1 Nisan 2009 Çarşamba

Hizmet Alımı Ne Demektir?

Hizmet alımı, son zamanlarda yaygınlaşan bir istihdam şeklidir. Gerek dünyada gerekse de ülkemizde bu yöntemle istihdam edilen emekçiler hızla artmaktadır. Bugün özellikle devlet dairelerinde hizmet alımı statüsünde çalışan yüzlerce emekçi vardır. 

Devlette standart istihdam şeklinin kadrolu istihdam olduğunu biliyoruz. Kadrolu çalışanlar Kamu Görevlileri Yasası çerçevesinde birçok hakka sahiptirler. Sözleşmeli, geçici gibi statülerde çalıştırılan emekçiler ise çeşitli özlük haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Bu uygulama da emekçilerin haklarında bir dengesizliğe neden olarak ortak mücadelenin zorlaşması sonucunu doğurmaktadır. Peki hizmet alımı uygulaması neden gündeme getirilmiştir?
Hizmet alımı tüm diğer istihdam türlerinden temelde farklı bir uygulamadır. Hizmet alımı olarak işe alınan bir emekçi, yasalar önünde çalışan olarak değil İŞVEREN olarak görünmektedir. Yani bir daireye hizmet alımı statüsünde emek veren bir kişi, yasal olarak kendi kendinin işverenidir. Kişi kendi kendinin işvereni olduğu zaman, her türlü özlük hakkı, izin hakkı, emeklilik ve sigorta ile ilgili yatırımlarından da kendisi sorumlu olur. Kişi kendi kendinin işvereni olduğu için, sendikal bir örgütlenmeye gidemez. Maaşını arttırmak, izin hakkı elde etmek veya iin kullanmak gibi bir hakka sahip değildir. Böylece gerçek işveren konumundaki devlet yasaların arkasına saklanma şansı bulur.
Bir düşünün hizmet alımı olarak çalışan emekçi arkadaşlarımız, emekçi olarak bile kabul edilmemektedirler. Böylece de sözleşmelerinn feshedilmesi sadece bir anlık bir meseledir. Kamuda hizmet alımı uygulaması, iş güvencesinin neredeyse hiç olmadığı koşullar yaratarak çalışma şartlarını özel sektörden bile geri bir biçime sokmaktadır.

Hizmet Alımı İle İlgi Yalanlar
Bugün hizmet alımı uygulamasını yaygınlaştıran sözde emekçi dostu kesimler birçok yalan ile bu durumu haklı göstermeye çalışıyorlar. En büyük yalanları ise, hizmet alımı olarak çalıştırılan kişilerin yaptığı işlerin geçici nitelikte olduğudur. Örneğin Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Kayıp Şahıslar Komitesi gibi işlerin belli bir zaman onra sona ereceği bu yüzden de kadrolu personel çalıştırmayacakları bu yalanlardan biridir. Bu komitenin on yıllardan beridir var olduğunu ve söz konusu iş bittiğinde buradaki emekçilerin kamunun başka alanlarında da çalışabileceklerini bir yana bırakalım. Peki neden bu emekçiler sözleşmeli veya geçici statüde çalıştırılmamaktadırlar? Sözleşmeli veya geçici çalıştırılan emekçilerin hizmet alımına göre çok daha ileri özlük haklarına sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Üstelik hizmet alımı uygulaması altındaki personel İŞVEREN kabul edilirken, sözleşmeli personelin emekçi olduğu ve sendikal örgütlenmeye gidebileceği bir gerçektir. Hizmet alımı uygulaması emekçilerin grev ve örgütlenme  hakkına ama en önemlisi iş güvencesi hakkına vurulmuş ciddi bir darbedir.

Emekçileri Bölüyor
Hizmet alımı uygulaması emekçilerin birliğine vurulmuş ciddi bir darbedir. İş güvencesi olmayan, geleceği işverenin iki dudağı arasında olan hizmet alımı emekçiler, sendikalaşmaktan çekinmekte, greve çıkamamakta ve haklarını arayamamaktadırlar. Bu da aynı işyerindeçalışan diğer emekçilerin yürüteceği mücadelenin etkisizleşmesine neden olmaktadır. Bir düşünün aynı işi yapan emekçilerden yarısı greve çıkıp diğer yarısı çıkmadığı zaman, grev asla amacına ulaşamayacak çünkü o iş yerinde İŞ DURMAYACAKTIR. Üstelik emekçiler arasında greve çıkanlar ve çıkmayanlar şeklinde bir gerilim oluşması da olasıdır. Son yaşanan grevlere Cumhurbaşkanlığı’ndan %0 katılım olması da bunun en net göstergesidir.

Sendikalara Görev Düşüyor
Kamusal alanda örgütlü sendikalar, hizmet alımı uygulamasını tanımadıklarını ve bu statüde çalışan herkesi emekçi kabul ettiklerini ilan etmelidirler. Bu doğrultuda da tüm hizmet alımlarını sendikalaştırmaya yönelik eylem planı yapmalıdırlar.
Hizmet alımı uygulaması sadece bu statüde çalışanların değil, tüm diğer emekçilerin de sorunudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder