1 Şubat 2008 Cuma

Asgari Ücretin Düşündürdükleri



Yeni asgari ücret açıklandı. Basında sözü edilen 1060 YTL’lik rakam aslında sigorta ve ihtiyat sandığı kesintileri yapılmazdan önceki rakam olduğundan, işçilerin eline geçecek miktar değil. Kesintiler yapıldıktan sonra işçinin eline geçecek net miktar 922 YTL olacak. Ülkemizde asgari ücretle geçinen binlerce emekçi var. Özellikle son iki yıldır asgari ücret çok düşük düzeylerdeki artışlarla belirleniyor. 2007 yılında %10.46’lık bir artış yapılırken, 2008 için %11.57’lik bir artış gerçekleşti. Bu da yaklaşık 96 YTL’ye denk geliyor. Bir yıl boyunca gerçekleşen masraf artışının 96 YTL ile telafi edilmesi ise elbette mümkün değil.

Patronların ve onların günlük işlerini yapmakla görevli hükümetin iddiasına göre ücret; bir işçinin yaptığı iş sonucunda hak ettiği paradır. Ancak doğrusu bu değildir. En basit tanımıyla ücret, işçinin patrondan kendi gücüne, sınıfın eylemlilik düzeyine ve piyasa koşullarına bağlı olarak koparabildiği paradır. Ancak bu para HER ZAMAN işçinin hakettiğinden azdır. Çünkü işçi ürünün gerçek sahibidir ve ürettiği ürün veya hizmetin gerçek karşılığını alacak olursa ortada kar diye birşey kalmaz. O zaman da patronlar zarar eder. Patronlar hiçbir zaman zarar etmeyi kabul etmeyecekleri için, ücret her zaman için işçinin koyduğu emekten az olacaktır. Patronlara kalsa aslında hiç ücret ödememeyi tercih ederler. Ancak bir işçinin patrona faydalı olması için yemek yemesi, uyuması, dinlenmesi, giyinmesi ve kendini yenileyerek tekrar işinin başına dönmesi gerekir. Bu sebeple bu asgari ihtiyaçları karşılamasına yetecek kadar bir ücret işçilere ödenir. İşçi mücadeleleri sonucunda elde edilen bir kazanım olarak da bunu tespit eden Asgari Ücret Komisyonu’na işçi temsilcileri de alınır.
Ancak burada bir sorun daha ortaya çıkar: İşçilerin asgari ihtiyaçları nelerdir? Patronlara kalırsa karınlarının doyması, senede bir defa kıyafet almaları, bir köşede uyumaları kısacası hayvan gibi de olsa yaşamaya devam etmeleri, işçileri sömürmeye devam etmek için yeterlidir. Sağlık giderleri, sinema masrafları, telefon, kitap, yurtdışı tatilleri gibi şeyler patronlara göre lükstür. Oysa insanın insan gibi yaşayabilmesi için şart olan bu ve bunun gibi ihtiyaçlar Asgari Ücret hesaplanırken dikkate alınmaz.
Bir düşünün, 922 YTL’ye yılda bir kez ailenizle 2-3 günlüğüne bile olsa tatil yapabilir misiniz? Bir düşünün, 922 YTL’ye ayda bir kez bile ailecek sinemaya gidebilir misiniz? Bir düşünün, ev kiraların 750 YTL’den başladığı bir ülkede karnınızı doyurmak derdine düşmüşken kitap alabilir misiniz? Bu soruların hepsinin de cevabı “hayır”dır.
Emekçilerin insanca yaşayacağı, tatil yapacağı, kitap okuyacağı, sinemaya gideceği ve tüm bunları sağlık, barınma, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılama sıkıntısı yaşamadan gerçekleştireceği günler için mücadele şarttır. Sağlıklı bir mücadele ise örgütlenme ile mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder