22 Nisan 2009 Çarşamba

Seçim Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme


19 Nisan erken genel seçimleri, hem propaganda dönemi boyunca yaşananlar hem de seçim sonuçları nedeniyle yeni olguların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu olguların değerlendirilmesi kapsamlı bir çabanın ürünü olabilir. Bu yazı sadece böylesi bir çabanın başlangıcı olarak anlaşılmalıdır.

Seçimlere doğru ilerleyen süreçte hükümetin büyük ortağı CTP’nin ciddi bir oy kaybına uğrayacağı, üstelik ana muhalefet partisi UBP’nin birinci parti olarak sandıktan çıkacağı aşağı yukarı belli olmuştu.

21 Nisan 2009 Salı

Boykotçulara Karşı Devrimciler, Devrimcilere Karşı Boykotçular



Murat arkadaş Baraka kültür Merkezi’nin duyuru-tartışma grubuna bir mail fwd’lemiş.
Belli ki Burak ve Harika isimli iki “harika” devrimci, Baraka’nın ve Argasdi’nin Marksizm ve parlamento konusundaki görüşlerini “marksizmin deforme edilmesi” olarak değerlendirmiş ve bu konudaki hassasiyetlerini Murat ile paylaşmışlar.

17 Nisan 2009 Cuma

Ergenekon Kıbrıs’ta



Türkiye kamuoyunu bir süreden beridir meşgul eden Ergenekon soruşturması Nisan ayı başından itibaren Kıbrıs gündeminde de yerini aldı. Türk-Metal Sendikası eski başkanı Mustafa Özbek’in evinde bulunan ve doğrudan Kıbrıs’la ilişkili belgelerde UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu ve eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da isimlerinin geçmesi nedeniyle, Kıbrıs’taki seçim süreci daha da bir hareketlilik kazandı.

1 Nisan 2009 Çarşamba

Hizmet Alımı Ne Demektir?

Hizmet alımı, son zamanlarda yaygınlaşan bir istihdam şeklidir. Gerek dünyada gerekse de ülkemizde bu yöntemle istihdam edilen emekçiler hızla artmaktadır. Bugün özellikle devlet dairelerinde hizmet alımı statüsünde çalışan yüzlerce emekçi vardır. 

Kamu Emekçisi Tembel mi?

Kamu emekçileri olarak her ne kadar da sendikal anlamda bölünmüş de olsak, istenen seviyede bir mücadele yürütemiyor da olsak; ülkemizdeki en örgütlü kesimlerden birini oluşturmaktayız. Tıpkı bir diğer kamu emekçisi öğretmen kesimi gibi bizlerin de özlük haklarımız ve iş garantimiz sendikal mücadele sonucu ülke standartlarının üzerindedir.

Emeğin Gününü BÖLDÜRMEYELİM

1 Mayıs, işçilerin, emekçilerin uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günüdür. 8 saatlik iş günü için verilen mücadelenin bu simgesel tarihinde tüm dünya emekçileri alanlara çıkarak DAYANIŞMA mesajı verirler.

Alanlarda Çalışmak



Devrim mücadelesi en genel hatlarıyla üç başlık altında yürütülür: Ekonomik-demokratik mücadele, ideolojik mücadele ve politik mücadele. 
İdeolojik mücadele; toplumsal iktidarın ele geçirilmesi doğrultusunda işçi sınıfının ve emekçi halkın çıkarlarına dayalı bir fikirsel çerçevenin oluşturulması mücadelesidir. Bu mücadele hemen yanı başındaki kapitalist sistemin hegomonyasının kırılması, kültürel emperyalizme karşı savaşılması ve sosyal demokrat, revizyonist yozlaştırma girişimlerine karşı direnilmesi görevleri ile iç içe geçer. Deyim yerindeyse ideolojik mücadele; ekonomik-demokratik mücadele ile politik mücadeleyi birbirine bağlayan bunların işlevselliğini sağlayan harçtır. 

1 Mayıs 1958



İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, ülkemizde de her yıl yürüyüşlerle, eylemlerle ve sloganlar eşliğinde halkımızın gündemine gelir. Ancak bölünmüş adamızın kardeş halkları bu birlik gününde ayrı ayrı mücadeleler yürütmek durumunda kalmaktadır.

Yasemin İttifakı ve Tavrımız



19 Nisan genel seçimleri yaklaşırken, ana akım solun dışındaki odaklar açısından sancılı bir süreç yaşanacağı da belli olmuştu. Önce, Barış Platformu çatısında bir seçim ittifakı girişiminde bulunuldu. Bu girişimin yaşam bulamayacağı hızla netlik kazandı. Hemen ardından ise YKP, BKP ve KSP’nin seçim sürecini birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı karşılayacaklarına dair belirsizlik ortadan kalktı. KSP esnetmeye yanaşmadığı kendi ilkeleri çerçevesinde bağımsız adaylarla seçime girerken, YKP de bir süreden beridir devam ettirdiği boykot kararını en yetkili organlarını toplayarak yineledi. Bunun üzerine Afrika gazetesi çevresi ile birittifaka giden BKP, Yasemin İttifakı ismi altında seçimlere katılma kararı aldı. Bunlar herkes tarafından bilinen olguların bir özetidir.

TDP’ye Neden Oy Vermiyoruz...



CTP’nin hükümette geçirdiği altı yıllık sürenin sonunda bugün halkımız nezdinde ciddi bir güven kaybına uğradığı açık bir gerçektir. Bu güven kaybı sonucunda da adamızda barış isteyen, emekten yana birçok insan kendini CTP’ye oy veremeyecek kadar aldatılmış hissetmektedir. Böyle düşünen insanların hiç de azımsanamayacak kadar yaygın bir kitle oluşturduğu kuru gözlemle bile tespit edilebilecek bir olgudur. Bu insanlar emekten yana ve barışçı kişilikleri ile UBP, DP, HİS gibi barış düşmanı, gerici partilere de oy veremezler. Bu durumda barajı geçeceği tahmin edilebilen TDP tek alternatif olarak ortaya çıkmaktadır.

Neo-Liberal İç Savaş Hükümeti (Argasdi Hammaliye Kurulu Sayı 14)



Seçim borusunun çalması ile birlikte tüm partilerde bir hareketlilik yaşanmaya başladı. UBP tek başına iktidar olma hayalleri ile yanıp tutuşurken, DP-ÖRP-TDP gibi orta ölçekli partiler de olası bir koalisyonda küçük ortak olarak bulunma hedefini kendilerine benimsediler. CTP ise eriyen oylarını nasıl toparlayacağını bilemeden, klasik sağ parti refleksleri ile hareket ediyor.