Kriz giderek şiddetlenir ve tepeden tırnağa her şey
zamlanırken, gözler zaten yetersiz olan Asgari Ücret’e çevrilmiş durumda.
Asgari Ücret’in artması yönündeki baskıların çoğalması üzerine, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, yeni bir kandırmacaya başvurarak bu baskıyı
savuşturma girişimide bulundu.
Asgari Ücret ile ilgili açıklama yapan Çeler, Asgari
Ücret’in artmayacağını ifade etti. Asgari Ücret’in yükseltilmesi konusunda
Maliye’de bazı sıkıntılar olduğunu iddia eden Çeler, “önlerine çıkan bu prüzü aşmak için farklı yöntemler denediklerini”
söyledi. “Bunu yapamıyorsak o zaman biz
özel sektör çalışanına ek maaş desteği verelim” diyen Çeler, Bakan olduğu
günden beridir yaptığı gibi patronlara yine para dağıtacağını duyurdu.
Asgari Ücret
Artıyor mu?
Çeler tarafından Asgari Ücret artışıymış gibi sunulan
ancak, özel sektörde bazı kriterleri yerine getirmek şartıyla kısıtlı bir
miktar kişiye “maaş desteği”ni hedefleyen yeni bir teşvik planlanıyor. Bu
konuda konuşan Çeler, “yapacakları
destekle asgari ücretle çalışan vatandaşların ücretlerinin 3 bin 487, yeni işe
başlayacak asgari ücretli vatandaşların ücretlerinin ise 3 bin 145 TL
olacağını” iddia etti.
Sosyal medyada bir süre “Asgari Ücret artışı” gibi
algılanan bu açıklama, esasen patronlara para aktarmak için geliştirilmiş yeni
bir mazeretten ibaret.
Bu uygulama ile Asgari Ücret değişmeyecek. Vatandaşların
ezici bir çoğunluğu ile yabancı uyruklu çalışanlar Asgari Ücret’ten ödenmeye
devam edecek. Yeni işe girecek vatandaşlar Asgari Ücret almaya devam ederken,
Teşvik yolu ile maaşları 3145 TL olacak şekilde kişisel hesaplarına para
yatırılacak. Önceden çalışmakta olan kapsam dahilindeki vatandaşlar için ise bu
rakam 3487 TL olacak.
Para Patronlara
Nasıl Gidecek?
İşçilerin hesabına yatacak olan bu paranın patrona
gitmesi ise basit bir muhasebe işleminden ibaret. Öncelikle işçinin bu parayı
alabilmesi, başından sonuna kadar patron tarafından kontrol edilen bir sisteme
bağlı. Patron bu teşviğe başvuru yapmalı ve patron işyerinde kendisinin onay
vereceği bir sarı sendika ile teşvik amaçlı göstermelik toplu sözleşme
imzalamalı!
Sigorta yatırımlarını gerçek maaştan değil asgari
ücretten gösteren patronların, nasılsa teşvik yolu ile işçiye para ödeneceği
için, bundan sonra maaşları da teşvik miktarı kadar eksik ödeyeceğini tahmin
etmek zor değil. Elbette patronlar maaşları eksik ödedikleri halde tam ödemiş
gibi yapacaklar ve Çeler tarafından aktarılan para gene patronlara gidecek...
Çeler’in İtirafı: “Teşvikler
Patronlara Gidiyor, İşçiye Yansımıyor”
Çeler’in gözdesi olan teşvik sistemine yöneltilen birçok
eleştiriden biri de, bu sistemin devlet tarafından patronlara para aktarmanın şirin
bir yolu olduğu yönünde. Özellikle Bağımsızlık Yolu, bu sistemin patronları
maaşa bağlamak anlamına geldiğini ısrarla ifade ediyor.
Açıklamasında bunun doğru olduğunu itiraf etmek zorunda
kalan Çeler, “bugüne kadar teşvikin
sadece işverene yapıldığını ancak maalesef işverenin bunu işçisine
yansıtmadığını gördüklerini” söyledi.
Çeler’in bu ifadesi, kendisi tarafından verilen rakamlar
ışığında düşünüldüğüne çok daha büyük bir ciddiyet kazanıyor. 16 Ağustos 2018
tarihinde sosyal medya hesabından açıklama yapan Çeler; “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak ‘bugün’
itibariyle, İstihdam Destek Merkezi fonundan, geçmiş dönemlerde başlatılan ve
yeni dönemde de çeşitlendirilerek devam ettirilen ‘teşvik destek primleri
çerçevesinde’ piyasaya yaklaşık 10 milyon TL ödemiş bulunuyoruz. Son günlerde ciddi bir ekonomik sıkıntıyla
karşı karşıyayız ve bakanlık olarak çalışma ekibimle birlikte halkı az da olsa
rahatlatıcı önlemler almak için gece gündüz çalışıyoruz. Ülke genelinde
bin 347 işverene, yanlarında çalışan 3 bin 413 emekçiye bugün itibariyle
ödemeler yapılmaya başlandı” demişti.
Dünkü açıklaması ile birlikte düşünüldüğünde Çeler’in 16
Ağustos’ta “halka” ödediğini iddia ettiği 10 milyon TL’nin asllında atronlara
ödendiği de ortaya çıkmış oluyor. Önceki açıklamasında işçilere para vermiş
gibi böbürlenen Çeler’in sonraki açıklamasında “maalesef işçiye gitmiyormuş”
demesine rağmen, Teşvik Sisteminde ısrar etmesi ise, halk zannettiği patronlar
ile olan gönül bağına yorulabilir. On milyon TL’nin 347 patron arasında
paylaşıldığı düşünüldüğünde, gönül bağının derecesi tahmin edilebilir.
Teşvik Sistemi Ne
Sonuç Verdi?
Çeler’in sürekli olarak övdüğü ve büyük umutlar bağladığı
Teşvik Sisteminin, bugüne kadar nasıl bir yarar sağladığına dair ise hiçbir
veri yok! Çeler’den önce uygulanmaya başlansa da Çeler tarafından kapsamı
sürekli genişletilen Teşvik Sistemi; “kadın istihdamının atması, genç
işsizliğinin azalması, sigorta yatırımlarının düzenli yapılması, maaşların
Asgari Ücret’ten fazla ödenmesi” gibi onlarca laanda büyük iddialara sahip.
Ancak bu alanlarda Teşvik Sistemi uygulandıktan sonra ne
gibi gelişmelerin olduğu, patronlara aktarılan para ile bu projelerden nasıl
bir sonuç alındığı, örneğin özel sektörde sigorta primlerinin düzenli
yatırılmasının hangi oranda arttığı veya kadın istihdamının bu teşvik sonucu ne
oranda geliştiğine dair hiçbir istatistik paylaşılmış değil.
Sistemin çalışıp çalışmadığı konusunda tam bir
belirsizlik olsa da, patronlara bol bol para ödendiği ise açık...
Teşvik Sistemi
Hukuksal Dayanaktan Yoksun
Zeki Çeler’in çok sevdiği ve kendisinden önceki CTP ve
UBP’li Bakanlar tarafından oluşturulmuş Teşvik sisteminin ise hukuksal
dayanaktan yoksun olduğuna ve Anayasa’ya aykırı olduğuna dair açıklamalar var. Emekli
sendikacı Hasan Sarıca, özellikle son uygulamanın “eşit işe eşit ücret”
prensibi ile çelişeceğini belirtirken; Cumhuriyet Meclisi Emekli Genel
Sekreteri Hukukçu Mehmet Öner Ekinci sosyal medyadan detaylı bir eleştiri
yayınladı. Eleştirinin tamamı şöyle:
“İstihdamı teşvik Tüzüğü, geçerli hukuksal dayanaktan yoksun
bir tüzüktür. Anayasaya aykırıdır. Konunun temel yönleri dahi yasa ile
düzenlenmeden, esasların doğrudan tüzükle düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu bir
yetki devridir. Yasama yetkisinin devri anlamındadır. Bu tüzükte yapılacak her
türlü değişiklik de, esas tüzük gibi Anayasaya aykırı olacaktır. Yapılacak şey,
Yerli istihdamı teşvik konusunda ayrı bir yasa yapmaktır; ya da İhtiyat Sandığı
Yasasında, gerekli düzenlemeleri yapmaktır.. İhtiyat sandığı birikimleri
gelişigüzel, hiç bir yasal esas, ilke ve ölçüt belirlenmeden doğrudan tüzükle
düzenlemeye dayalı olarak harcanamaz.
Yasada, Yerli İstihdamına Katkı Primlerinin Değerlendirilmesi, Yönetimi ve Kullanılması konusunda herhangi bir esas, ilke, ölçüt veya kural öngörülmüş değildir. Yerli istihdamı Teşvik gibi çok önemli bir konuda, Yasa koyucu kural koymaktan kaçmış ve sadece düzenlenmek istenen alnın adını yasada belirtmekle yetinmiştir. Bunun anlamı yasa koyucunun tüzükle düzenleme konusunda açık bir yetki vermediğidir. Bu nedenle bu Tüzük, Anayasanın, Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini içeren 4’ncü maddesi ile ‘Yasa açıkça yetki vermedikçe devletin hiçbir organı :Tüzük yapamaz’ kuralını içeren 122’nci maddesine, dolayısıyla da hukuk devleti ilkesine aykırı olarak yapılmış bir Tüzüktür.
Sayın Bakan, Meclisin hiçbir iradesi olmadan, kendi kendine bir takım önlemler alıyor ve yaptığı değişikliklerle de, yetkilerini sürekli, geçerli hukuksal dayanak olmadan artırıyor. Unutmamak gerekir ki, Yürütme ve İdare, hukuk devletinde, hukukla sınırlandırılmıştır Yürütme erki, hukuksal dayanağı geçersiz yetkilendirmelere dayanarak düzenleme yapamamaz, yapmamalıdır. Kuşkusuz burdada suç Yasamanındır. Yasama organı, Kendi yetkilerini, doğrudan yürütme erkine bırakmakla, Anayasaya aykırı davranmıştır. Kuşkusuz, buna neden olan da yine yasama üzerinde baskın olan, yasamayı istediği gibi yönlendiren yürütmedir.”
Yasada, Yerli İstihdamına Katkı Primlerinin Değerlendirilmesi, Yönetimi ve Kullanılması konusunda herhangi bir esas, ilke, ölçüt veya kural öngörülmüş değildir. Yerli istihdamı Teşvik gibi çok önemli bir konuda, Yasa koyucu kural koymaktan kaçmış ve sadece düzenlenmek istenen alnın adını yasada belirtmekle yetinmiştir. Bunun anlamı yasa koyucunun tüzükle düzenleme konusunda açık bir yetki vermediğidir. Bu nedenle bu Tüzük, Anayasanın, Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini içeren 4’ncü maddesi ile ‘Yasa açıkça yetki vermedikçe devletin hiçbir organı :Tüzük yapamaz’ kuralını içeren 122’nci maddesine, dolayısıyla da hukuk devleti ilkesine aykırı olarak yapılmış bir Tüzüktür.
Sayın Bakan, Meclisin hiçbir iradesi olmadan, kendi kendine bir takım önlemler alıyor ve yaptığı değişikliklerle de, yetkilerini sürekli, geçerli hukuksal dayanak olmadan artırıyor. Unutmamak gerekir ki, Yürütme ve İdare, hukuk devletinde, hukukla sınırlandırılmıştır Yürütme erki, hukuksal dayanağı geçersiz yetkilendirmelere dayanarak düzenleme yapamamaz, yapmamalıdır. Kuşkusuz burdada suç Yasamanındır. Yasama organı, Kendi yetkilerini, doğrudan yürütme erkine bırakmakla, Anayasaya aykırı davranmıştır. Kuşkusuz, buna neden olan da yine yasama üzerinde baskın olan, yasamayı istediği gibi yönlendiren yürütmedir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder