17 Nisan 2024 Çarşamba

Hayat Pahalılığı Demagojisi


İstatistik Kurumu hayat pahalılığı oranlarını bilerek düşük açıklıyormuş! Bunu CTP milletvekili Devrim Barçın, Meclis kürsüsünden söyledi. Ardından başka bir açıklamasında Kurum’un uyguladığı ‘metodoloji yanlış olduğu için’ sonuçların da yanlış çıktığını ifade etti. Bu konudaki tartışmalar sürerken, ‘metodolojinin doğru uygulanmaması nedeniyle’ sonuçların yanlış çıktığını söyledi. En sonunda da kendi önerisi ile oluşturulan ve kendisinin de parçası olduğu Meclis komitesini baypass ederek, “yakaladığı Mida’yı” partisi ile birlikte kamuoyuna açıkladı! Ve suçlu bulunmuş oldu: Kamu emekçilerinin hataları!

2 Nisan 2024 Salı

İnsan Ticareti ve Emek Sömürüsü

“İşçilere iş bulmak, işveren ve işlere işçi bulmak için, kazanç amacı ile olsun veya olmasın faaliyet gösterilmesi, çalışılması veya büro açılması yasaktır.” Bu cümle 1992 yılından beridir yürürlükte olan İş Yasası’nın 61. Maddesinin tamamıdır ve çok net bir ifadedir! Ancak bu yasanın sözde uygulamada olduğu kktc’de yurtdışından işçi getirmek, yaygın bir gelir kapısı niteliği kazanmış durumdadır!

Polis, patronlar, hükümetler bu yasayı bilmektedir ama yine de onbinlerce işçi, ülkelerinden getirilerek patronlara pazarlanmakta; bu faaliyetlerden muazzam miktarlarda paralar kazanılmaktadır! En son Serdinç Maypa’nın “kardeşimin işini devraldım” diyerek Bangladeşli bir grup işçiye aracılık yaptığı konusu kamuoyuna yansıdı. Bu da kendini solcu olarak adlandıranların da bu faaliyetlerin içinde olduğunun kanıtı oldu!

27 Mart 2024 Çarşamba

Bir Demagoji Hikayesi: Zeki Çeler ve 1 Mayıs Tatili!


Demagoji kelimesi Oxford Sözlüğü’nde şöyle tanımlanıyor: bir kimsenin ya da topluluğun duygularını kamçılayarak, okşayarak, ona ya da onlara gerçekdışı şeyler söyleyerek onu ya da onları kendine çekmeye çalışma.

Tanım incelendiğinde bir fiilin demagoji olması için, “duygulara” yönelik bir girişim olması gerektiği açıkça görülüyor. Ancak tanıma göre sadece duygulara hitap etmek değil, söylenenlerin “gerçek dışı” olması da gerekiyor! Yani bir demagog, gerçek olmadığını bile bile insanlara duymak istedikleri şeyleri söyleyen, bunu yaparken duygularını okşayan ve bu yolla kendine destek toplamaya çalışan kimsedir!

Zeki Çeler’in geçtiğimiz gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu 1 Mayıs 2018-19 için kurduğu “söke söke alıp verdik 1 Mayıs’da özel sektör emekçisine tatilini” cümlesi, tam da bu kavrama denk düşmektedir! 1 Mayıs 2018-2019’da ne olmuştur? Zeki Bey gerçekten de iddia ettiği gibi özel sektör emekçilerinin tatil yapmasını mı sağlamıştır? Bir bakalım…

Trafikte Arıklı ile Buluşmak!

Sorunlara yaklaşım ve çözüm önerileri bağlamında bir solcunun Erhan Arıklı ile benzer düşünmesi mümkün veya olağan mıdır?

Öncelikle şurasını netleştirelim, Erhan Arıklı muhafazakar bir politikacıdır ve dünyadaki benzerleri ile aynı düşünüş biçimine sahiptir. Muhafazakar politikacılar; toplumsal sorunların kaynağı olarak bireylerin “kötü ahlak”ını gösterirler. Bu nedenle çözüm önerileri de; ahlaki telkinler, kınamalar, maddi teşvikler ve cezalardan oluşan bir yelpazade şekillenir. Ancak tüm muhafazakarların ortak noktası; toplumsal meseleleri ve çözümlerini bireyler üzerinden kavramalarıdır.

20 Mart 2024 Çarşamba

Kıbrıs Sorunu Nasıl Çözülür?

 Yaşadığımız tüm sorunların kaynağının Kıbrıs sorunu olduğu ve bu sorun çözülmeden hiçbir şeyin değişmeyeceği, sık sık dile getirilen bir argümandır. Bu argümana göre; nüfus, yoksullaşma, çalışma yaşamı, kadın cinayetleri, toplu taşıma, dinsel gericilik, yolsuzluklar, eğitim, sağlık, asgari ücret gibi akla gelebilecek herhangi bir konuda durum tespiti yapmak, talep geliştirmek ve bu talepler etrafında mücadele yürütmek, “boşa kürek çekmek”tir. Çünkü “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez!”

13 Mart 2024 Çarşamba

Ne Yapılmalı?


Sahte reçete ve sahte diploma skandalları birbirlerinin yerini alarak gündemi doldururken; toplumun bu çürümeden rahatsız tüm kesimleri tek bir şeyi düşünüyor: Bu yozlaşma ve çürüme sarmalından çıkış için ne yapılmalı?

6 Mart 2024 Çarşamba

Atanmışlar ve “Seçilmişler”

Başlığın bir miktar yanıltıcı olduğunu itiraf etmeme izin verin. “Atanmış” nitelemesinin, Ersin Tatar ve Ünal Üstel başta olmak üzere, rejim siyasetçileri için revaçta olduğunun farkındayım. Kendileri bu sıfatı gani gani hak ediyorlar. Ancak gelin bugün iğneyi “kendimize” batıralım! Belki mevcut rejimi anti-demokratik olmakla eleştirenlerin durumuna bakıp, egemenlerin neden “utanmadıklarını” da anlarız!

28 Şubat 2024 Çarşamba

Üniversite “Sektörü”

Sahte diploma skandalı toplum gündeminde başat rolünü koruyor. Ancak daha önceki benzer “skandallar”da olduğu gibi, bu konuda da derinlik; “kim, kiminle, nerede, ne yapmış”tan öteye gidebilmiş değil!

Ortalama bireylerin, “muteber” şahısların kirli çamaşırlarını öğrenmekten haz duyması bir yere kadar anlaşılırdır! Ancak sorunların kaynağına inmek ve yapısal çözümler üretmek için bundan fazlasını yapmamız gerekiyor. Aksi taktirde sorunların kaynağının “yozlaşmış kişiler” olduğu ve bu tür kişilerin “avlanmasının” çözüm için yeterli olacağı yanlış algısı kökleşecektir! Oysa “yozlaşmış kişiler” sebep değil, sonuçtur! Çürüyen bir rejimin, kokuşmuş meyveleridirler!

21 Şubat 2024 Çarşamba

Neden Akıntıya Karşı?

Kıbrıslı Türk toplumunun genel bir depresyon halinden geçmekte olduğu gün gibi açık. Bu depresif ruh hali, mevcut duruma dair analiz yapan neredeyse tüm öznelerce kabul ediliyor. Bu duruma neden ve nasıl geldiğimiz veya çıkış yollarımıza dair ise farklı fikirler mevcut.

Cemaat kültüründen gelen reflekslerle, fikir farklılıklarını olumsuz gören ve “herkes aynı fikirde olmadığı için yaşadıklarımızın müstehakımız olduğu” gibi bir nihilizme savrulanlar olsa da, farklı fikirler iyidir: Tartışmaları zenginleştirir, pratiği derinleştirir, hareketi genişletir, mücadeleyi yükseltir…

1 Ocak 2024 Pazartesi

Bir Ezberi Sorgulamak: Solda Birlik!

 

Kıbrıs’ın kuzeyinde sol siyasete dair en sık rastlanan cümleler; “sol bölünme hastalığından muzdariptir!”, ve “tüm sol partiler birleşmelidir!” olsa gerek! Çoğu zaman üzerinde düşünülmeden tekrar edilen ve hemen herkesin onaylayacağı bu sözler, gerçeği ne kadar yansıtmaktadır? Sol gerçekten de bölünme hastalığından mı muzdariptir ve tüm sol partilerin bireşmesi gerçekten de iyi bir şey midir?

21 Aralık 2023 Perşembe

Eşitsizliğin Anatomisi


Kıbrıs’ın kuzeyinde eşitsizlik hızla büyüyor. İstatistik Kurumu’nun 7 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan ve 2021-2022 dönemine ilişkin rakamları içeren Hane Halkı Bütçe Araştırması’ndan bu eşitsizliğin en çarpıcı yönlerini görmek, bazı mücadele başlıklarını bu rakamlar eksenine oturtmak mümkün. Gelir Dağılımı eşitsizliğinin büyümesi, işçi sınıfının genişlemesi, faiz-kira gelirleriyle yaşayan asalak ultrazengin sınıfının yoğunlaşması gibi noktalar, kapitalizmin temel semptomlarıdır. Bu semptomları sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde değil, neo-liberal kapitalizmin bir ekonomik sistem olarak başat durumda bulunduğu tüm ülkelerde görmek mümkün. Bu da yaygın (ve yanlış) bir şekilde Kıbrıs sorununa bağlanan dertlerimizin de, bu dertlerinin kaynağının da mülkiyet ve gelir dağılımında yattığını net bir şekilde gösteriyor.

7 Aralık 2023 Perşembe

Asgari Ücret’i Arttırmak veya Hayatı Ucuzlatmak

Enflasyonun son beş ayda %40,85 olarak yaşanması ile birlikte, yoksulluk sınırının altına düşen Asgari Ücret’in yeniden belirlenmesi gerektiği toplumun gündemine bomba gibi düştü. Hiçbir özel sektör emekçisinin temsil edilmediği, özel sektör emekçileri adına kamuda en çok işçiyi çalıştıran sendikanın bulunduğu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu yine gündemin odağına yerleşti.

30 Kasım 2023 Perşembe

“kktc Meclisi”nin Sınıfsal Analizi


Marx ve Engels Komünist Manifesto’da “Bugüne kadarki tüm toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir” demiştir. Bu söz Kıbrıs’ta pek önemsenmese de, bizim için de geçerlidir. Çünkü ekonomik, kültürel ve ideolojik bir ilişki biçimi olarak sınıf; toplumsal yapının temel bir bileşeni, siyasal süreçlerin temel sürükleyicisidir.

1 Ekim 2023 Pazar

Kökten Bir Değişim Mümkün mü?

Tarih boyunca muhalif insanlara musallat olmuş ve mücadelelerine hiçbir katkı sunmayan iki gerçek dışı düşünceden söz edebiliriz: Bunlardan birincisi hiçbir şeyin asla değişmeyeceği ve tüm yapılanların boşa olduğuna dair karamsarlıktır. İkincisi ise her şeyin bir anda değişebileceği, değişmesi gerektiği ve değişmesi için şu an şimdi, hemen bir şey yapmak gerektiğine dair beklentidir! İkincisi için yürek hoplatan kişilerin bir çoğunun, bir süre sonra birincisine kapıldığı da sık görülen bir durumdur. Peki bu iki düşünce gerçek dışıysa, hakikat nedir? Değişim nasıl gerçekleşir? Ve Kökten bir değişim mümkün müdür?

14 Eylül 2023 Perşembe

1984 Türkiye’sinden 2023 Kıbrıs’ına: Aydınlar Neye Yarar?

Basın-Sen Başkanı ve gazeteci Ali Kişmir’e 15 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanan “Genel Ev” başlıklı yazısı nedeniyle Savcılık tarafından açılan dava, ülke gündemini birazcık takip eden herkesin malumudur(1). Söz konusu dava 6 Ekim 2023 tarihinde görüşülmeye başlayacak ve Ağır Ceza’ya havale edilmesi durumunda Ali Kişmir’in 10 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu olarak yargılanması söz konusu(2).

Fikir, düşünce ve ifade özgürlüğüne açık bir saldırı olan bu dava süreci toplumumuzun hemen her kesimi tarafından tepkiyle karşılanmış durumdadır. İlk günden itibaren birçok kurum, kuruluş ve birey bu davayı kınamış, Ali Kişmir ile dayanışmasını ifade etmiş ve bu sürecin Ali Kişmir şahsında tüm toplumu susturmaya yönelik bir girişim olduğunu vurgulamıştır.