“Örs oldun
dayanacan, çekiç oldun vuracan.” Sık sık kullanırdı bu cümleyi babam...
Kendi kişisel tarihi boyunca örs olmuş ve hep örs
kalmıştı.
Bu yüzden de hep dayandı, çekiç olacağı günü bekledi..
Çekiç olmanın, tek kişilik bir iş olmadığını da
biliyordu.
Ancak tüm örsler hep birlikte çekiç olabilirlerdi...
Onları örs yapan neyse çekiç yapacak olan da oydu...
Ne örs olmaları tek başlarına onların kabahatiydi ne de
çekiç olmak tek başlarına onların elindeydi.
Bu “örslük ve çekiçlik” meselesi tek kişilik bir mesele
değildi kısacası... Özellikle de örsler için...
Örslerin nasıl çekiç olacağı önemli bir konu... Ama en az
onun kadar önemli bir başka konu daha var...
Örs oldun mu dayanmalı, direnmeli, mücadele etmelisin...
Çekiç oldun mu da vurmalısın, acımadan...
Örs oldun ve dayanmayı bilmiyorsan ezilirsin...
Çekiç oldun ve vurmayı bilmiyorsan silinirsin...
***
Kıbrıslı Türkleri önce üretimden kopardılar... Örs
yaptılar...
Ne Sanayi Holding bıraktılar, ne tütün... Ne patates
bıraktılar ne zeytin...
Vurdular ha
vurdular, vurdular ha vurdular... Acımadılar...
Sonra kamusal olan her şeyi erozyona
uğrattılar...Eğitimi, sağlığı, ulaşımı, barınmayı...
Ve hepsinin ÖZEL alternatifini kurdular...
Vurdular ha
vurdular, vurdular ha vurdular... Acımadılar...
Emeklilik yaşını arttırdılar, maaşları dondurdular...
Taşeron, geçici, sözleşmeli her tür güvencesiz çalışmayı
yaygınlaştırdılar...
Vurdular ha
vurdular, vurdular ha vurdular... Acımadılar...
Şimdi, elektriğimize, telefonumuza, kooperatifimize,
üniversitelerimize göz diktiler...
Kimini toptan batırarak, kimini parça parça satışa
çıkardılar...
Vurdular ha
vurdular, vurdular ha vurdular... Acımadılar...
Her köşeye bir İslami yurt, her mahalleye bir cami
diktiler...
Serbest Kur’an kursları, imam hatip bölümleri, ücretsiz
ilahiyat fakülteleri açtılar...
Vurdular ha
vurdular, vurdular ha vurdular... Acımadılar...
Bizim “hayır”ımızı umursamıyorlar, petrol dolum tesisleri
açacaklar...
200 dönümlük arazimize külliye kurup, külliyen tüm
liseleri bu yapının uydusu yapacaklar...
Vuruyorlar ha
vuruyorlar, vuruyorlar ha vuruyorlar... Acımıyorlar...
Elçilikleri ile hükümet, yardım heyetleri ile bütçe
oldular...
Kimliğimizi, onurumuzu, kişiliğimizi yok saydılar...
“Besleme” dediler, “sen kimsin” dediler, “gerizekalı”
dediler, “Türklüğünü ispatla” dediler...
Vuruyorlar,
vuruyorlar, vuruyorlar, vuruyorlar... A-cı-mı-yor-lar...
***
Örs olduk dayanıyoruz...
Disiplin soruşturmalarına, grev yasaklarına
dayanıyoruz...
Hakaretlere, polis yumruklarına dayanıyoruz...
Grev ateşlerimizin söndürülmesine, pankartlarımızın çalınmasına
dayanıyoruz...
Adil olmayan mahkeme kararlarına, kendi yasalarına
uymayan işbirlikçilere dayanıyoruz...
Yer isimlerimizin değiştirilmesine, bizden olanların
ihanetlerine dayanıyoruz...
Dayanmazsak ezileceğiz... Yok olacağız direnmezsek...
Örs olduk madem, dayanmak bize meslek...
İlk işimiz hakkıyla dayanmayı, direnmeyi becermek...
Sızlanmadan, yakınmadan, umutsuzluğa kapılmadan...
Öyle dayanmalıyız ki, üzerimize vuran çekiç geri geri
tepsin havada...
Öyle direnmeliyiz ki, o çekici tutan el tir tir titresin
her bir vuruşunda...
Önce dayanmalıyız, iyice direnmeliyiz önce...
***
Örs olmayı beceremeyenler, bilmeyenler direnmeyi
hakkıyla....
Sabredemeyenler örs olmaya ve hep çekiç olmayı
özleyenler; geçemezler bu sınavdan...
Çekiçken vurmamaktan bir farkı yoktur, örsken çekiç
olmanın hayalini kurmanın...
Bir örs, örs gibi düşünmeli önce...
Dayanmayı, direnmeyi koymalı her şeyin önüne...
Öyle dayanmalı ki, kırılmalı dünyanın tüm çekiçleri
üzerinde..
O yüzden;
“Dayan kitap ile
dayan iş ile,
tırnak ile diş
ile...
Umut ile sevda ile
düş ile...
Dayan rüsva etme
beni...
Tek umudum sende...
Anlıyor musun?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder