Ledra Palace Işıkları’nın hemen yanında bir arazi var...
Çok uzun süredir boş duran bir arazi bu.
Eskiden Çetinkaya Spor Kulübü tarafından antrenman sahası
olarak kullanılıyordu. Ancak Çetinkaya’ya ait değil...
Vedeniklilerden kalma bu toprak parçası, tarihi Lefkoşa
Surları’nın hendek kısmı ile bağlantılı. Bu yüzden de Eski Eserler Dairesi
tarafından himaye altına alınmış.
Birara bölge esnafı arasında dolaşan söylentilere göre,
Lefkoşa Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları’nın rüyalarına girmeye başlamış
arazi...
Cemal Başkan, “ne yapsam da bu araziye bir yolunu bulup
beton döksem” diye dönüp duruyormuş yatağında...
Biz de söyleyenlerin yalancısıyız... Neler düşünmemiş ki
Belediye Başkanı bu arazi için... Terminal Binası, Külliye, yepyeni bir Cami
vs. vs.
Tabii bu “yaratıcı projelerin” hepsi de arazinin önündeki
yolun diğer tarafında bulunan fidanlık ile bağlantılı olarak düşünülmüş...
Ancak ne yazık ki “cin fikirleri” takdir etmesini bilmeyen
halkımıza ve “gereğinden fazla çevreci” yasal mevzuatımıza takılmış kalmış bu
“güzelim” düşünceler...
Bölge esnafı arabalarını park ettikçe, çocuklar burada
oyun oynadıkça daha da kahroluyormuş bu arazinin gerçek kıymetini bilenler...
Ve bir gün buraya salıncak, kaydırak, dangalabişta konulacağından,
ağaç ekileceğinden, yürüyüş parkuru, bisiklet yolu yapılacağından
korkuyorlarmış “haklı olarak”...
***
Şimdilerde bu arazi üzerinde ciddi bir mücadele sürüyor.
Dünkü gazetelerde görmüşsünüzdür, bölge halkı bir basın
açıklaması yaparak arazilerinin önüne duvar çekilmesini protesto etti.
Fedakar Polis Teşkilatı’mız ise zavallı duvarı, zalim
halktan korumak için olay yerindeydi...
Aslında şu duvar konusu çok ilginç bir konu...
Bir gün bir grup insan peydah oluyor ortalarda ve
çocukların oyun oynamasına, esnafın para vermeden arabalarını park etmesine
neden olan bu tehlikeli arazinin girişini briket tuğlalarla örerek
kapatıyorlar.
Bu kahraman insanlara teşekkür edeceğine, ne yapıyor
bölge halkı?
Hemen Lefkoşa Belediyesi’ni arayıp bu duvarın neden
çekildiğini soruyor...
Belediye’den aldıkları cevap, bu arazinin Eski Eserlere
ait olduğu ve söz konusu duvar ile kendilerinin bir alakası olmadığı oluyor.
Hemen Eski Eserler Dairesi aranıyor, yetkili kişilerle
konuşuluyor...
Ve ortaya çıkıyor ki Eski Eserler Dairesi’nin, bırakın
örmeyi bu duvardan haberi bile yok...
Aranmadık yer kalmıyor esnaf tarafından... Şehir Planlama
Dairesi, İçişleri Bakanlığı, Polis, falan filan...
Sonuçta ortaya çıkıyor ki, arazinin girişindeki duvarı
hiçbir kurum yapmamış. En azından hiçbir kurum “bu duvarı biz yaptık” demiyor
esnafa...
Sonra birgün, aslında var olmayan, hiçkimse tarafından
yapılmamış olan ve yasal olarak da yapılamayacak olan duvar ortadan
kalkıveriyor...
O ana kadar sakin sessiz yaşamını sürdürmekte olan polis
teşkilatımız zavallı duvara yapılan bu zulüm karşısında daha fazla dayanamıyor.
Gözleri dolu dolu, vicdanları yaralı ve bu zalimce vahşet karşısında dehşete
düşmüş bir şekilde bölge esnafından gözüne kestirdiğini tutuklayıp hücreye
atıyor.
Kendi halinde bir duvara yapılan bu kötü muameleye
Lefkoşa Belediyesi’nin kahraman başkanı da anlam veremiyor.
Sonra da delikanlı gibi ortaya çıkıp, duvarı kendisinin
yaptırdığını ve yıkanlardan da şikayetçi olduğunu söylüyor. Kendisine ait
olmayan bir arazinin önüne ne amaçla duvar yaptırdığını soran bozgunculara ise
hiç aldırmıyor kahraman başkanımız... Ne de olsa kendisi çocukken boş
arazilerde top oynamadığı için bu mevkilere yükselebilmiş birisi... Ve ne
yapıyorsa çocuklarımız için yapıyor Cemal Başkan!..
***
Uzatmayalım... Şimdi duvar yeniden inşa edildi.
Ayrıca tekrar yıkılmaması için zabıta ve polis tarafından
yirmi dört saat koruma altına alındı...
Peki bu kadar olay neden yaşandı? Neden yaşanıyor?
Bunu anlayabilmek için olayların yaşandığı araziden az
ilerde bulunan Mahmutpaşa Katlı Otoparkı’na bakmamız gerekiyor.
Cemal Başkan tarafından yaptırılıp, özel bir şirkete
işletmesi için verilen bu otoparkın işletmecileri daha çok müşteri istiyorlar.
İstiyorlar ki bölgedeki tüm arabalar kendi otoparklarına
para ödesin...
Venediklilerden kalma boş araziyi ise bu uğurda baş
düşman ilan etmişler şimdilik.
Ama plan bundan ibaret değil.
Önce arazinin girişine duvar çekildi. Ardından hisarın
üstünde araç parkı için ayrılmış bölgeler çift sarı çizgi ile kapatılacak. Ve
herkes Mahmutpaşa otoparkına para vermek zorunda bırakılacak.
Belediye Başkanı ve Otopark işletmecisi birlik olmuş bu
önemli proje için el ele çalışıyor...
***
1800’lü yıllarda İngiliz Sömürgeciler Manchester’in her
geçen gün büyüyen teksitil ürünlerini satacak bir pazar arıyorlardı kendilerine...
Muazzam nüfusu ile Hindistan bu işe çok uygundu. Ama gel
de bunu kendi kıyafetlerini dokuma tezgahlarında kendi kendilerine üreten
Hintlilere anlat...
Sömürgeciler dokuma tezgahı kullanmayı işte bu nedenle
yasakladılar. Sonra da bu yasağa uymayan dokumacıların sağ ellerini bilekten
kestiler.
Kendi ürünlerini üretemeyen Hintliler, İngiliz
kumaşlarını aldı...
İngiliz sanayisi hızla büyüdü, sermayesi gelişti ve Hint
halkı her geçen gün yerinde saydı...
Aynısını İngiliz afyonunu almayan Çinlilere de yapmıştı
İngiltere...
İngiliz savaş gemileri limanlarına dayanıp sivil halkı
bombalamaya başladığında anladı Çinliler para verip afyon almamanın ne büyük
kabahat olduğunu...
“Ülkenin savunması için” kurulan İngiliz ordusunun afyon
ticaretinin önünü açmak için sivil halkı bombalaması çok mu acayip geldi size?
Ne kadar da safsınız öyle...
Ne işe yarar ki ordu, sermayenin büyümesine hizmet
etmeyecekse?
***
Arabasını Mahmutpaşa otoparkına güzellikle park etmeyen
esnaf ve bölge halkı da bunu polis zoru ile yapmayı öğrenecek...
Bekleyin yakında otopark mafyası, başı boş arabaların
lastiklerini indirip, boyalarını da çizecek...
Kuzu kuzu park yapan her araba ile sermaye biraz daha büyüyecek...
Belediye ile Polis de halkın soyulmasına yardım edecek.
“Halka hizmet için kurulan” belediye ve polisin otopark
sermayesine yardımcı olması çok mu acayip geldi size?
Ne kadar da safsınız öyle...
Ne işe yarar ki polis ve belediye, sermayenin büyümesine
hizmet etmeyecekse?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder