Çok önemli
bir mesele değil aslında...
Yani
önemli bir meseledir de, onca yaşanan içinde çok da önemli değil...
Yani
önemsiz bir meseledir de, onca yaşananın güzel bir örneği olduğu için önemli...
Önemsiz
insanlar, önemsiz mevkilerde bu ülkede.
Önemsiz
mevkilere çok önem veriliyor bu ükede.
Böyle
olunca da, önemli sanıyor kendilerini önemsiz insanlar...
***
Ne demişti
şair?
“Sen çıkmadın çıkardılar karşıma seni!
Kıllı, kara elleriyle tutup enseni
gövdeni yerden bir karış kaldırdılar,
sonra birdenbire / bırakıp yere
seni pantolonumun paçasına saldırdılar.”
Kıllı, kara elleriyle tutup enseni
gövdeni yerden bir karış kaldırdılar,
sonra birdenbire / bırakıp yere
seni pantolonumun paçasına saldırdılar.”
Önce
“devletim” diyeceksiniz...
Ardından
yasalar yapacaksınız...
Yasaların
tüzüklerini çıkaracaksınız...
Bu
tüzüklere uygun komisyonlar seçilecek...
Bu
komisyonun alacağı kararlar tavsiye değil uygulanması gereken kararlar olacak.
Hem de sizin kendi yaptığınız tüzüğe, yasaya carta curta göre...
Sonra o
komisyonun oy birliği ile aldığı, sizin altında kendi imzanızın da bulunduğu,
onayladığınız kararın uygulanmamasına karar vereceksiniz!..
Yani, kendi oyunuzu, kendi tüzüğünüzü, kendi
yasanızı, kendi “devlet”inizi inkar edeceksiniz...
Bir hiç
olduğunuzu, bir gramcık onurunuz olmadığını kendiniz kabul edeceksiniz...
***
Kültür
Sanat Değerlendirme Komisyonu, Derneklere Yardım Tüzüğü çerçevesinde bir karar
aldı.
Bu karara
göre 16 Derneğe, yapmayı planladıkları kültürel faaliyetler nedeniyle maddi
katkı sağlanması için oy birliğine
varıldı.
Bu kararın
altına seçilmiş ve atanmış bütün üyelerin onayı ve imzası kondu.
Sonra
Kültür Dairesi Müdürlüğü makamını işgal eden Derviş Beyit isimli UBP fanatiği
kişi, bu derneklerden bazılarına ideolojik husumeti olduğu için bu kararı
uygulamamaya karar verdi...
16
derneğin arasından üç tanesini eledi... Ve kararın uygulanması için Maliye’ye
gönderdiği yazıda bu üç dernekten hiç söz etmedi.
Konuyu
öğrenen Değerlendirme Komisyonu üyeleri, kararlarının böylesine hoyratça
çiğnenmesinden rahatsız olup kendisi ile görüşmek istediler.
Daire
Müdürü ne dedi bilir misiniz?
“En fazla yapacağınız bir basın
açıklamasıdır. Baraka’nın para almasını engellediğim duyulduğunda ben UBP’den
kınama değil övgü alırım. Bu beni düşürmez, yüceltir...”
Müdürün
adı Derviş Beyit...
Kendisi
göreve geldi geleli, Baraka AKM’yi kullanamıyor...
Kendisi
göreve geldi geleli, Baraka’nın AKM’yi kullanmak için yaptığı 30’dan fazla
başvurunun hepsi reddedildi.
Bu
başvuruların kimisi konser, kimisi tiyatro, kimisi sergi, kimisi şiir gecesi,
kimisi de sinema ile ilgiliydi.
Ama bizim
Derviş Beyit’e en ufak bir kızgınlığımız yok...
Kendi
ülkesinin parça parça satışına, kendi halkının aşağılanmasına ve kendi onurunun
iki paralık edilmesine çanak tutan kişilere biz acırız sadece...
Nazım’ın
da dediği gibi:
“Sen bu kavgada / bir nokta bile
değil,
bir küçük, eğri virgül / bir zavallı vesilesin!..
Ben, kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına / bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp / uşağını dövmek!”
bir küçük, eğri virgül / bir zavallı vesilesin!..
Ben, kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına / bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp / uşağını dövmek!”
***
5-6
kişinin evlerden taşınan 2-3 sandalye ve 1 masa ile kurduğu bir dernektir
Baraka...
2011’de 10
yılını tamamladı.
Bugün
onlarca oyun sergilemiş 1000’den fazla seyircisi olan bir tiyatro ekibi var...
Bugün iki
albüm çıkarmış 2000 kişiye ulaşan müzik grubu var...
Bugün 25.
Sayısını hazırlayan 700 tirajlı bir dergisi var...
Bugün iki
belgesel çekmiş bir film atölyesi var...
Bugün
kendi yazdığı iki kitabı var...
Bugün
alanlara çıktığında birçok partiden daha kalabalık kitleler yürütebilen bir
örgütlülüğü var...
Bugün
kendine ait bir binası var...
Sanılmasın
ki bunlar para ile yapıldı...
Baraka ne
AB’den, ne UNOPS’tan, ne UNDP’den ne de uluslararası herhangi bir
kurum/kuruluş/vakıftan bir kuruş bile para almadı...
Bu işlere
yürek gerek...
Müdür
olmayı bir marifet sayanların pek bilmediği bir şeydir yürek...
Onlar
partilerinden “aferin” almayı bilirler, bir de kin gütmeyi...
Ama
partilerinin de sayılı günleri, kendilerinin de...
Kendi
halkına ihanet edenlerin yeri de belli tarihte...
***
Baraka
coşkun akan bir ırmak gibi yürümeye devam edecek...
Bunu ne
Derviş Beyit, ne de kökü dışarda partisi UBP engelleyebilecek...
Biz bugüne
kadar kendi halkımıza ve kendi üretimimize yaslanmayı bildik...
Bundan
sonra da başka bir yöntem izleyecek değiliz...
Ankara’ya
el avuç açanlardan olmadı Baraka.
Bundan
sonra neden olsun?
Ey,
onurunu korumaktan aciz makam sahipleri...
Sizden
korkan sizin gibi olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder