25 Aralık 2008 Perşembe

2008’in 2009’a Bıraktıkları

Ülkemizde yaşanan tüm sorunların adanın bölünmüşlüğünden kaynaklı olduğunu düşünen kesimler için 2008 büyük ümitlerle başlamıştı. AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı olması ile hızla “barış” gelecek ve tüm sorunlarımız çözülme yoluna girecekti. Gerçi 2008’in son aylarında başlayan “kapsamlı müzakereler”den hala bu tür sonuçlar bekleyenler var ancak 2008’de yaşananlar gören gözler için emperyalist barış süreci ile Kıbrıs halklarının söz-yetki-karar sorunu arasındaki farkı bir kez daha net olarak ortaya koydu.

1 Ekim 2008 Çarşamba

“Bağımsız” Türk Devleti’ne Hayır



15 Kasım 1983 tarihi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu meclis tarafından oy birliği ile ilan edildiği tarihtir. KKTC’nin ilanı, çok boyutlu olarak tartışılması gereken derin bir olgudur. Ancak biz bu yazımızda en temel tartışma başlıklarını kısaca irdeleyeceğiz.

Çözerler Mi Çözemezler Mi?



3 ve 11 Eylül’de gerçekleşen görüşmeler sonucunda başlayan “kapsamlı müzakereler” ile birlikte adına Kıbrıs sorunu denilen sorun hepimizin diline yeniden yerleşiverdi.

27 Temmuz 2008 Pazar

Kıbrıs’ta Görüşmeler Başlıyor



İki toplumun en yetkili makamlarında bulunan Talat ve Hristofyas’ın geçtiğimiz günlerde biraraya gelerek, komiteler düzeyinde yürütülen çalışmaları değerlendirmesinden sonra, somut adımların 3 Eylül’den itibaren atılmaya başlanacağı açıklandı.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Neo-Liberalizm Nedir?



Bugün eğitim, sağlık, enerji, su, ulaşım, barınma gibi her türlü temel kamusal hizmet  yoksulların, halkın zararına ama bir avuç sömürücü, zengin kişinin yararına olmak üzere yeniden düzenleniyor. Halkın bu en temel haklarına neo-liberal ekonomik doktrin gereği el konuluyor. Peki bu neo-liberalizm nedir ve neden bu haklarımızın olmaması gerektiğini öğütler? Günümüzde sıkça karşılaştığımız neo-liberalizm terimi, özünde liberalizmden türetilmiş bir kelimedir.

1 Temmuz 2008 Salı

Kıbrıs Cumhuriyeti



İkinci Paylaşım Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte dünya emperyalist sisteminin hegomon gücü de değişmiştir. Savaştan önce sistemin patronu konumundaki İngiltere yerini ABD’ye devrederken, bu durum beraberinde çeşitli politika değişikliklerini de gündeme getirmiştir. Yeni patron ABD, İngiltere’nin klasik sömürgecilik politikasından farklı olarak bir yeni-sömürgeci sistem uygulamaktadır.

Üç Kalem Bir Kafa



Sermayenin emekçilere yönelik neo-liberal saldırısı sadece gündelik sömürüde karşılığını bulmuyor. Bu saldırı en önemli desteğini ideolojik boyuttan alıyor. Günlük gazetelerin köşelerine yerleşmiş emekçi düşmanı, sermaye dostu kalemler; cicili bicili, bilimsel görünümlü cümleleri ile ideolojik bir saldırı yürütüyorlar. Halkın, emekçilerin ve emeğin yanında saf tutan tüm insanların zihnini bulandırmak, neo-liberal ideolojiyi beyinlerimizin içine sokmak için mesai yapıyorlar.

“Grev” Var, Grev Var!



Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS) mayıs ayı içerisinde gerçekleştirdiği grevler, Kıbrıs Türk halkını birçok bakımdan etkilemiş ve sendikacılık, eğitim, siyaset, grev gibi onlarca konuda çeşitli tartışmalara vesile olmuştur. Biz bu yazıda, söz konusu grevleri ve yarattığı tartışmaları değerlendirirken konuya toplumsal muhalefet ve Kıbrıs Türk halkının bütünsel çıkarları perspektifinden bakacağız.

Argasdi Hammaliye Kurulu (Sayı 11)

Argasdi’nin 11inci sayısı elinize bir ay erken ulaştı. 2006 yılı Mayıs’ından beridir aksamadan her üç ayda bir yayınlanan dergimizin periyodunu, yıl başlarında Ocak ayına denk getirmek için böyle bir düzenleme yaptık. Böylece her yıl ocak ayında, bir önceki yılın gündemini ve gelecek yıla dair öngörülerimizi de paylaşabileceğiz sizlerle.

6 Mayıs 2008 Salı

6 Mayıs 2008 Denizler Anması Bildirisi



"...Egemen sınıflar sağlıklarında, büyük devrimcileri ardı arkası gelmez amansız cezalarla mükafatlandırırlar; doktrinlerini, en vahşi düşmanlık, en koyu kin, en namussuz yalan ve iftira kampanyalarıyla - karşılarlar. Ölümlerinden sonra büyük devrimcileri zararsız azizler haline getirmeye söz uygun düşerse evliyalaştırmaya, ezilen sınıfları teselli etmek ve onları aldatmak için isimlerini bir hale ile süslemeye çalışırlar. Böylece onların devrimci doktrinlerinin gerçek özü unutturulur, basitleştirilir ve devrimci keskinlikleri törpülenir" (Lenin)

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Türkiye’nin tam bağımsızlığı için; emperyalizme, kapitalizme ve onların yerli işbirlikçisi iktidarlara karşı mücadele ederlerken yakalandılar. Düzmece bir mahkemenin sonunda idama mahkum edildiler. Bu idamın engellenmesi, devrimci yoldaşlarının kurtarılması için mücadele eden THKO ve THKP-C’nin daha sonraki eylemleri de başarısız oldu. 1972 yılı, 1960’lı yılların öğrenci gençlik ve işçi mücadelelerinin yarattığı en ileri kadroların, TC oligarşisi tarafından topyekün yok edilmesi ile kapanırken; Türkiye devrimci hareketi ciddi ve inkar edilemez bir yenilgi ile yüzleşti.

1 Mayıs 2008 Perşembe

Kıbrıs’ın Bağımsızlık Yolu



1970 ve 1980’li yıllar Kıbrıs Türk devrimci hareketinin en hareketli olduğu yıllardır.
Dünyada yeni-sömürge devrimleri rüzgarı son sürat esmekte, Che Guevara’nın “iki üç daha fazla Vietnam” çağrısı gençlerin kulaklarında uğuldamaktadır. Türkiye her geçen gün devrime biraz daha yaklaşmakta, iç savaş derinleşmekte devrimci örgütler güçlenmekte ve örgütlenmektedir. Ve Kıbrıs’ta adanın bölünmüşlüğünün olumsuz sonuçları daha yeni yeni idrak edilmeye başlanmıştır.

Neden “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” Diyoruz?



Sloganlar, derin teorik tahlilleri birkaç kelimeye indirmekle hem politik mücadeleye katkıda bulunurlar hem de basitleştirerek düşünme alışkanlığı yaratma olasılıklıkları ile diyalektik düşüncenin önünde tehdit oluştururlar. Gene de sonuç ne olursa olsun, insanlar tarih boyunca kısa, özlü ve çarpıcı cümlelerle kendilerini ifade etmeyi her zaman sevmişlerdir. Bu durumda slogancılık hastalığına kapılmadan ve basit düşünme hatasına düşmeden sloganları kullanmak gerekmektedir. Sloganlar çarpıcı ve özlü oluşunun sağladığı avantajlar yanında tartışılarak oluşturulmuş içeriğinin yeniden tartışılmasına hizmet ediyorsa; kısacası tartışmanın önünde bir engel değil tartışmayı teşvik edici bir unsur olarak şekilleniyorsa olumludur.

Argasdi Hammaliye Kurulu (Sayı 10)



Gümbür gümbür bir yaz geliyor. Geçmişteki tek alanlı ve tek boyutlu mücadelelerin sonuçsuz kısırlığı sona eriyor. Ekolojik sorunlardan, üniversitelere; çalışma yaşamından kimlik siyasetine kadar her alandan yeni örgütlülük girişimlerinin çığlıkları yükseliyor. Bugün devrimci siyaset bu topraklarda eğer bir fark yaratmak istiyorsa, bütün alanların dinamizmini kucaklayan ve bunun da ötesinde alanların kendisine şekil vermesine izin veren bir fikriyat ile donanmalıdır

KTOEÖS’ün LAÜ’de Örgütlenme Girişimi



Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın Lefke Avrupa Üniversitesi’nde yürüttüğü örgütlenme girişimi bir türlü basında hak ettiği değeri göremiyor. KTOEÖS, LAÜ’deki örgütlülük girişimi ile ülkemizde çok önemli bir noktaya parmak bastı.

17 Mart 2008 Pazartesi

Türkiye Halkın Sesi Gazetesi'nin Röportajı



1- AKEL’in seçim başarısı Kıbrıs Sorunu’nun çözüm sürecine girmesi anlamına mı geliyor?
AKEL kurulduğu tarihten beridir ilk kez başkanlık seçimlerine kendi adayı ile katıldı. Ve ilk kez katıldığı seçimlerden de kendi adayını başkan seçtirerek zaferle çıktı. Bu, yeni bir durumdur. Ve elbette ki, Kıbrıs denklemine bugüne kadar olandan farklı faktörlerin yansımasına neden olacaktır. IMF, AB, DB, BM gibi emperyalist merkezlerle iyi ilişkilere sahip AKEL ve kuzeyde de CTP, yıllardır çözülemeyen Kıbrıs Sorunu’nu bu kez emperyalistler için çözeceklermiş gibi görünüyor.

7 Mart 2008 Cuma

Kıbrıs’ta Çözüm Kapıda Mı?



 “Ada etkili bir şekilde bölünmüştür.
Bundan sonra yapılacak olan,
ufak tefek kozmetik değişikliklerdir.
Şimdi Amerikan U-2 uçakları İngiliz Üsleri’nden kalkmaya
ve Ortadoğu üzerinde uçmaya devam ediyor.
Olası bir komünist iktidar önlenmiştir
çünkü adadaki solcu sayısı kadar NATO askeri yerleştirilmiştir.”
Christopher Hickens, New Statesmen, 5 Eylül 1975

1 Şubat 2008 Cuma

Asgari Ücretin Düşündürdükleri



Yeni asgari ücret açıklandı. Basında sözü edilen 1060 YTL’lik rakam aslında sigorta ve ihtiyat sandığı kesintileri yapılmazdan önceki rakam olduğundan, işçilerin eline geçecek miktar değil. Kesintiler yapıldıktan sonra işçinin eline geçecek net miktar 922 YTL olacak. Ülkemizde asgari ücretle geçinen binlerce emekçi var. Özellikle son iki yıldır asgari ücret çok düşük düzeylerdeki artışlarla belirleniyor. 2007 yılında %10.46’lık bir artış yapılırken, 2008 için %11.57’lik bir artış gerçekleşti. Bu da yaklaşık 96 YTL’ye denk geliyor. Bir yıl boyunca gerçekleşen masraf artışının 96 YTL ile telafi edilmesi ise elbette mümkün değil.

14 Ocak 2008 Pazartesi

Meclise Döndüler



Beklenen oldu UBP meclise döndü. Argasdi sayı 4,5’ta “Geleneklerinde mücadele namına adam vurma, adam dövme ve tehditten başka birşey olmayanların, bildiri dağıtmayı bile beceremeyenlerin mücadele anlayışı da üç günde bir Atatürk ve Dr. Küçük heykellerini ziyaret edip basın açıklaması yapmanın ötesine geçemiyor. İnsan satın alacak mevkilerden de uzaklaştırıldıklarına ve yaratıcı hiçbir muhalif dinamikle bağlantıları da olmadığına göre tıpış tıpış meclise dönecekleri, en azından maaşcıklarından olmak istemeyecekleri tahmin edilebilirdir” diyorduk. Tahminimiz doğru çıktı.

Kıbrıslı Türkler Kapıların Kapatılmasına İzin Vermiyor



2003 Nisan ayında, kuzeydeki kitle eylemleri sonucunda açılmak zorunda kalan sınır kapıları, egemenler için sorun olmaya devam ediyor. Bilindiği gibi barış ve çözüm talebiyle meydanları dolduran kitlelerin sakinleştirilmesi amacıyla kapılar açılmış ve egemenler bu adımları ile başarılı da olmuşlardı.