11 Nisan 2005 Pazartesi

Trafik Kazalarını Önlemek Adına Yapılan Komiklikler

Memleketin trafik sorunu malum.
Bu sorunun hepimizi ilgilendiren bir boyutta olduğu da gerçek.
Böyle bir konu üzerinden mizah yazısı yazmaya kalkışmak da, hayatında hiç mizah yazısı yazmamış bir acemiye düşerdi zaten. Ancak bu faaliyete Vasvi ile Halil’in tehdit ve şantajları ile girişmek zorunda kaldığımı, aslında; ciddi, politik ve gıcık yazılarımı bırakmak gibi bir niyetim olmadığını ve bir daha da mizah yazısı yazmaya çalışmayacağımı başından sizlere açıklarsam belki sizin için de benim için de daha iyi olur.

Şimdi, ortada bir sorunumuz olduğu gerçek. Veya şöyle de söylenebilir ortada gerçek bir sorun var. Gerçekten!!!
O halde bu gerçekten gerçek soruna, gerçek bir çözüm bulmamız gerekir değil mi? Yoksa “sorunun gerçekliği karşısında en azından çözümlerimiz uydurma olsun da bu kadar gerçekçilik içinde boğulmayalım”, diyebilir miyiz? Uydurma çözümler genelde mizahçılar tarafından önerilir diye bilirim ben, ancak bizde öyle yürümüyor işler.
Ya nasıl yürüyor?
Şöyle; yetkililer, bilim adamları, eğitimciler ve hukukçular, başta saygın ve ciddi medyamızla birlikte en olmayacak şöyleri “çözüm” diye günde beş vakit tekrar eder. O kadar çok tekrar ederler ki, normalde gülünecek şeyler hepimize inandırıcı gelmeye başlar.
 Bunun en dramatik sonucu da, mizahçının yapması gereken işi, hem de şakasına değil ciddi ciddi yapan bir güruh karşısında, mizahçının işsiz kalmasıdır. Hatta işzsiz kalacak bir mizahçının bile oluşamamasıdır.
En komik yaklaşımlar büyük bir ciddiyetle sunulduğunda, ciddi konulara gülünmesi ve “hadi canım sen de, o söylediğin mümkün değil” denmesi de eşyanın tabiatı gereğidir. Değil mi ya? Ya!!
Alın size trafikten bir örnek: Trafik kazalarının çözümü hepimize ezberlettikleri iki YOLDAN GEÇİYORMUŞ... (Gerçi bu yollarda kanalizasyon kazısı yapıldığına dair bazı söylentiler de yok değil. Belediyenin kazı bittikten ve asvalltlama da sona erip yol kapatıldıktan sonra, yolu tekrar kazmaya başladığını iddia eden hainler bile bulunabilir)...
Neyse, biz yolumuza bakalım, neymiş yollarımız; Eğitim ve reklam...
Trafik Kazalarını Önleme Derneği öncülüğünde başlatılan kampanya boyunca, bizlere kaza yapmanın ne kadar kötü bir alışkanlık olduğu sürekli anlatıldı. Ben şahsen kendim, kaza yapmamak konusunda ikna oldum! Bir daha da yapmayı düşünmüyorum. Vallahi billahi...
Ama gel gör ki, zaten hiçbir zaman kaza yapmaya karar vererek kaza yapmamıştım ki!! Bunu farkettiğimde anladım ki; kaza istemeden olan birşeydi. Yani olasılık meselesiydi...
Çözüm ise bu olasılığı azaltmaktan geçiyordu...
Bu olasılık meselesini açalım...
Diyelim ki elinizde bir torba var. Ve o torbada da 1 mavi 10 kırmızı pirilli var. Mavi pirilliyi çekme olasılığını düşük, kırmızı pirilliyi çekme olasılığını yüksektir. İşte bunun gibi bir yolda 10 araba varsa kaza olasılığı başkadır, 100 araba varsa başkadır. Kaza olmasın istiyorsanız ya yolu büyüteceksiniz (ki var olan yollar bile kanalizasyona kurban gitmişken bu biraz zor – öte yandan yol yapacak toprak kalmamışken abartmanın alemi yok bence) ya da araba sayısını azaltacaksınız. 100 arabalık yola 200 araba çıkarırsanız da kaza olmasını normal karşılayacaksınız. (Tüm bu yüksek matemetik bilgisini lisedeki matematik öğretmenime borçluyum. Kendisinin ellerinden öper, bu kadarcık hesabı yapamayan medya ve siyaset erbabının öğretmenlerini ise kınarım!)
Eğitim yöntemini her dünyevi konuya ezber cevap bellemiş aydın kesimimiz biraz bozulacak bilirim ama, kaza yapmanın ne kadar kötü bişey olduğunu bilen yüzlerce insanımız kaza yapmıştır son 6 ayda. Buradan yola çıkarak, “demek ki yeteri kadar bilmiyorlarmış” sonucuna varmak müthiş bir eğitim gerektirmekte herhalde! O kadar derin bir eğitim almışlar ki, eğitim dışında bir alternatifin olabilirliğini dahi düşünemiyorlar kendileri...
Kaza mı oluyor, eğitimin dozunu arttırın!
Hala mı oluyor, daha da arttırın!
Daha mı oluyor, daha arttırın...
Zinhar, “acaba kazaların nedenlerini ortadan kaldırsak kazalar da çözülür mü?” gibi delici, kesici ve eğitim yolundaki birlik beraberliğimizi bölücü sorular sormayın, sordurmayın!
Şimdi, neymiş efendim; “Ne kadar araba, o kadar kaza”
Araba sayısı arttıkça, kaza olasılığı da artacaktır. Yola ne kadar araba çıkarsa, yolda o kadar kaza olacaktır...
Hatta bunu değişik şekillerde de ifadelendirmek mümkün:
Kazayı an arabayı hazırla
Bir arabanın nesi var, iki arabanın kazası var
Nerde çokluk orda bokluk vb.

Peki, eğitim yolunun bir diğer versiyonu olan reklamlar, klipler vb.’nde neden bu kadar ısrar ediliyor? Benim buna verebileceğim tek yanıt şudur: Reklam yolu ile trafik kazaları çok az sayıda da olsa azaltılabilir... Nasıl mı?
Reklam metinlerini yazan, oynayan, çeken vb. kişi veya kişiler buradan topladıkları paracıklarnan özel uçak alırlarsa, hiç değilse onların arabaları trafikten çekileceğinden kaza olasılığında bir düşme olacaktır. Bu da hiç yoktan iyidir.

Komik olan ama büyük bir ciddiyetle üzerinde durduğumuz bu konuları bir yana bırkarak, ciddi olan ama sallamadığımız konulara geçelim isterseniz...
Mesela kazaları önlemek için araba sayısını azaltıcı önlemler geliştirmek; ucuz, kaliteli ve dakik toplu taşımacılık hizmetini hayata geçirmek gibi... Veya bisiklet yolları yapmak, yaya kaldırımlarını arttırmak, var olan yolları düzzeltmek gibi.
Abuk sabuk raundabautlar yapmamak, raundabaut’a işık koymamak kendimizi dünya aleme güldürmemek gibi...
Araba üzerinden kişiliğini tanımlayan, kişiliksiz bir gençlik yetiştireceğimize; “araba bu kadar önemliyse 5 katı parayı da ödersin her halde” diyen vergi kanunları yapmak gibi.
Galeriler, yedek parça, lastik benzin aracılığı ile yurt dışına giden parayla araba fabrikası bile yapabileceğimiz gibi...
Kazalara en çok savaş açan sözde trafik dostu Kıbrıs Gazetesinin yayınladığı galeri reklamları gibi. Kaza nedeni olarak aşırı sürati tespit eden aynı gazetenin reklamlarında “bilmem kaç saniyede 100 km.” gibi ifadeler bulunması gibi.

Ama yok yahu şimdi kim duracak bu saçma sapan konularla uğraşsın. Hem eğitim değil mi canım trafik sorununun çözümü? Cahillikten kazalar, cahillikten...
Tek çözüm daha çok eğitim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder