25 Ocak 2012 Çarşamba

Elektrik, Telefon ve Süprizler



Elektrik ve telefonda çalışan emekçiler geçtiğimiz hafta süpriz bir greve başladılar.
Aslında ne kadar süpriz sayılmalı bu grev bilemem...
Ne de olsa “Özelleştirme Yasası Meclis’e gelirse süresiz greve çıkacağız” diye aylar öncesinden ilan etmişti El-Sen ve Tel-Sen...
Gerçi sadece bu iki sendika ilan etmemişti bunu, Sendikal Platform’un da böyle bir iddiası vardı. Ama  karıştırmayalım eski defterleri...
Elektrik ve telefonda çalışan emekçiler geçtiğimiz hafta süpriz bir greve başladılar.
Grev süprizdi doğrusu çünkü büyük konuşmak adetten de olsa bizim buralarda, konuştuğunu yapmak pek umulur şey değildir...

18 Ocak 2012 Çarşamba

Ölüm



Ölüm hakkında düşünmeyi sevmem...
Bunun nedeni, ölümün bana çağrıştırdığı şeylerden ürküyor olmam olabilir belki...
Bahsettiğim sadece kendi ölümüm değil elbet...
Bir başkasının, hatta hiç sevmediğim veya politik anlamda düşmanım olan birisinin ölümü de dahil buna...

11 Ocak 2012 Çarşamba

Halil, GKK, “Onlar” ve Biz



“Onlar” bu yazıyı okumayacaklar... Zaten okumaya da ihtiyaçları yok!
İnsan başka fikirlere ne zaman ihtiyaç duyar?
Halinden memnun olmadığında... Ama “onlar” hallerinden memnun...
Yani memnun derken yanlış anlaşılmasın...
Hallerinden memnun değiller ama memnunlar...
Diğer bir deyişle, hallerinden memnunlar ama memnun değiller...
“Nasıl olur bu?” diyeceksiniz...
Çok basit; “onlar” hallerinden memun olmamaktan çok memnunlar...

4 Ocak 2012 Çarşamba

kktc İçin Birkaç İsim Önerisi



Görmüşsünüzdür, görmediyseniz duymuşsunuzdur...
Cumhurbaşkanı Eroğlu demiş ki: “kktc’nin adını değiştirip kktd yapabiliriz.”
Yani “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” gidecek, yerine “Kuzey Kıbrıs Türk Devleti” gelecek...
Çok derin düşüncelere sevk etti bu beyanat beni. Herkesten beklerdim ama UBP’den beklemezdim böylesi bir tavrı. Hani kktc’yi sonsuza kadar yaşatacaktık?
Hem UBP’nin gazetesi değil miydi “KKTC Vardır” diye manşetler atan?
Şimdi UBP’nin oylarıyla cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş bir kişinin kktc isminden vazgeçmesi olacak iş mi yani? Çok talihsiz buldum bu açıklamayı...

3 Ocak 2012 Salı

Marksizm ve İnsan Doğası



“Dünya tarihi denilen şeyin bütünü, insan emeği yoluyla insanın yaratılmasından başka bir şey değildir” Karl Marx

Evrensel bir insan doğası var mıdır? Geçmişte veya günümüzde gerçekleşmiş olaylar değerlendirilirken her zaman başvurabileceğimiz ahlaki yasalardan söz edilebilir mi? Çalışma ve boş zaman arasındaki sınır nereye çizilmelidir? Daha fazla boş zaman savunusu bir tür “tembelliğe övgü” müdür? Tarih her zaman ileriye doğru mu hareket eder? Eğer insan doğası sabit bir karaktere sahip değilse, o zaman sürekli gelişmekte olan bir insan doğasından mı söz ediyoruz?

Emek ve Doğa



Kıbrıslı Türk halkı olarak toplumsal varoluş mücadelesi yürütüyoruz. Ancak aynı zamanda dünya üzerinde yaşayan biz insanlar dahil birçok tür için de bir varoluş sorunu tüm yakıcılığı ile gündemde. Bu öyle bir sorun ki, Kıbrıslı Türkler dahil tüm dünya insanlarını eşit derecede ilgilendirmesine rağmen, içinde yaşadığımız sermaye düzeni tarafından önemsiz gösterilmekte, uzmanların çözeceği ufak bir sorun gibi algılamamız istenmektedir.
Oysa, “Burjuvazi sadece insan emeğini değil doğayı da acımasız bir sömürüye tabi kılarak ekolojik sistemi; yani tüm canlıların biyolojik olarak varolması için gereken doğal koşulları ortadan kaldırmak, imha etmek üzeredir.(1)”