4 Ocak 2012 Çarşamba

kktc İçin Birkaç İsim Önerisi



Görmüşsünüzdür, görmediyseniz duymuşsunuzdur...
Cumhurbaşkanı Eroğlu demiş ki: “kktc’nin adını değiştirip kktd yapabiliriz.”
Yani “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” gidecek, yerine “Kuzey Kıbrıs Türk Devleti” gelecek...
Çok derin düşüncelere sevk etti bu beyanat beni. Herkesten beklerdim ama UBP’den beklemezdim böylesi bir tavrı. Hani kktc’yi sonsuza kadar yaşatacaktık?
Hem UBP’nin gazetesi değil miydi “KKTC Vardır” diye manşetler atan?
Şimdi UBP’nin oylarıyla cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş bir kişinin kktc isminden vazgeçmesi olacak iş mi yani? Çok talihsiz buldum bu açıklamayı...

Gerçi bizim böyle abudik gubidik, yap-boz devletlerle işimiz olmaz ama. Madem isim değişikliği gündeme gelmiş, görevimiz sayılır “büyüklerimize” fikirlerimizi aktarmak. Artık uygun bulup uygularlar mı, duymazdan gelip sallamazlar mı, yoksa öfkelenip kızarlar mı bilemeyiz... Orası onlara kalmış...
***
Eski bir dostum çok yıllar önce bana ilginç gelen bir şeyden bahsetmişti.
“Bu ülkede Sağlık Bakanlığı var sağlık yok, Eğitim Bakanlığı var eğitim yok” demişti dostum. “Ama adı ülkemize yaraşır bir kurumumuz da var” diye eklemişti ardından: “Devlet Üretme Çiftliği”
Yani dostum hiç de haksız değil. Geriye dönüp şöyle bir baktığımızda, “şanlı” tarihimizin devlet üretmekle geçtiğini görüyoruz...
Otonom Türk Yönetimi, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Federe Devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Bunların içinde en uzun süreni kktc idi... Ama her “güzel” şeyin bir sonu vardır elbet... Bunun da sonuna geldiğimize göre, bize düşen yeni üreteceğimiz devletimizin ismini konuşmaktır bundan böyle!
***
İsim, deyip geçmeyin, isim önemli...
İsim insanı vezir de eder, rezil de...
Mesela bir adamla konuşursunuz telefonda adı Yağız. Buluşur görüşürsünüz ufacık tefecik bir şey...
Bir kadınla tanışırsınız adı Afet, ama suratında olmayabilir meymenet...
Bazen Barış isminde bir komutan, bazense Dürüst soyisimli yalancılar çıkar karşınıza...
Derviş isminde sahtekarlar, Emin isminde yalancılar, Eylem isminde pasifistler, Görkem isminde pısırıklar, Kader isminde ateistler, Melek isminde şeytanlar, Mert isminde namertler görmediniz mi siz hiç hayatınızda?
Demek ki, kişinin ismi ile cismi her zaman tutarlı olmayabilir...
Ebeveyinlerin arzuları ile hayatın gerçekliği çakışmayabilir...
Bu da çeşitli sorunlara neden olabilir.
Böyle sorunlardan kaçınmak için, Amerikan yerli kabilelerinden bazıları bir yöntem bulmuşlar.
Buna göre, yeni doğan çocuklara isim verilmiyor...
Çocuk, ilerde ismi olacak olan kişilik özelliğini sergileyene kadar isimsiz katılıyor topluluğa...
Ne zaman ki olumlu veya olumsuz bir özellikle ön plana çıkıyor çocuk, işte o zaman bir ismi oluyor...
Yani sahip olması arzulanan özelliklerden değil, sahip olunan özelliklerden yola çıkılarak isim veriliyor çocuklara...
Böylece Oturan Boğa, Gamlı Baykuş gibi isimlerinden, kişiliklerini tanımak mümkün oluyor toplumun her bir ferdinin...
***
“kktc’yi neden küçük harflerle yazıyorsunuz” diye soranlar oluyor bize bazen...
Bir düşünün şimdi, koskoca anavatanımız TC ile yanyana yazıldığında, bir de büyük harflerle yazılırsa çok daha görkemli görünmez mi kktc?
Oysa “kktc-TC” yazınca öyle mi ya?
Kimin ana kimin yavru olduğu şıp diye anlaşılır. kktc de haddini bilir böylece... Anasının yanında büyüklenmeye kalkmaz...
Bir de Amerikan yerlilerinden yola çıkarak kktc kısaltmasına uygun isimler aradık.
Baraka olarak bizim bulduğumuz en uygun isim; “Kerhane Kumarhane Ticarethane Cumhuriyeti” idi...
Hayatımızdaki gerçekleri, en özlü şekilde aktardığımızı düşünmüştük “devletimizin” ismine...
Oysa yanılmışız... Geçen haftalarda gördüm, iki öğretmen sendikası çok daha uygun bir isim bulmuşlar: “Kerhane Kumarhane Tarikat Cemaat”...
Bir de en pahalısından paralı bir özel ilkokulumuzda yaşanan gerçek olay var...
Öğretmen soruyor çocuklara: “kktc’nin açılımını biliyor musunuz?” diye...
Parmak kaldıran bir çocuk cevap veriyor: “Kaktıra Kaktıra Türk Cumhuriyeti
“Nerden duydun bunu sen terbiyesiz!” sorusuna ise “halamdan” diye cevap veriyor çocuk...
“Seni babana şikayet edeceğim” diyor öğretmen, ilkokul çocuğunda ise cevap hazır: “Babam diyor ki zaten bu kktc’yi kimse tanımazmış”...
Demek ki, isim ile içerik arasında uyumsuzluk sorunu “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nde de vardı...
Madem değiştirmeye karar verdi yüce devlet erkanımız ismini, bari içeriğine uygun bir isim verelim “devletimize”...
Kuzey Kıbrıs Besleme Cumhuriyeti, Yavrusun Sen Yavru Kal Cumhuriyeti, Kara Para Aklama Cumhuriyeti, Yalandan Kim Ölmüş Devletçiği, Atma Recep Din Kardeşiyiz Cumhuriyeti, Parayı Veren Düdüğü Çalar Cumhuriyeti gibi isimler uygun olabilir bence...
Ama gene de en uygunu sanırım şöyle olacak: Başta cumhurbaşkanı olmak üzere başbakan ve bakanların imzasıyla bir mektup gönderilmeli Ankara’ya...
Mektupta da şöyle yazmalı:
“Madem bu devleti sen yönetiyorsun padişahım, bari adını da sen koy!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder