“Özel sektör çalışanlarına
maaş desteği” sağlayacağı ilan edilen ve teşvik yolu ile sendikalaşma getireceği
savunulan yeni uygulama, yoğun bir beklenti ve tartışma yaratmış durumda.
Sendika kelimesinden dahi
ürken Ticaret Odası ve UBP; bu yeni uygulamaya karşı çıkarken, maaş desteği ve
sendika vaadi ile umutlanan özel sektör çalışanları da beklenti içerisine girmiş
durumda. Sermayedarlar ve emekçiler konuya yüzeysel bir temelden taraf olsa da,
ülkemizde yıllarca “ilkesel davranmanın, prensipli olmanın, ahlaki değerlerin”
şampiyonluğunu yapmış bazı “sol” parti ve sendikaların, “amaca ulaşmak için her
yol mübahtır” prensibinden hareketle, emeğe dair her türlü ilkesel duruştan
vazgeçmesi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.
***
Özel sektör çalışanlarının
sendikalaşması şartı ile maaş desteği alabilecekleri gerçekten de doğru mu?
Propaganda sürecinin merkezine konmuş olan ve özel sektör emekçilerinin en çok
ilgisini çeken, tabiri caizse fare kapanının üstünde duran peynir, yani
“sendikalaşma ve maaş katkısı” kimlere ve hangi şartla verilecek? Kriterleri
yerine getiren herkes bu “peynir”i elde edebilecek mi, yoksa “peynir” umuduyla
kapana girdiği ile mi kalacak?
Maaş katkısı alabilmenin ilk
koşulu, özel sektör çalışanı olmak. Ama özel sektör çalışanı olmak yeterli
değil, ayrıca kktc vatandaşı bir özel sektör çalışanı olmalısınız! Ayrıca
bakanlığın belirleyeceği kategorilerdeki işyerlerinden birinde çalışıyor
olmanız gerekiyor ve sendika üyesi olmanız ve sendikanızın da işyerinizle toplu
iş sözleşmesi imzalamış olması şartı var. Ve son olarak maaşınız da asgari
ücretin %15 üzerinde olmalı...
Eğer vatandaş değilseniz maaş
katkısı alamıyorsunuz. Bu zaten biliniyor.
Şimdi diyelim ki kktc
vatandaşı bir özel sektör çalışanısınız ve bir sendikaya üyesiniz. Çalıştığınız
işyeri bakanlığın belirlediği kategoriler içinde değilse toplu sözleşmeniz olsa
bile maaş katkısı alamıyorsunuz.
Hem kktc vatandaşı hem
sendikalı hem de bakanlık kategorisinde olduğunuzu düşünelim; eğer sendikanız
ile patron arasında toplu sözleşme yoksa maaş katkısını yine alamıyorsunuz...
Gelin bütün kriterleri
tutturduğunuzu düşünelim, yani kktc vatandaşısınız, sendikalısınız, toplu
sözleşmeniz var ve bakanlığın belirlediği kategorilerdeki bir iş yerinde
çalışıyorsunuz. Ama maaşınız asgari ücret, yani brüt 3150 (net 2740) TL...
Sizin için üzgünüm, yine maaş katkısı alamıyorsunuz. Çünkü maaş katkısı
alabilmeniz için maaşınızın en az brüt 3622,5 (net 3151.5) TL olması lazım! Yani
net 2740 TL alan, 2800 TL alan, 3000 TL alan, 3100 TL alan aynı işyerindeki
birisi maaş katkısı alamazken, sadece net maaşı 3151.5 TL olan maaş katkısı alabilecek.
İkisi de kktc vatandaşı, ikisi
de sendikalı, ikisi de toplu sözleşmeli, ikisi aynı gün aynı iş yerinde işe
girmiş iki kişi; ama birisi maaşı daha düşük olduğu için maaş katkısı
alamayacak, diğeri alacak! Uygulama bu...
İkisi de kktc vatandaşı, ikisi
de sendikalı, ikisi de toplu sözleşmeli, ikisi aynı gün farklı işyerlerine
girmiş iki kişi; birisi bakanlık tarafından belirlenen kategoride olmadığı için
maaş katkısı alamayacak, diğeri alacak! Uygulama bu...
Altmış bir bin kktc vatandaşı
özel sektör çalışanı içinden yaklaşık dört bin kişinin maaş katkısı alabileceği
öngörülüyor. Geriye kalanlar alamayacak! Uygulama bu...
***
Bu uygulamanın “eşit işe eşit
ücret” prensibini tamamen ortadan kaldırdığı gün gibi açık. Ayrıca çalışanları
vatandaş olanlar ve olmayanlar diye ayıran bölücü bir yanı da var. Ama tüm
bunlardan daha kötüsü; “maaş katkısı”nın kaynağı!
Maaş katkısı, kktc vatandaşı
olmayan çalışanların emeklilik ikramiyelerine Anayasa’ya aykırı olarak el
konulması ile yaratılan kaynaktan ödenecek. Bir kktc vatandaşı çalıştığı süre
boyunca maaşından kesilerek İhtiyat Sandığı’nda biriken parasını, emekliye
çıktığında ikramiye olarak alabilecekken; diğer ülke vatandaşı özel sektör
çalışanları patron tarafından onlar adına İhtiyat Sandığı’na yatırılan paraları
emekli ikramiyesi olarak alamayacaklar! Yabancı uyruklu emekçilerin gasb edilen
emekli ikramiyesi, kktc vatandaşı özel sektör çalışanlarının sadece %7’sine
maaş desteği olarak dağıtılacak!
Ve bizim kendine solcu diyen
bir kısım sendikamız ve kendine solcu diyen bazı partilerimiz bunu emekten yana
bir uygulama olarak savunuyorlar...
Özel sektör çalışanlarının
konunun detayını bilmedikleri için, sadece “maaş katkısı” ve “sendikalaşma”
noktasına odaklanıyor olması doğal ama prensip, eşitlik, adalet, ahlak deyince
mangalda kül bırakmayan örgütlerin ve onların yöneticilerinin durumu içler
acısı...
***
Etiğin temel sorularından
birisi şöyledir: “Dünyada yaşayan herkesin mutlu, sağlıklı, huzurlu ve neşeli
bir yaşam süremesi için, sadece tek bir çocuğun sonsuza kadar yalnız ve acı
içinde işkence çekmesi şartını kabul eder misiniz?” Bir solcu böyle bir soru
karşısında tek bir insanın bile hayatını pazarlık konusu etmeyi reddetmesi ile
ayırt edilir; gerekirse kendi canını ortaya koyar ama asla başka kişilerin
ödeyeceği bedel üzerinden mutluluk hayali kurmaz!
Kişileri tabiyetlerine göre
ayırmamak ve eşit işe eşit ücret de solun evrensel olarak savunduğu iki temel
ilkedir. Ama bizde kendini solcu sayanlar; “sendikalaşma amacına ulaşmak için
her yol mübahtır” diyerek; on binlerce yabancı uyruklu çalışanın emekli
ikramiyesine el konulmasını onaylayabiliyorlar! Emekçilerin alın terinden
çalınmış, onların ve çocuklarının emeğinden gasp edilmiş bir para ile kendi
vatandaşlarının maaşını arttırmayı ve sendikalaşma sağlamayı hesap
edebiliyorlar. Bu parayı kendi vatandaşları arasında “eşit işe farklı ücret”
şeklinde dağıtıp sadece %7’lik bir kesime sağlanacak bir parasal menfaat için
her türlü temel ilkeden vazgeçebiliyorlar.
Eğer bu uygulama tüm kktc
vatandaşlarına maaş katkısı sağlayacak olsa ve özel sektörde sendikalaşmayı
gerçekten yaygınlaştıracak olsaydı bile ahlaksız bir tekliften öteye bir şey
olmazdı. Ancak söz konusu olan tüm kktc vatandaşları bile değil, sadece dört
bin kişi! Elde edilecek olan sendikalaşma değil sadece reklam!
On binlerce yabancı uyruklu
işçinin emeğinden gasp edilenlerle mutluluk inşa etme hayalleri kuranlar; kendi
vatandaşları arasında dahi bölünmüşlük ve ayrımcılığa dayalı bir eşitsizlik
yaratmanın üstelik de bu uğurda ahlaki ilkelerini bir kenara bırakmanın
utancından başka bir şey elde edemeyecekler.
Bu kadar kepaze bir neticeye ulaşmak için, ne kadar
büyük bir bedel!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder