Hayırlı haberi aldık...
Hükümetimiz ihaleye çıkmış, yakında nur topu
gibi TOMA’larımız olacak...
Nedir ki TOMA?
Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı...
Bir süreden beridir bu araçların özellikleri
sayılıp dökülüyor gazete köşeşlerinde...
İşte, kameraları varmış, portokal gazı
sıkıyormuş, basınçlı su püskürtüyormuş. Falan filan...
Ne güzel, ne güzel...
Hükümet, polis, asker, TC, toplumsal olaylara
bu modern araçlarla müdahale edecek artık...
Bizim de çağdaş ülkelerden bir eksiğimiz,
gediğimiz kalmayacak böylece...
***
TOMA’ların allınıyor olması, Kıbrıslı
Türklerin varoluş mücadelesini nasıl etkiler sizce?
Nasıl bir yansıması olur bu cihazların
eylemlere, hak mücadelelerine?
Bence hiç de olumsuz olmaz yansıması, bilakis
olumlu bile olur...
Şöyle bir düşünelim...
Kime karşı mücadele veriyor Kıbrıslı Türk
halkı?
Kimine göre hükümetlere karşı...
Doğru mudur bu? Bakalım...
Karpaza elektiriği götüren hükümet gitti,
yerine gelen hükümet ne yaptı? Elektriğin izinden bir de yol çekti...
Devamlılık var mı? Var!
Sözde Sosyal Güvenlik Yasası’nı geçiren ve
Göç Yasası’nı getiren hükümet gitti, yerine gelen hükümet ne yaptı? Göç
Yasası’nı geçirdi, Sözde Sosyal Güvenliği ise herkese yaymak için hazırlıklar
yapıyor...
LAÜ’de sendikalaşmanın önünü kesen hükümet
gitti, yerine gelen hükümet sendikalar ile her gün kavga ediyor...
Özelleştirmeyi savunan hükümet gitti, yerine
gelen hükümet en az önceki kadar özelleştirmeci çıktı?
Peki şimdi tekrar soruyorum: Kime karşı
mücadele veriyor Kıbrıslı Türk halkı?
Cevap aslında açık, TC Devleti’ne ve onun
hükümetlerine karşı...
TOMA’ların bu mücadele ile ilişkisi ne olacak
peki?
***
TC devletinin Kıbrıs’a nasıl geldiğini ve
burada nasıl tutunduğunu da düşünelim biraz...
Kıbrıslı Türklerin açık daveti ve onayı ile
gelmedi mi TC bu coğrafyaya?
Kıbrıslı Elen faşistlerine, şövenistlerine
karşı onyıllarca direnen Kıbrıslı Türklere “yardım” adı altında ayak basmadı mı
TC adamıza? Ve içimizden bir çoğu TC’nin esas amacının bu “yardım” etme durumu
olduğunu sanmıyor mu hala?
İşte TOMA’ların olumlu yansıması bu noktada
devereye girecek mücadelemize...
Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanan asimilasyon,
Türkleştirme, müslümanlaştırma, özelleştirme ve yoksullaştırma siyasetinin baş
sorumlusu olan TC devletidir.
Ancak aynı TC devleti hükümetlerin, kktc’nin,
“yasaların” şunun bunun ardına gizlemeyi başarıyor kendisini hala...
Gizleyemediği durumlarda ise, en azından
halkın büyük bir çoğunluğunun “yeter artık” demeyişinin avantajlarını
kullanıyor...
Hala bu coğrafyada “istenir” olduğu
yanılsamasını yaymaya devam edebiliyor...
Oysa Kur’an Kurslarını, İlahiyat
Fakültelerini, özelleştirmeleri, Karpaz’ın talanını, emeğin kayıplarını ince
ince planlayan da aynı TC devletidir...
Bunlar yazıldı, çizildi, anlatıldı, söylendi,
dinlendi; biliniyor!
Biliniyor bilinmesine de hala görünür
değil...
Görünmüyor...
***
TOMA’ların nasıl kullanılacağı bu noktada çok
çok önemli aslında...
Diyeceksiniz ki “biz mi karar vereceğiz
TOMA’ların nasıl kullanılacağına?”
Evet, elbette biz karar vereceğiz...
TOMA’lar ile kimin yüzleşeceğine biz karar
vereceğiz...
Ufak tefek eylemlerde, “birkaç kendini
bilmez”e karşı kullanılıyor havası verirsek TOMA’lara...
İşte o zaman yazık olur...
Oysa onlar, büyük kitlelere karşı kullanılmak
için yapılmıştırlar ve etrafı düşmanlarla çevrili bir devletin kendi halkına
karşı kullandığı yüksek güvenlikli araçlardırlar...
Eğer bizi düşman gören bir devlet varsa
karşımızda –ki burada kktc’cikten bahsetmiyorum- o halde bir durup düşünmekte
fayda yok mu? Belki de gerçekten düşmanızdır, değil mi ya?
Eğer TOMA’larımızı, kitlesel eylemlerimizin
vazgeçilmezi haline getirirsek, ve yeni oyuncaklarını sık sık kullanmasını
sağlarsak egemenlerimizin...
Belki işte o zaman yüzündeki maskeyi düşürebiliriz
TC’nin...
Bir düşünün; Karpaz gitti, çocuklarımızın
maaşları düştü, emeklilik diye bir beklenti kalmadı geriye...
Altınızdaki araba bankaya borç, bugününüz
sallantıda, geleceğiniz Allah’a kalmış...
Ne kaldı kaybedeceğiniz başka?
Neden fırsat olmasın gelmekte olan TOMA?
AKINTIYA KARŞI
Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktvisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
* Bu yazı 6 Şubat 2013 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder