Duydunuz
mu? Göç Yasası’na karşı mücadele eden altı pırıl pırıl AÖA öğrencisi, okul
disiplin kurulundan kınama cezası aldı...
Duydunuz
mu? Öğrenciler, eylemlerini okul sınırları dışında yapmış, tek suçları da İrsen
Küçük ve Derviş Eroğlu kuklasına işbirlikçilik ödülü vermeleriymiş...
Duydunuz
mu? Kınama cezası, AÖA disiplin yönetmeliğine göre verilmiş ama bu disiplin
yönetmeliği Savcılık tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak reddedilmiş bir
yönetmelikmiş...
Duydunuz
mu? Cezayı veren “öğretmenler” Göç Yasası’na tabi değillermiş. Onların
maaşçıkları da, özlük hakları da aynen duruyormuş... Ama ceza alan öğrenciler
onların maaşlarının yarısı ile onların işinin aynısını yapacaklarmış...
Duydunuz
mu? Ceza veren öğretmenler KTÖS ve KTOEÖS üyesiymişler, üstelik Göç Yasası’na
karşı olanlar da varmış aralarında! Ama evde karşıymışlar, hem bir de kapalı
kapılar arkasında... Öyle sokağa çıkacak, eylem yapacak, mücadele edecek,
öğrencilerinin arkasında duracak kadar “öğretmen” değillermiş...
Hukuğun en
temel ilkelerindendir: Yargılanacak olan bir insana, hangi eyleminden ve hangi
yasal nedenden yargılanacağı yazılı olarak bildirilir. Savunma yapması için de
makul bir süre verilir. Savunmasını yapan kişi ile ilgili karar da yazılı ve
gerekçeli olarak ilan edilir.
Diyeceksiniz
ki, “bu yasadışı ülkede ne hukuğundan bahsediyorsun sen?” Doğrudur, haklısınız... Ama AÖA’da altı pırıl
pırıl gence, hem de tüm gençlerin haklarını aradılar diye, kınama cezası
verenler kanlı canlı insanlar, cezayı ülke vermedi ki.. Sizin gibi, benim gibi
üç tane insan verdi, üç tane öğretmen!
Bu üç
öğretmenin isimleri Erbay Sancak, Altan Esmer ve Müge Taçman... Birisi KTÖS
üyesi diğerleri KTOEÖS üyesi... Bu iki sendika Toplumsal Varoluş Mücadelesi’nde
bayrağı en önde taşıyor. Basın bildirilerinde mangalda kül bırakmıyor... Bu üç
öğretmen de kendilerine tıkır tıkır aidat ödüyor...
Düşünün...
Önümüzde iki somut örnek var...
Birinci
örnek, altı onurlu, başı dik öğrenci tarafından yaratılmış. Göç Yasası’na hayır
demişler. Toplumsal yokoluşa hayır demişler. Okullarına gelen TC
işbirlikçilerini kapıda karşılamışlar. Protesto etmişler. Bundan gocunan
işbirlikçiler okula girememişler. Sonra da “bilim kurumu”na talimat yollayıp,
“tez başları vurula” demişler öğrenciler için...
İkinci
örnek, disiplin kurulunda görev yapan, kadrolu üç öğretmen tarafından
yaratılmış. Maaşları da işleri de garanti olduğu halde, amirlerinin talimatı
ile yargısız infaz yapmışlar. Ne akla, ne mantığa, ne hukuğa ne de vicdana
sığmayan bir karar almışlar. Üstelik kendileri de Göç Yasası’na karşı
oldukları, üstelik kendileri de Toplumsal Varoluş Mitinglerine katıldıkları
halde, “emir demiri keser” demişler. Gözlerini kapamışlar, vazifelerini
yapmışlar. Başlarını sallamışlar, maaşlarını almışlar...
Siz
çocuklarınızı bu iki örnek öğretmen profilinden hangisinin okutmasını
istersiniz? Siz geleceğin yetişkini, bugünün gençlerinin hangi insan tipine
benzemesini istersiniz? Sizin örneğiniz hangisi?
Kendi
içimizde yaşayıp bizi sırtımızdan hançerleyen işbirlikçiler, hükümete talip
UBP’ler CTP’ler, disiplin kurullarında ceza yağdıran Erbaylar, Mügeler,
Altanlar olmasaydı egemenler
asla başarılı olamazdı... Egemenlere karşı mücadele edip, işbirlikçilere acımak
olmaz. Bu süreçten mutlaka bir örnek çıkacak. Mesele onuruyla direnen
öğrencilerin mi, yoksa yargısız infaz yapan sözde öğretmenlerin mi gelecek
kuşaklara örnek olmasını istediğimize karar verme meselesidir. Tarih bize
öğretmektedir ki işgalcisi ile hesaplaşan her halk, önce kendi içindeki işbirlikçilerden
kurtulmuştur.
Duydunuz
mu? Göç Yasası’na karşı mücadele eden altı pırıl pırıl AÖA öğrencisi, okul
disiplin kurulundan kınama cezası aldı... Duydunuz mu KTÖS? Duydunuz mu KTOEÖS?
Duydun mu Kıbrıslı Türk halkı? Çocuklarını bu zalimlerin eline bırakacak mısın?
Yoksa ayağa kalkıp parmağını bu işbirlikçilerin suratına doğrultacak mısın?
Günün
sözü: “"Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için insanlığın
acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterli"
Karl Marx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder