20 Kasım 2005 Pazar

Sınıf Mücadelesi Başlarken



Ekim ayının son haftası Kıbrıs Türk Yönetici Eliti için bir bayram havasında geçti. Ayın ilk günlerinde büyük birader ABD’nin savaş bakanı Condoleezza Rice tarafından ABD’ye davet edilen Cumhurbaşkanı Talat ve beraberindeki heyet “verimli” temaslarda bulundular. Yaygın Medyanın ve asker-sivil yönetici elitin neşesi öylesine doruktaydı ki, bunun verdiği dinamizmle peşpeşe çarpıcı açıklamalarda bulundular.

10 Ağustos 2005 Çarşamba

Kayıplarımız da Acılarımız da Ortak



* Savaşa Hayır Koalisyonu-Kıbrıs’ın, savaşın masum kurbanlarını anmak ve ölümlerden dolayı her toplumun kendi üzerine düşen sorumluluğu kabul etmesini sağlamak amacıyla düzenlediği etkinlik büyük bir ilgi gördü

9 Ağustos 2005 Salı

DEĞERleri Yaşamımıza Uygulamaya Değer Mi?



“Ben özgürüm” diyordu genç adam. “Özgürüm ve bana ne yapacağımı söyleyen kurallara ihtiyacım yok. Sen neden sürekli eşitlik, küreselleşme gibi politik meselelerle uğraşıyorsun ki, neden tüm bunları boşverip keyfine bakmıyorsun?”

8 Ağustos 2005 Pazartesi

Bir Kelime Bir İşlem: ÜNİVERSİTE (ÜN-VEREN-SİTE)



Rivayete göre üniversite kelimesi ingilizce “universal”dan yani evrensel olandan gelmektedir. Ve köken olarak da yerel’in, milli’nin veya devlet’in önceliklerini değil evrensel olanın arayışını simgeler. Tabii hemen tahmin edebileceğiniz gibi bu solcu işi bir uydurmadır. Solcular her zaman yaptıkları gibi kavramların anlamını saptırmakta, bu kavramlara olmadık manalar yükleyerek kendi pis, komünist, arsız çıkarları için güzelim kelimelerin ırzına geçmektedirler.

Eğitimde Özelleştirme Saldırısı



* Baraka Kültür Merkezi eğitim-sağlık vb. hizmetlerin özelleştirilmesini öngören mevcut sürece karşı mücadele edeceğini vurguladı.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü



* “Kadın duyarlılığının”, “anne sevgisinin”, “kadının aileyi bir arada tutma işlevinin” yani aslında, “kadının sistemin devamlılığını sağlamaktaki görevinin” tekrarlandığı etkinliklere alternatif bir etkinlik

30 Temmuz 2005 Cumartesi

Avrupa’da Referandumlar



Fransa ve Hollanda’da yaşanan referandum yenilgisi sermaye ideologları ve medya tarafından gerçek anlamından arındırılarak sunulmaya devam ediyor. Kıbrıs’ın Kuzeyinde de farklı bir durum yok. Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da, neo-liberaller anayasaya hayır diyen ezici çoğunluğu, piyasanın sorgulanamaz ilkelerini sorguladıkları için yargılıyorlar.

15 Temmuz 2005 Cuma

Özelleştirme Karşıtı Eylemlerde Baraka'nın Duruşu Nedir?



Sermayenin 1970’li yıllardan itibaren içine girdiği kriz ortamı, bu krizden çıkış amacıyla bir saldırı programı olarak neo-liberalizmi gündeme getiriyor. Neo-liberalizm krizden çıkış ve kar oranlarının düşmesinin durdurulması için sermayenin reçetesidir. Bu reçete (neo-liberalizm) emekçi sınıflar aleyhine ekonomik ve toplumsal ilişkilerde dönüşümü ön görüyor.
Neo-liberal saldırı, kapitalist toplumsal yapının ve sermaye çıkarlarının gereğidir. Bu yüzden bizler; eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmanın erdem olduğu bir toplumsal düzen için, emeğin enternasyonal kardeşliğini esas alan bir çizgide anti-kapitalist mücadeleyi kendimize yol olarak görüyoruz.

21 Nisan 2005 Perşembe

Anlaşma – Çözüm – Barış – Devrim



17 Nisan seçimleri sonuçlanıp da Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı M.A. Talat Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra, Kıbrıs adasında anlaşma/çözüm sürecinin hızlanıp hızlanmayacağına dair ciddi bir beklenti ortamı oluşmuş durumda. Ezici bir çoğunluğu oluşturan kampta, “süreç hızlanır, Talat adayı barışa taşır” diyenler bulunuyor. Azınlıkta kalan bir gurup insansa, Talat’ın adayı barışa taşımak yerine partisini ve kitlesinin önemli bir kısmını sağa taşıdığını düşünüyor.

18 Nisan 2005 Pazartesi

Bir Kelime Bir İşlem: Sanat-Sanatçı



Sanat, duygusal, düşünsel vede fiziksel olarak gayet gelişmiş bir üretim biçimdir. Bu üretimi yapmak öyle herkesin becerebileceği bişey değildir. Bunun için de sanatçı gerekir. Sanatçının sanatını üretmek için kendinden başka hiçbirşeye ve hiçkimseye ihtiyacı yoktur. Sanatçı ile sanatı arasına hiçbirşey girmemelidir. Ola ki bir dış faktör devreye girerse sanatçı da sanat da olumsuz etkilenir. Bu sebepten de en sanatsal sanat, kimsenin anlamadığı ve kimsenin (sanatçı dışında) işine yaramayacak olan sanattır. Bir sanat yapıtı ne kadar anlaşılmaz olursa, o kadar sanattır.

11 Nisan 2005 Pazartesi

Trafik Kazalarını Önlemek Adına Yapılan Komiklikler

Memleketin trafik sorunu malum.
Bu sorunun hepimizi ilgilendiren bir boyutta olduğu da gerçek.
Böyle bir konu üzerinden mizah yazısı yazmaya kalkışmak da, hayatında hiç mizah yazısı yazmamış bir acemiye düşerdi zaten. Ancak bu faaliyete Vasvi ile Halil’in tehdit ve şantajları ile girişmek zorunda kaldığımı, aslında; ciddi, politik ve gıcık yazılarımı bırakmak gibi bir niyetim olmadığını ve bir daha da mizah yazısı yazmaya çalışmayacağımı başından sizlere açıklarsam belki sizin için de benim için de daha iyi olur.

7 Mart 2005 Pazartesi

Kuzeydeki Seçimlerden Geriye Ne Kaldı?


Emek pazarı, büyük işsizler havuzu, klasik yukardan aşağıya örgütlenme, üyelik aidatlarının otomatik kontrolü ve resmi örgütlenme şekline meydan okuyor. Hiçbir seçim partisi ve sendika patronu, örgütleme yapmak ve ağlayan çocukların, hemen yiyecek talep eden kadın militanların ya da küreselleşme ve işsizlik üzerine verilen uzun söylevlerden sıkılmış işsiz genç erkeklerin arasında buz gibi donduran ya da terleten sefil yerlerde yapılan toplantılara katılmak için kenar mahallelerin çamurlu, kaldırımsız yollarında zahmetli yürüyüşler yapmaya gönüllü değildir.
Cosmopolitik Dergisi Sayı:2

22 Şubat 2005 Salı

2005 Şubat Seçimleri İle İlgili Röportaj / İstanbul IMC



Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen erken seçimler geçtiğimiz yıllara oranla zayıf ve heyecansız geçti. Yedi partinin yarıştığı seçimlerde katılım oranı 1 yıl önceki seçimlere göre 6 puan düştü ve %80 pranında gerçekleşti.

2 Şubat 2005 Çarşamba

Seçimler ve Seçenekler



“Seçmen kötü bir devrimci, devrimci kötü bir seçmendir.”
V. I. Lenin

Seçimler yaklaştıkça tansiyon yükseliyor. Oysa seçimlerin bizlere sunduğu seçenekler, farklı partilerin politikaları ve iktidar yarışı ile sınırlı değil. Seçeneklerimiz; aşağıdan, doğrudan ve demokratik bir dönüşümün imkanlarını zorlamakla, yukardan ve "bilenlerin" iktidarına zemin hazırlamak arasında şekilleniyor. Ki bu seçenekler seçim zamanları ile de sınırlı değil. Seçimden önce de, seçimde de, seçimden sonra da gündemde. Yeter ki bunun getireceği sorumluluğu (yalnızca sözde değil pratikte de) sırtlanmaya hazır olalım.