Kıbrıslı Türk toplumunu etnik
köken veya doğum yerine göre bölerek siyasal alanda genişlemeye çalışan
YDP’nin, son seçimlerde Meclis’e girmesiyle kendisine “Kıbrıslı” diyen bazı
çevrelerin bu durumu daha da olumsuzlaştıracak çıkışlarda bulunduğunu
gözlemliyoruz.
Öncelikle altını çizmek
gerekir ki, YDP tarafından yürütülen, halkımızı doğum yerine göre saflaştırmaya
dayalı siyaset ne kadar yanlışsa; göçmen kitlelerin yıllardan beridir çeşitli
mağduriyetler yaşadıkları da o kadar gerçektir. Etnik köken üzerinden siyaset
yapanların ifade etmediği bir diğer gerçek ise, bu mağduriyetlerin doğum
yerinden kaynaklı değil sınıfsal olduğudur. Göçmen vatandaşların büyük çoğunluğu
ülkemizde emekçi sınıfların ana kitlesini oluşturmaktadır. İnşaatlarda,
benzincilerde, fırınlarda, sanayide, restaurantlarda, tarımda ve hayvancılıkta
çalışanların büyük bir çoğunluğu sendikal haklardan, iş güvencesinden, sosyal güvenceden
yoksundur. Emekçi insanlarımızın sorunları köken farketmeksizin benzerlikler
göstermekte, bu sorunların yarattığı sıkıntılar tüm emekçileri
ortaklaştırmaktadır. Doğum yerine, etnik kökene dayalı ayrıştırıcı siyasal
yaklaşımlar, emekçi kitlelerin birlik içinde hareket etmesini engelleyici,
olumsuz bir yapıya sahiptir.
Diğer yandan fikir, düşünce ve
ifade özgürlüğüne karşı, fiziksel şiddet uygulamaya varan faşist pratiği göçmen
kitlelere mal etmek tam anlamıyla gerçeklerden kopuk bir etnik mlliyetçiliğe
savrulmak anlamına gelecektir. Ülkemizde yaşanan son fiziksel şiddet
olaylarında, sokak çeteleri şeklindeki voyvodalık pratiğinde aktif olarak
bulunan birçok etnik kökenden insanın varlığı bilinen bir gerçektir. Bu
eylemlere “Kıbrıslı” kabul edilen sağ partilerin ulaşım sağlayan, davet eden,
tabanları ve yöneticileri vasıtasıyla fiilen katılan pratikleri ortadayken;
meseleyi TC göçmeni vatandaşlardan ibaretmiş gibi sunmak, hem gerçeğin inkarı
olacak hem de YDP gibi partilere hizmet edecektir.
Tüm göçmenlere göz dağı verme
iması içeren vatandaşlık tartışmalarından sonra, son zamanlarda gündeme
getirilen yurt dışında yaşayan “Kıbrıslıların” seçimlerde oy kullanması
tartışmasını da iki etnik milliyetçi tutumun karşılıklı birbirini besleyen geriliminin
olumsuz bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Bağımsızlık Yolu hangi gerekçe
ile olursa olsun, bir ülkede yaşamayan kişilerin o ülkenin geleceği konusunda
belirleyici olmasını kabul etmediğini ifade eder.
Bu coğrafyada sağlık
sisteminde yaşanan aksaklıklar nedeniyle aynı sıkıntıları çektiğimiz, eğitimin
ticarileşmesi sonucu birlikte müşteri muamelesi gördüğümüz, trafikte beraber
can verdiğimiz, barınma ve toplu taşımada aynı dertlerden muzdarip olduğumuz,
özel sektörde iliklerimize kadar birlikte sömürüldüğümüz insanlara ulaşmak,
diyalog geliştirmek, ortak sorunlara ortak mücadeleler aracılığı ile direniş
örgütlemek gibi bir kaygısı olmayanların; “Kıbrıslılık” yüceltisi ile
İnglterelerden, Kanadalardan gelecek oylara bel bağlayan yaklaşımını
reddediyoruz. Benzer sorunları yaşayanların etnik kökenine bakılmaksızın
ortaklaşması, farklı coğrafyalardan gelecek etnik temelli “kurtuluşlara” bel
bağlanılmaması gerekmektedir. Böylesi bir “açılım” etnik ayrıştırmanın sol
görünümlü bir tekrarından öte anlam ifade etmez.
Bağımsızlık Yolu, Kıbrıslı
Türk emekçilerin doğduğu yere bakılmaksızın ortak çıkaralara sahip olduğunu
vurgular. Halkımızı etnik kökenine veya doğum yerine göre ayrıştıran tüm
yaklaşımlar; ister açık faşizme isterse de sol görünümlü bir mlliyetçiliğe
dayalı olsun, karşısında Kıbrıslı Türk devrimcilerin emek eksenli birlik
siyasetini bulacaktır.
Yaşasın Halkların Kardeşliği
Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar
Kardeştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder