1 Ağustos 2006 Salı

Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası Yasası ve Sağlık Sistemi



Kamusal hizmetlerin piyasaya devredilmesi dünyadaki tüm neo-liberal hükümetlerin ev ödevi durumundadır. Bir hükümetin Dünya Bankası, IMF ve AB’nin vahşi kapitalist yöntemlerini mi; yoksa, Küba, Venezüella, Bolivya gibi ülkelerin emek dostu politikalarını mı takip ettiğini eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerle ilgili tavırlarında gözlemleyebiliriz.
Bir yanda Fransa, Yunanistan ve Şili örneklerinde olduğu gibi öğrenci isyanlarına yol açacak kadar sert kapitalist önlemler, diğer yandan herkese eşit, kaliteli ve ücretsiz sağlık, eğitim sağlamak yolunda ilerleyen sol hükümetlerin ABD ve AB’yi çıldırtan uygulamaları. Dünyanın durumu böyleyken, bizim solculuğu kendinden menkul hükümetimizin sağlık alanındaki icraatlarıyla sermeyenin mi yoksa halkın mı sağlığını önemsediklerine bakalım.
Ocak 2007 tarihinde uygulanmaya başlanacağı vurgulanarak duyurulan Sg ve GSS YT (Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Taslağı) incelendiği zaman, bu yasayı hazırlayanların halkın sağlığından çok sermayenin sağlığını önemsedikleri kolayca anlaşılabilir.

Prim Sistemi Nedir?
SG ve GSS Yasa’sı sağlık hizmeti alabilmeyi, prim ve katılım payı ödeme koşuluna bağlamaktadır. Eğer çalıştığınız süre boyunca maaşınızdan gerekli miktar prim kesilmemişse veya yeni yasanın öngördüğü sürelerde çalışmamışsanız sigorta sizi kapsamayacaktır. Bu yasanın mantığı herkese eşit, ücretsiz, kaliteli sağlık hizmeti sunmayı değil, parasını (primini) ödeyenlere sağlık hizmeti sunmayı öngörmektedir. Örneğin “Sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları” başlıklı maddede, sağlık karnesi alabilmek için en az 120 gün prim ödemiş olmalıyız. İşe yeni giren bir kişinin 4 ay boyunca hasta olma hakkı yoktur. Hasta olursa parasını kendi ödeyecektir. Yurt dışında tedavi için, son 12 ay içinde en az 240 gün prim ödenmesi gerekirken, yardımcı üreme yöntemi tedavi hizmetleri için en az 5 yıllık sigortalı olmak ve 900 gün prim yatırmak şarttır.
Oysa çalıştığı süre içerisinde devlete vergisini zaten vermekte olan emekçiler, bir devletin en temel görevlerinden olan eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerden yararlanma hakkına da sahip olmalıdırlar. SG ve GSS Yasası’nın “Yürürlükten kaldırma” başlıklı maddesi ile açıkça ücretsiz tedavi hakkını ortadan kaldıran sermaye, insanların hastalığından kar etme amacıyla kazanılmış haklara yönelik eşi görülmemiş sinsilikte bir saldırı başlatmıştır.
“Tek Tip Sosyal Güvenlik” söylemleri ile bizde yaratılan özel sektör çalışanlarının hak ve menfaatlerinin kamu kesimi seviyesine yükseltileceği beklentisi boş çıkmıştır. Bunun yerine özel sağlık kuruluşlarını ve onların kar mantığı ile hareket eden işbirlikçilerini yanına alan hükümet, kamu çalışanları ve özel sektör çalışanlarının hak ve menfaatlerini şimdiki özel sektör çalışanları seviyesinin bile altına çekmek yönünde hareket etmektedir. Hastalık sigortasından yararlanmak için belli bir miktar prim ödemiş olmak koşulu, kamu çalışanları için ciddi bir gerilemedir. Prim sistemi ile tüm kamu çalışanlarının “ücretsiz tedavi hakkı” bir grup asalağın çıkarları uğruna gasbedilmektedir.

Özelleştirme Nedir?
Özelleştirmeyi yanlızca mal üreten kamu kuruluşlarının özele satılması olarak anlayan eski kafa solculuk, GSS ile yapılan kurnaz saldırıyı anlayamamaktadır. Oysa GSS Sisteminde en az iki açıdan özelleştirmenin yolu açılmaktadır.
Hastalık ve işsizlik sigortası gibi bazı primlerin yatırımından çekilerek emekçiyi sermayedarın insafına bırakan Devlet, tedavi sürecinden de elini eteğini çekmektedir. “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi” başlıklı maddede açıkça, Devletin bu ödevini özel sağlık kuruluşlarına ve özel hekimlere devredeceği yazmaktadır. Bu, sağlıkta özelleştirme ve piyasalaştırmadır. Kar mantığı ile çalışan sağlık kuruluşları elbette parası olanları tedavi, parası olmayanları kapı dışarı edecektir. Öte yandan vahşi rekabet koşulları altında özel sektörde sendikasız ve iş güvencesiz çalışmak zorunda kalacak olan sağlık personeli hastalarla müşteri ilişkisi kurmaya mecbur kalacaktır.
Priminizi ödediğiniz zaman sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hastalanmaya kalkarsanız, priminizi ödediğiniz halde bir de “katılım payı” ödeyerek iki defa soyulacaksınız. Priminizi ödediğiniz halde; ayakta tedavide ve diş hekimi muayenesinde %10, ilaç bedeli, ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri için %20 katılım payı ödeyeceksiniz. Ayrıca ikamet ettiğiniz yerde bulunan veya kayıtlı olduğunuz hekime gitmezseniz katılım payınız artacaktır. Normal bir sigortadan bekleyebileceğiniz “ben sağlıklıyken primimi ödersem hasta olunca tedavi masraflarımı karşılarlar” düşüncesi hiç aklınıza gelmesin. Çünkü başta da söylediğimiz gibi bu uygulama sizin sağlığınız için değil sermayenin sağlığı için tasarlanmış bir uygulama…
Bu iki “yenilik”le kamusal bir hizmet olan sağlık piyasaya açılmakta, sermayeye devredilmekte ve halkın sağlığı değil sermayenin semirmesi arzulanmaktadır.

Kapsam Nedir?
Bu GENEL sistem, siz tüm “prim”lerinizi yatırsanız, “katılım payı”nızı ödemeye hazır olsanız dahi bazı sağlık hizmetlerini vermeyen GENELLİKTE bir sistemdir. İş kazası ve meslek hastalığı halinde GSS, protez ve benzeri gereçleri sağlamayacak, yurt dışı tedaviyi kapsamayacaktır. Hastalık sigortasında sağlık yardımı, protez vb gereçler ile yurt dışı tedavi kapsam dışı kalacaktır. Analık sigortasında gebelik muayenesi ve yurt dışı tedavi kapsam dışı bırakılmaktadır. Ayrıca analık sigortasının asgari prim miktarı mevcut sistemde 90 gün iken 120 güne arttırılmaktadır.
Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, bu gibi uygulamaların kapsamının genişlediğini, sigortamızın kapsamınınsa daraldığını göreceğiz. Çünü temel hedef sağlık değil, sermayenin önünü açmak olunca iş kazası geçiren bir emekçinin protezi bile devlete fazla görünmeye başlar.

Mücadele nedir?
Evet sağlık sistemimiz bugün büyük bir kaosun içindedir. Sorunlar sayılamayacak kadar çoktur. Ancak bu sorunları yaratanlar da yine sermaye çevreleridir. Sistemin bugününden olumsuz etkilenenler de yine emekçi kesimlerdir. Emekçilerin alınteri ile cebini dolduranlar yurtdışlarında, para marifeti ile kendi sorunlarını çözmektedirler. Oysa SG ve GSS emekçilerin sorunlarını çözmek yerine sermayedarları daha da zenginleştirecek, emekçiyi var olan haklarını bile arar duruma getirecektir. Sermayenin bu amansız saldırısına karşı “emekten yanayım” diyen tüm örgütlerin etkin ve fiili bir mücadeleye girişmesi gerekmektedir. Açıktır ki, sistemin bugünkü sorunları beceriksizlikten değil bilinçli bir yıkım ve talandan kaynaklıdır. Bu sebeple, taleplerimizi yanlızca var olanın korunması ile sınırlandıramayız. Aksine; HERKESE EŞİT, KALİTELİ ve PARASIZ SAĞLIK hizmeti sağlanması temel talebimiz olmalı ve bu sağlanana kadar bir adım bile geri atmamalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder