21 Aralık 2023 Perşembe

Eşitsizliğin Anatomisi


Kıbrıs’ın kuzeyinde eşitsizlik hızla büyüyor. İstatistik Kurumu’nun 7 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan ve 2021-2022 dönemine ilişkin rakamları içeren Hane Halkı Bütçe Araştırması’ndan bu eşitsizliğin en çarpıcı yönlerini görmek, bazı mücadele başlıklarını bu rakamlar eksenine oturtmak mümkün. Gelir Dağılımı eşitsizliğinin büyümesi, işçi sınıfının genişlemesi, faiz-kira gelirleriyle yaşayan asalak ultrazengin sınıfının yoğunlaşması gibi noktalar, kapitalizmin temel semptomlarıdır. Bu semptomları sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde değil, neo-liberal kapitalizmin bir ekonomik sistem olarak başat durumda bulunduğu tüm ülkelerde görmek mümkün. Bu da yaygın (ve yanlış) bir şekilde Kıbrıs sorununa bağlanan dertlerimizin de, bu dertlerinin kaynağının da mülkiyet ve gelir dağılımında yattığını net bir şekilde gösteriyor.

Gelir Dağılımı Uçurumu Büyüyor

Hane Halkı Bütçe Araştırması (bundan sonra sadece Araştırma denilecek), gelirlere göre yaptığı dağılımda En Zengin %20’nin toplam gelirden aldığı payı %43,6 olarak tespit etmiştir. Bu oran toplam gelirden sadece %6,54 pay alan en fakir %20’nin 6,7 katıdır! Bu muazzam bir eşitsizliği ve gelir dağılımı dengesizliğini gösterirken, en az bunun kadar önemli olan ise 15 Aralık 2016’da yayınlanmış olan son Araşırma’ya göre bu oranın büyümüş olmasıdır.

2016 araşırmasına göre En Zengin %20’nin toplam gelirden aldığı pay %40,6; En Fakir %20’nin toplam gelirden aldığı pay ise %7,1 idi. İki dilim arasındaki fark 2016’da 5.7’den, 2023’de 6.7’ye yükselmiştir. Rakamların açıkça gösterdiği eşitsizliğin büyümekte, uçurumun açılmakta olduğudur. Ve neo-liberal politikalar aynı şekilde  uygulanmaya devam ettiği sürece de bu böyle devam edecektir.

Bu konuda göze çarpan bir diğer nokta ise, En Zengin %20’nin toplam gelirden aldığı pay büyürken, sadece En Fakir %20’nin değil, tüm diğer üç %20’lik dilimin toplam gelirden aldığı payın da küçülmüş olduğudur. Yani en zenginler, sadece en yoksulların değil, tüm toplumun zararına zenginleşmektedirler!

İşçi Sınıfı Genişliyor


Araştırma aynı zamanda Kıbrıs’ın kuzeyinde emeğini satarak geçinen işçi sınıfının da büyümekte olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre toplam gelir içerisinde Maaş gelirlerinin payı %47,2 ve Yevmiye gelirlerinin payı ise %3,4, yani toplam gelirlerin %50,6’sını oluşturuyor! En fakir %20’nin toplam gelirinin %65,5’ini maaş gelirleri oluştururken; bu oran dilimler içerisinde giderek azalmakta ve En Zengin %20’nin gelirlerinin sadece %41,5’i maaş gelirlerinden oluşmaktadır.

Bilindiği gibi Maaşlı çalışanlar kafa ve kol emeği olarak ayrıştırılabileceği gibi, beyaz yakalıların bir kısmı da zaman içinde İşveren Vekili (CEO) olarak burjuva sınıfına terfi edebilmektedirler. CEO’lar da maaşlı çalışanlar olduğu için, bu veriler içerisindeki sayılarını ve oranlarını ayrıştırmak mümkün değildir. Ancak beyaz yakalıların en üst düzeyde olanları ile İşveren Vekilliği statüsüne terfi etmiş olanlarının En Zengin %20’lik dilimde bulundukları bu rakamlara bakılarak kolayca tahmin edilebilir. Buna ek olarak toplam gelirler içerisinde %8’lik bir pay tutan Müteşebbis gelirlerinin (esnaf ve işveren maaşı) %64,7’si, En Zengin %20’de yoğunlaşmış durumdadır. Kısacası, işçi sınıfı En Fakir %20’de, patronlar da En Zengin %20’de kutuplaşmış durumdadır.

Asalaklar Sınıfı Yoğunlaşıyor


Toplam gelirler içerisinde Gayrımenkul gelirleri %3 ve Menkul Kıymet gelirleri %1.1 gibi bir orana sahiptir. Gayrımenkul gelirleri, İstatistik Kurumu’nun Araştırmasında, “apartman dairesi, dükkan, depo vb. ile tarla, bağ, bahçe, arsa gibi mülklerin kiraya verilmesinden, tüm giderler düşülerek elde edilen gelir” olarak tanımlanmış. Menkul Kıymet gelirleri ise “banka hesabından elde edilen faiz, finans kurumlarından veya sermaye şirketlerinden elde edilen temettü veya kar payı gelirleri” olarak tanımlanıyor. Kısacası her iki gelir türü de, önceden biriktirilmiş servetten elde edilen ve hiçbir emek harcamaksızın asalakça edinilen miktarları kapsıyor.

En Zengin %20’nin toplam gelirinin %7,5’i bu servetlerin kendi kendine birikmesinden oluşuyor. Bunu daha anlaşılır olarak şu şekilde ifade edebiliriz; Toplam Gayrımenkul gelirinin (yani ülkede kira olarak ödenen toplam bedelin) %80,3’ü ve toplam Menkul Kıymet gelirinin (yani ülkede faiz vb olarak ödenen toplam bedelin) %95’I En Zengin %20’ye akmaktadır! Bugün tüm kira ve faiz gelirleri bir anda buharlaşsa, En Fakir %60 bu durumdan hiç etkilenmezdi! En zengin %20 ciddi oranda sarsılır, Dördüncü %20 ise sadece Gayrımenkul gelirleri bakımından kısmen etkilenirdi.  

Devletin Bütçesi En Zenginlere Akıyor


Çok çarpıcı başka bir durum, Devletten Transferler olarak sınıflandırılmış olan gelir kaynağının da En Zengin %20’de yoğunlaşmasıdır. Bu kalem devletten karşılıksız olarak alınan miktarlardan oluşmakta; yoksulluk yardımı, emekli maaşı, işsizlik maaşı gibi kalemleri içerdiği gibi teşvik, hibe, muafiyet gibi bütçeden çıkan paraları da kapsamaktadır.

Devletten Transferler En Zengin %20’nin toplam gelirinin %17,9’unu oluşturuyor. Yani Faiz ve Kira gelirlerinin toplamından bile daha fazla bir rakamdan bahsediyoruz. Ama bu bir yana devlet bütçesinden çıkan tüm paranın %41,3’ü de En Zengin %20’ye gidiyor! Emekli maaşları, işsizlik ödenekleri, yoksul ve yaşlı yardımları, Engelli maaşları azalıp dururken, En Fakir %20’nin devletten aldığı para sadece %3,8’dir! Kısacası devlet bütçesinden çıkan para En Yoksula en az, En Zengine en çok olacak şekilde dengesiz bir şekilde dağıtılıyor. Tüm bunların sonucu olarak Araştırma’da ifade edilen rakamlara göre toplam nüfusun %14,36’sı yoksulluk sınırının altına inmiş durumdadır!

Ya Sınıf Mücadelesi Yada Sefalet!

İstatistik Kurumu’nun rakamlarının ne kadar sağlıklı olduğu elbette tartışılabilir. Ancak elimizde bulunan en güncel ve en net rakamlar bunlardır ve devletin kendi yayınladığı bu rakamlar bile toplumdaki sınıf ayrımının nasıl giderek uçuruma dönüşmüş olduğunu yeterince göstermektedir.

Devletten çıkan kaynaklar en zenginlere gitmekte, en yoksullar maaş gelirleri ile yaşamaya çalışırken, en zenginler devlette, faizden ve kiradan beslenen asalaklara dönüşmektedirler. Sosyal devlet tamamen ortadan kalkmış, bütçe en zenginlerin kullanımına sunulmuş, en fakirlere sefalet dışında bir seçenek bırakılmamıştır. Veya bir seçeneğimiz daha vardır, o da bize çizilen kaderi reddetmek, toplumun ürettiği servetten hak ettiğimiz payı almak üzere örgütlenmek ve mahrum bırakıldığı insanca yaşamı sınıf mücadelesi yoluyla ve kendi çabamızla zenginlerin elinden koparıp almaktır. Karar bizimdir: ya sınıf mücadelesi yada sefalet!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder