
kısa konuşması ve seslendirdiği türkülerle başlayan gece; 2 Temmuz 1993
tarihinde Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin sunuşunu yapmak üzere Sivas’ta
bulunan ve Madımak’ın içinde yangını bizzat yaşamış Doç. Dr. Neval Oran
Balkız’ın konuşması ile devam etti.
Neval Oran Balkız’ın konuşması, yaşananların bir
bilançosu niteliğinde idi. Hem olayların nasıl geliştiği, hem sonrasında
yaşananlar ve mahkeme süreci ile Alevi örgütlülüğünün bunlardan çıkarması
gereken dersler bakımından zengin ve anlamlı bir konuşmaydı bu...
Gördüğüm kadarıyla kayda alınmış olan konuşmayı, soru ve
cevap bölümleri ile birlikte yazıya dökmek ve belki bir broşür olarak üyelerine
dağıtmak bence Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yapması gereken bir
görevdir. Çünkü Neval Hanım’ın söyledikleri daha geniş kitlelere yayılması
gereken, daha çok kulağın duyması gereken bir muhtevadadır.
Özellikle soru cevap bölümünde sorulan sorulara verilen
yanıtlar, postmodern sol anlayışlara, kimlik siyaseti eksenli bocalamalara,
sınıf perspektifinden verilmiş güçlü ve samimi bir duruşu simgeliyordu.
“Birleşmeliyiz, farklı farklı örgütlerde olmamalıyız” diyen bir dinleyiciye
aklımda kaldığı kadarıyla şöyle yanıt veriyordu Neval Balkız: “Belirli ilkeler,
talepler etrafında birleşilmelidir elbet. Ancak birlik ortak doğrularımızı
büyütmek için olmalıdır. Başkalarının yanlışına ortak olarak birlik yaratmak mücadeleye
fayda değil zarar getirir, doğruları değil yanlışları büyütür.”
***
Her türlü ötekileştirilmeye rağmen bu ülkede tutunmaya
çalışan, insan sevgisi ile dolu bireylerden oluşan Kıbrıs Pir Sultan Abdal
Kültür Derneği’ni, neredeyse bütün emeği kendilerine ait olduğu halde başka
örgütleri de bu sürece katmaktaki isteklilikleri için tebrik ediyorum.
***
O gece çok yorgundum...
Çok yoğun bir dönemden, sancılı bir süreçten geçen bir
ülkede, elinden geldiğince yol açmaya çalışan bir örgütte faaliyet yürütüyorum.
Ve yol açmak, yolda yürümeye benzemez...
O gece dinlenmek, sakinleşmek ve düşünmek istiyordum...
Ama içimdeki yangın vicdanımı dürtünce, oturamadım
yerimde...
Ve kendimi Pir Sultan dostlarının, canların arasında
buldum...
Canların arasında bir can oldum...
İyi ki o gece oradaydım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder