29 Mayıs 2013 Çarşamba

Ne Geçmiş Tükendi Daha, Ne De Yarınlar



Bu yaşanan, UBP’deki ilk bölünme değil...
Bir çok bölünme, ayrılma vs. yaşandı geçmişte UBP’de...
Hatta ilk ciddi bölünme bile değil aslında...
İlk ciddi bölünme 1990’lı yılların başında dokuzlar grubunun ayrılması ve Demokrat Parti’nin kurulması ile yaşanmıştı...
Denktaş, Eroğlu ayrılığı denmişti o zamanlar yaşananlara...
Kişisel husumetler, çekişmeler ve sürtüşmelere dair onlarca hikaye anlatılmıştı.
Muhtemelen doğrudur bunların bir çoğu.
Ama hem o gün hem de bugün yaşananları açıklayan başka bir yaklaşım daha var...

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Şaşılacak Şey



Meclis’te yaşananları hep birlikte takip ettik…
Gelinen noktada artık kaçınılmaz olan erken seçimin İrsen Küçük için olabilecek en iyi tarihe alınmasına CTP milletvekillerinin destek olması şaşılacak bir şey değil mi sizce de?
Kolayca cevap verilebilir buna belki…
Seçimin daha geç olması durumunda hükümet değişecekti, Kaşif ekibinin daha geniş bir manevra alanı olacaktı ve İrsen Küçük hem hükümet olanaklarından yoksun hem de en büyük rakibi daha güçlü bir pozisyondayken muhtemelen siyasetten silinecekti…

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Duvara Tebeşirle Yazılan



“Liderler söz edince barıştan
Anlar halk savaşın geldiğini  
Liderler lanetlediğinde savaşı
Seferberlik emri yazılmıştır bile...  
Baştakiler der ki: Barış ve savaş iki farklı şey
Oysa rüzgarla fırtına gibidir
Onların  barışı ve savaşı
Savaş doğar onların barışından
Anasından doğan oğlan gibi”
B. Brecht

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Yaşanmış Bir İmge



Bugün kafamda yaşanmış bir imge ile uyandım...
İlkokul birinci sınıftaydım...
Üç arkadaş, ortadaki ben, birbirimizin beline sıkı sıkı sarılmış yürüyoruz...
Yüksek sesle bir şarkı söylüyoruz... Şarkının ne olduğunu unuttum...
Bir sağa bir sola savrularak buluyoruz dengemizi.
Yanımdakiler avazları çıktığı kadar bağırıyorlar şarkının sözlerini...
Diğer çocuklar etrafımızdan akıp geçiyor...
Kimi oyun oynuyor, kimi kantinin önünde sıra bekliyor...
Kimse bize bakmıyor...
Benim gözlerimden sular seller gibi yaşlar akıyor...
Yüreğim ortasından ikiye bölünmüş gibi; sivri bir acı ile derin bir mutluluk ortasındayım...

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Akıl, Yürek ve 1 Mayıs



“İşte: Şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor! / Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; / Şu güneşten düşen ateşe fırlat; / Yüreğini yüreklerimizin yanına at!”

Oturmuş kahvemi içerken gördüm onu...
Bir süreden beridir selamlaşmalarımızın sıcaklığını kaybettiği, hayatın bizi farklı yerlere savurduğu eski bir dosttu...
Memleketin durumu üzerine bir iki sözden sonra, “1 Mayıs’a katılmayacağım galiba ben” dedi, günah çıkarır gibi... Ve gerekçesini de ekledi, “size lafım yok ama, inandırıcı gelmiyor hiçbir örgüt bana...”
“Başkaları için değil, kendin için yürümelisin” dedim ona...
Gözlerimizi kaçırdık...