29 Şubat 2012 Çarşamba

Ne Yapsak Nafile



Kıbrıslı Türklerin toplumsal varoluş mücadelesi belli bir yere gelmiş ve tıkanmış görünüyor...
Mücadele ateşinin halkımızın yüreğini sarmasına neden olan olumsuzluklarsa olduğu gibi durmakta...
Durmak bir yana her geçen gün artmakta...
Okullarda zorunlu din eğitimine ve yaz dönemlerinde çocuklarımızın uçaklarla kurslara taşınmasına karşı çıkıyorduk. Şimdi Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde ilk yılı ücretsiz İlahiyat Fakültemiz, Meslek Liseleri’ne sokulmaya çalışılan İmam Hatiplerimiz, devlet okullarında verilen Kur’an kurslarımız, hacılara hocalara peşkeş çekilen 200 dönümlük arazilerimiz ve TC Elçiliği tarafından dağıtılan binlerce Kur’anımız var...

22 Şubat 2012 Çarşamba

Sosyal Hizmetler



Herkesin hepbir ağızdan aynı şeyi söylediği ortamlarda bulundunuz mu hiç?
Hadi zorlayın hafızanızı, bir kez olsun yaşamış olmalısınız bu durumu...
Her konuşan kendi söylediğinden gayet emindir. Zaten diğer konuşanlar da onunla hemfikirdir.
Her söylenen daha önce söylenenlerin teyidi, daha sonra söylenecek olanların da zeminidir.
Öylesine bir karşılıklı onaylama sarmalı içinde bulursunuz ki kendinizi, değil itiraz etmeye farklı düşünmeye bile cesaret edemezsiniz.

15 Şubat 2012 Çarşamba

Dayan Rüsva Etme Beni



“Örs oldun dayanacan, çekiç oldun vuracan.” Sık sık kullanırdı bu cümleyi babam...
Kendi kişisel tarihi boyunca örs olmuş ve hep örs kalmıştı.
Bu yüzden de hep dayandı, çekiç olacağı günü bekledi..
Çekiç olmanın, tek kişilik bir iş olmadığını da biliyordu.
Ancak tüm örsler hep birlikte çekiç olabilirlerdi...
Onları örs yapan neyse çekiç yapacak olan da oydu...
Ne örs olmaları tek başlarına onların kabahatiydi ne de çekiç olmak tek başlarına onların elindeydi.
Bu “örslük ve çekiçlik” meselesi tek kişilik bir mesele değildi kısacası... Özellikle de örsler için...

8 Şubat 2012 Çarşamba

Savaş İkinci Perdede Çıkacak



“İnsanlara bir şeyler söylemek istiyoruz.
Ama önce bunu söylemeye hakkımız olmalı.”

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun halen sahnelenmekte olan son oyunundan bu sözler.
Tüm yaşamı boyunca; tiyatro yapabilmek, sahnede kalabilmek için gerçeklik ile olan bağlarını kaybetmek pahasına tavizler veren bir sanatçıya, başka bir sanatçı tarafından söyleniyorlar...
Bendl, yani sahnede kalmak için hayata sırtını dönen baş karakterimiz, yaşamının son anlarındadır.
Yalnız, bitkin ve umutsuzdur...
Tüm yaşamını uğruna adadığı tiyatro aracılığı ile ömrünün bir bilançosunu çıkarma noktasına gelmiştir.
Bu artık son oyundur. Ya da bu, yaşam oyununun ikinci perdesidir...

1 Şubat 2012 Çarşamba

Mağdur Olduk!



Telefonlar kesildi, pos cihazları çalışmadı, internet sustu; mağdur olduk!
Elektrikler gitti, buzluklar eridi, klimalar durdu; mağdur olduk!
Çocuklar karnelerini alamıyor; mağdur olduk!
***
Aslında, diyoruz, aslında biz de özelleştirmeye karşıyız...
Aslında, meslek liselerinin imam hatipleştirilmesini istemiyoruz...
Aslında, bu hükümetin iradesizliğinden şikayetçiyiz...
Aslında, Elçi’nin haddini bilmezliğinden yana değiliz...
Aslında, grevlere karşı değiliz...
Ahh bir de mağdur olmasak!
Bu grevlerden, diyoruz, hükümet etkilenmedi ki, biz mağdur olduk!