Hangi sınıfa mensup olursak olalım Kıbrıs sorununun hepimizin yaşamında bir etkisi var. Esnaf, kamu emekçisi, öğretmen, özel sektör emekçisi, hatta tüccar bile olsak; günlük hayatımıza şu veya bu şekilde Kıbrıs sorunundan kaynaklı bir sıkıntı mutlaka musallat oluyor. Bu sebeple de Kıbrıs sorununun sınıflar üstü gibi görünen bir yapısı var. Bugüne kadar onlarca yıldır yürütülen çerçevede de her Kıbrıslı Türk görüşmeci; esnaf, emekçi, tüccar demeden tüm Kıbrıslı Türkler adına hareket ettiğini iddia etmiş, benzer bir durum Kıbrıslı Elen liderliği için de geçerli olmuştur. Ancak her iki görüşmecinin de esasta kendi toplumu içerisindeki patronların sözcüsü oldukları bilinen bir gerçekken, patronların liderliğinde sürdürülen süreç de, bugün duvara toslamış durumdadır.
Diğer yandan içinden
geçtiğimiz günlerde Kıbrıslı Türk halkı en az Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü
kadar sarsıcı sıkıntılarla yüzleşiyor. Pandeminin de etkisiyle darmadağın olan
sağlık sistemi neredeyse her noktasından dökülmektedir. Eğitim hiç de sağlıktan
farklı bir durumda değil. Yıllardan beridir özel sermayenin palazlandırıldığı
bu iki alandan, kamusal irade neredeyse tamamen elini çekti. Bundan da en fazla
emekçiler ve esnaf etkilendi. Üstelik eriyen Türk Lirası karşısında hiçbir
hükmü kalmayan bir Asgari Ücret ve özel sektörde sıfır sendikal örgütlülük
koşulları bu durumun etkilerinin kat kat artmasına neden oluyor. Ulaşım,
barınma, elektrik ve her geçen gün zamlanan beslenme masraflarından bahsetmeye
bile gerek yok!
Son yirmi yıldır emekçi
kesimler için giderek kötüleşen ekonomik koşullar, aynı zamanda sınıfsal
ayrımların keskinleştiği bir ortamın da göstergesi niteliğinde. Bu süre zarfında
yaşamın her noktasında ekonomik bir daralma yaşanıp başta eğitim, sağlık,
inşaat ve otelcilik alanları olmak üzere büyük sermaye palazlanırken; tüm bu
olumsuzlukları çözmekte yaşamsal çıkarı olan bir sınıf da olgunlaşıyor. Özel
sektör emekçileri son yirmi yıldır hiç olmadıkları kadar yoksullaşmış
durumdadırlar ama son yirmi yıldır hiç olmadıkları kadar da büyük bir nüfus
kitlesini temsil etmektedirler. Geçmişte Kıbrıslı Türk halkının en geniş
kitlesi olan öğretmenler ve kamu emekçileri; şimdi yerlerini bu büyüyen taze
güce bırakıyorlar, üstelik on yıldır yürürlükte olan Göç Yasası nedeniyle yarı
yarıya fakirleşmiş olarak!
Bugün onlarca farklı etnik
kimliğin katılımıyla zenginleşen Kıbrıslı Türk işçi sınıfı; bir yandan
yoksullaşırken diğer yandan büyümekte ve ekonomik koşulları kendisine yaklaşan
kamu emekçileri ile giderek daha fazla kaynaşmakta... Değişen yapısıyla
Kıbrıslı Türk halkı, toplumu her anlamda felakete sürükleyen; ekonomiyi
batıran, Kıbrıs sorununda duvara toslayan, demokratik iradeye ihanet eden patronların
karşısına bağımsız bir güç olarak çıkmak zorunluluğunu hissediyor. Halkın en
geniş ve en güçlü kesimi olan özel sektör emekçilerinin sendikal örgütlülüğü ve
bağımsız siyasal partisi geliştiği oranda da bunu başarmak mümkün…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder