1 Ekim 2010 Cuma

Yunan Albaylar Cuntası ve Kıbrıs



25 Kasım 1973 tarihi Yunanistan için olduğu kadar ülkemiz Kıbrıs için de dönüm noktası niteliğinde bir tarihtir. Bu tarihte Yunan Albaylar Cuntası’nın yönetimi el değiştirmiş ve 21 Nisan 1967 darbesinden beridir ülkeyi yönetmekte olan Albay Yorgo Papadopulos’a darbe yapılarak yerini Binbaşı Dimitris Yuanides almıştır.

Yunanistan’da 1967’den itibaren cunta aracılığı ile gündeme gelen açık faşizm sadece Kıbrıs ile ilgili nedenlerle izah edilemez. İkinci Paylaşım Savaşı sırasında Alman İşgali’ne karşı en önemli direniş odağı Yunanlı komünistler olmuştu. Ancak Alman açık işgalinin sona ermesi ile birlikte, ABD-İngiliz gizli işgali için gerekli yapının oluşturulmasının önünde en büyük engel yine komünistlerdi. Bu sebeple Alman işgalcilerle de işbirliği yapmış muhafazakarlar ve kralcılar, İngiltere’nin de desteğini alarak 1949 yılına kadar komünistlere karşı sert bir mücadele yürüttüler. Yalta Anlaşması gereği Yunanistan’ı ABD-İngiliz nüfuz alanında bırakan SSCB’den neredeyse hiçbir destek görmeyen Yunanlı partizanlar, onurlu bir direnişten sonra yenildiler. İşte bu yenilgi ile birlikte Yunanistan’ın yeni-sömürgeleşmesi tarihi de başlayacaktır. Böylece tüm diğer yeni-sömürge ülkeler gibi Yunanistan da gizli işgal, sömürge tipi faşizm sarmalına sürüklenecektir. Truman Doktrini ve Marshall yardımları ile giderek daha fazla ABD etki alanı altına giren Yunanistan, 1952’de de NATO’ya üye olacaktır.
Yunanistan’ın yeni-sömürgeleştirilmesi sürecinde silahlı mücadelenin yaşadığı yenilgiye rağmen, toplumsal huzursuzlukların artarak devam etmesi üzerine; gizli faşizmden açık faşizme geçme gereği ortaya çıkmıştır. İşte 21 Nisan 1967 darbesi bu koşullarda gündeme gelmiştir. Darbenin temel amacı, Yunanistan’ı dünya emperyalist sisteminin ayrılmaz bir parçası yaparken sömürge tipi faşizmin kurumlarını sağlamlaştırmaktı. Bunun yanında Kıbrıs’ta ABD tarafından önerilen Acheson Planı’nın Yunan hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması da darbenin nedenleri arasındadır. Darbenin sinyali ABD Başkanı Johnson tarafından “Yunanistan ve Kıbrıs birer piredir. ABD’yi kaşındırmaya devam ederlerse ezileceklerdir” şeklindeki mektupla Yunan Başbakanına verilmişti. Zaten 21 Nisan darbesi maaşlı bir CIA elemanı olduğu bilinen Albay Papadopulos’un liderliğinde ve NATO tarafından hazırlanan “Gladio” tipi bir plan olan “Promotheus Planı” ile yaşam bulmuştur.
Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’a yansıması ise Acheson Planı’nın hayata geçmesi için Kıbrıs Hükümetine aralıksız bir baskı uygulanması olmuştur. TC hükümetleri (özellikle 12 Mart 1970 cuntası) ve Kıbrıs Türk Yukarı Sınıfı ile uyumlu hareket eden cunta, Makarios’un direnişi ile karşılaşmıştır. ABD tarafından verilen “Makarios’u devreden çıkarmak” görevini yerine getirmek için çeşitli yöntemler denenmiştir. Seçimler yolu ile alt edilemeyen Makarios’a çeşitli suikast girişimlerinde bulunulmuş, EOKA-B örgütlendirilerek yıpratılmaya çalışılmış, Kilise içi bir darbe tezgahlanmış, Cunta tarafından istifası talep edilmiş ancak bunların hepsi başarısız olmuştur.
Yeni-sömürgeci politikaların Yunan kamuoyunda (özellikle öğrenciler arasında) yarattığı tepkinin de etkisi ile 25 Kasım 1973 tarihinde başarısız cunta restorasyona uğramıştır. 14 Kasım 1973 tarihinde Atina’da Politeknik Üniversitesi’nin öğrencilerce işgal edilmesi, direnişin Atina ve Selanik’teki diğer üniversitelere yayılması ve cuntaya karşı yüz bin kişilik bir miting yapılmasına rağmen 17 Kasım sabah saat 03:00’da üniversitenin duvarlarını yıkan tanklar aracılığı ile 36 devrimci öğrencinin öldürülerek işgalin sona erdirilmesi artık cuntanın mevcut hali ile sürdürülemez olduğunun göstergesiydi.
25 Kasım 1973’te cunta içi bir darbe ile yönetime gelen Binbaşı Dimitris Yuanides de Kıbrıs’ta Acheson Planı’nın hayata geçmesi için Makarios’a baskı yapmaya devam etmiştir. Ancak AKEL, SSCB ve Bağlantısız Ülkeler Bloğu’nu da arkasına alan Makarios’u geriletmesi mümkün olmamıştır. Kıbrıs’ın “yasal” yöntemler ve tüm tarafların rızası sonucu Yunanistan ve Türkiye arasında paylaştırılmasını öngören Acheson Planı bilindiği gibi 15 Temmuz – 20 Temmuz operasyonları ile fiili olarak uygulanmaya konmak durumunda kalınmış ve yasal hale getirilmesi için çalışmalar da o tarihten beridir devam etmektedir. 25 Kasım 1973 tarihinin ülkemiz Kıbrıs için önemi, açık faşizm aracılığı ile emperyalist güçlerin taşeronu durumuna getirilen Yunanistan’ın, ABD adına Kıbrıs’ta 15 Temmuz faşist darbesini hazırlamaya başladığı tarih olmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder