Görmüşsünüzdür,
görmediyseniz duymuşsunuzdur...
Cumhurbaşkanı
Eroğlu demiş ki: “kktc’nin adını değiştirip kktd yapabiliriz.”
Yani
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” gidecek, yerine “Kuzey Kıbrıs Türk Devleti”
gelecek...
Çok derin
düşüncelere sevk etti bu beyanat beni. Herkesten beklerdim ama UBP’den beklemezdim
böylesi bir tavrı. Hani kktc’yi sonsuza kadar yaşatacaktık?
Hem
UBP’nin gazetesi değil miydi “KKTC Vardır” diye manşetler atan?
Şimdi
UBP’nin oylarıyla cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş bir kişinin kktc isminden
vazgeçmesi olacak iş mi yani? Çok talihsiz buldum bu açıklamayı...
Gerçi
bizim böyle abudik gubidik, yap-boz devletlerle işimiz olmaz ama. Madem isim
değişikliği gündeme gelmiş, görevimiz sayılır “büyüklerimize” fikirlerimizi
aktarmak. Artık uygun bulup uygularlar mı, duymazdan gelip sallamazlar mı,
yoksa öfkelenip kızarlar mı bilemeyiz... Orası onlara kalmış...
***
Eski bir
dostum çok yıllar önce bana ilginç gelen bir şeyden bahsetmişti.
“Bu ülkede
Sağlık Bakanlığı var sağlık yok, Eğitim Bakanlığı var eğitim yok” demişti
dostum. “Ama adı ülkemize yaraşır bir kurumumuz da var” diye eklemişti
ardından: “Devlet Üretme Çiftliği”
Yani
dostum hiç de haksız değil. Geriye dönüp şöyle bir baktığımızda, “şanlı”
tarihimizin devlet üretmekle geçtiğini görüyoruz...
Otonom
Türk Yönetimi, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk
Federe Devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Bunların
içinde en uzun süreni kktc idi... Ama her “güzel” şeyin bir sonu vardır
elbet... Bunun da sonuna geldiğimize göre, bize düşen yeni üreteceğimiz
devletimizin ismini konuşmaktır bundan böyle!
***
İsim,
deyip geçmeyin, isim önemli...
İsim
insanı vezir de eder, rezil de...
Mesela bir
adamla konuşursunuz telefonda adı Yağız. Buluşur görüşürsünüz ufacık tefecik
bir şey...
Bir
kadınla tanışırsınız adı Afet, ama suratında olmayabilir meymenet...
Bazen
Barış isminde bir komutan, bazense Dürüst soyisimli yalancılar çıkar
karşınıza...
Derviş
isminde sahtekarlar, Emin isminde yalancılar, Eylem isminde pasifistler, Görkem
isminde pısırıklar, Kader isminde ateistler, Melek isminde şeytanlar, Mert
isminde namertler görmediniz mi siz hiç hayatınızda?
Demek ki,
kişinin ismi ile cismi her zaman tutarlı olmayabilir...
Ebeveyinlerin
arzuları ile hayatın gerçekliği çakışmayabilir...
Bu da
çeşitli sorunlara neden olabilir.
Böyle
sorunlardan kaçınmak için, Amerikan yerli kabilelerinden bazıları bir yöntem
bulmuşlar.
Buna göre,
yeni doğan çocuklara isim verilmiyor...
Çocuk,
ilerde ismi olacak olan kişilik özelliğini sergileyene kadar isimsiz katılıyor
topluluğa...
Ne zaman
ki olumlu veya olumsuz bir özellikle ön plana çıkıyor çocuk, işte o zaman bir
ismi oluyor...
Yani sahip
olması arzulanan özelliklerden değil, sahip olunan özelliklerden yola çıkılarak
isim veriliyor çocuklara...
Böylece
Oturan Boğa, Gamlı Baykuş gibi isimlerinden, kişiliklerini tanımak mümkün
oluyor toplumun her bir ferdinin...
***
“kktc’yi
neden küçük harflerle yazıyorsunuz” diye soranlar oluyor bize bazen...
Bir
düşünün şimdi, koskoca anavatanımız TC ile yanyana yazıldığında, bir de büyük
harflerle yazılırsa çok daha görkemli görünmez mi kktc?
Oysa “kktc-TC”
yazınca öyle mi ya?
Kimin ana
kimin yavru olduğu şıp diye anlaşılır. kktc de haddini bilir böylece...
Anasının yanında büyüklenmeye kalkmaz...
Bir de
Amerikan yerlilerinden yola çıkarak kktc kısaltmasına uygun isimler aradık.
Baraka
olarak bizim bulduğumuz en uygun isim; “Kerhane
Kumarhane Ticarethane Cumhuriyeti” idi...
Hayatımızdaki
gerçekleri, en özlü şekilde aktardığımızı düşünmüştük “devletimizin” ismine...
Oysa
yanılmışız... Geçen haftalarda gördüm, iki öğretmen sendikası çok daha uygun
bir isim bulmuşlar: “Kerhane Kumarhane
Tarikat Cemaat”...
Bir de en
pahalısından paralı bir özel ilkokulumuzda yaşanan gerçek olay var...
Öğretmen
soruyor çocuklara: “kktc’nin açılımını biliyor musunuz?” diye...
Parmak
kaldıran bir çocuk cevap veriyor: “Kaktıra
Kaktıra Türk Cumhuriyeti”
“Nerden
duydun bunu sen terbiyesiz!” sorusuna ise “halamdan” diye cevap veriyor
çocuk...
“Seni
babana şikayet edeceğim” diyor öğretmen, ilkokul çocuğunda ise cevap hazır:
“Babam diyor ki zaten bu kktc’yi kimse tanımazmış”...
Demek ki,
isim ile içerik arasında uyumsuzluk sorunu “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nde
de vardı...
Madem
değiştirmeye karar verdi yüce devlet erkanımız ismini, bari içeriğine uygun bir
isim verelim “devletimize”...
Kuzey
Kıbrıs Besleme Cumhuriyeti, Yavrusun Sen Yavru Kal Cumhuriyeti, Kara Para
Aklama Cumhuriyeti, Yalandan Kim Ölmüş Devletçiği, Atma Recep Din Kardeşiyiz
Cumhuriyeti, Parayı Veren Düdüğü Çalar Cumhuriyeti gibi isimler uygun olabilir
bence...
Ama gene
de en uygunu sanırım şöyle olacak: Başta cumhurbaşkanı olmak üzere başbakan ve
bakanların imzasıyla bir mektup gönderilmeli Ankara’ya...
Mektupta
da şöyle yazmalı:
“Madem bu devleti sen yönetiyorsun
padişahım, bari adını da sen koy!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder