Telefonlar kesildi, pos cihazları çalışmadı, internet
sustu; mağdur olduk!
Elektrikler gitti, buzluklar eridi, klimalar durdu;
mağdur olduk!
Çocuklar karnelerini alamıyor; mağdur olduk!
***
Aslında, diyoruz, aslında biz de özelleştirmeye
karşıyız...
Aslında, meslek liselerinin imam hatipleştirilmesini
istemiyoruz...
Aslında, bu hükümetin iradesizliğinden şikayetçiyiz...
Aslında, Elçi’nin haddini bilmezliğinden yana değiliz...
Aslında, grevlere karşı değiliz...
Ahh bir de mağdur olmasak!
Bu grevlerden, diyoruz, hükümet etkilenmedi ki, biz
mağdur olduk!
***
Bu grevler başka türlü yapılsa da bizi mağdur etmese
diyoruz...
Mesela grev yapılsa ama telefonlarımız çalışsa...
Örneğin grev gene yapılsa ama elektriklerimiz
kesilmese...
Misal imam hatiplere karşı dirensek de çocuklar
karnelerini gene de alabilse...
Ne güzel olurdu, hem köpeğimizin karnı tok olsa hem de
ekmeğimiz bütün olsa...
***
Elektrik Kurumu çalışanları direnirken, dizisini
izleyemeyen öğretmen arkadaşlarımız mağduriyetlerinin derinliğinden bahsettiler
uzun uzun...
Şimdi öğretmen arkadaşlar karne vermiyor ve elektrik
kurumunda çalışanlar çocuklarının mağduriyetinden şikayetçi...
Mahkemelerdeki grevden dolayı avukatlar mağdurdu...
Telefondaki grevden mahkeme personeli mağdur oldu...
Mağduruz arkadaş, mağduruz, mağdur!
***
Ülke yangın yerine dönmüş...
Kurumlarımız teker teker elden çıkarılıyor...
DAÜ parça parça satışa çıkmış, telefonun üzerinde leş
kargaları uçuyor...
Elektrik Kurumu’nun üzerinde hala kara bulutlar
toplanmada...
Dinsel gericilik kitabıyla, öğretmeniyle, ilahiyat
bölümleriyle okullarımıza sızmış...
Ama biz sadece kendi derdimize düşmüşüz...
Elektrikte çalışıyorsak, bizim kurumumuz, bizim işimiz,
bizim maaşımız...
Telefondaysak, bizim özlük haklarımız, bizim
geleceğimiz...
Eğitimdeysek, bizim okulumuz, bizim sendikamız...
Televizyon başındaysak, bizim dizimiz, bizim klimamız,
bizim evimiz...
Biz mağdur olmayalım da isterlerse satsınlar Elektrik
Kurumu’nu...
Bizim çocuklarımız kendini kurtardıktan sonra etraf yobaz
insanlarla mı dolmuş kimin umrunda...
Hem bizim ne kabahatimiz var, ne gelir ki bizim
elimizden...
Bırakın bari diziciğimizi izleyelim, olan olmuş zaten!
***
Bu işte bir aksilik var dostlar...
Bir terslik var bu işte...
Mağduriyetimizden şikayet eden bizler ne kadar bencilce
davranıyorsak,
sanki o kadar bencilce davranıyor ülkeyi yönetenler de...
Biz düşmüşüz derdine diziciğimizin, onların derdi de
korumak koltuklarını...
Memleketi biz mi kurtarcağız dedikçe eriyoruz yavaş yavaş...
Neden uymasın ki bizimki gibi başa bu traş?
Ateş düştüğü yeri yakıyor, sadece sırası gelen
bağırıyor...
Özelleştirmeden halkın malının satılması değil de sadece
çalışanların işsiz kalması anlaşılıyor...
“Benim canım yandıysa batsın bu dünya” mantığı kol
geziyor dört bir yanımızda...
***
Böyle gitmeyecekmiş gibi sanki bu halimiz...
Boşverecekmiş gibi bizi yarın, bugün bizim
boşverdiklerimiz...
Umursamayarak birbirimizi acaba yanlış mı yapıyoruz...
Sadece kendi sesimize kulak vererek ve duymayarak diğerlerinin
çığlığını...
Ve bastırmaya çalışarak direnmeye çalışanların sesini
kendi günlük mağduriyetlerimizle!
Günü kurtarmaya çalıştıkça yarınımızı kaybedecekmiş
gibiyiz...
Aslında sanki buymuş gibi bizim gerçek
mağduriyetimiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder