27 Temmuz 2018 Cuma

Sevgili Tufan

Sevgili Tufan,
Senin de bildiğin gibi 22 Ocak’ta bir grup faşist, Lefkoşa sokaklarında terör estirdi. Afrika Gazetesi’ne saldırıp linç girişiminde bulundu, sen içerde milletvekilliği yemini ederken Meclis’in damına çıkıp kabile bayrağı astı... Polisin bu faşistlere hiçbir şey yapmaması üzerine onbinlercemiz yağmurda sokaklara döküldük. Belki o gün aramızda sen de vardın, malum henüz hükümet kurulmamış sen de başbakan olmamıştın....

26 Temmuz 2018 Perşembe

Yangının Acısını Paylaşmak

Yunanistan’da gerçekleşen yangın ve bu yangının yarattığı felaket hepimizi yüreğini dağladı. Televizyon, gazete ve sosyal medyadan önümüze ulaşan görüntüler; insanların, ağaçların, hayvanların yani bir bütün olarak doğanın yüzleştiği acı ile buluşturdu bizi. Birçoğumuz gözümüzden zihnimize akan görüntülerle empati kurdu ve uyukusuz vakitler geçirip, çaresizce nasıl yardım edeceğini düşündü. Geriye acımızı haykırmak, yazmak ve düzenlenen yardım kampanyalarına katılıp elimizden geldiğince yaraların sarılmasına katkı koymak dışında bir seçenek kalmadı.

19 Temmuz 2018 Perşembe

Teşvik Sendikacılığı ve Sendikalar

Özel sektörde çalışma koşullarının iyileşmesi ve huzurlu bir iş yaşamına ulaşabilmek için örgütlenmek isteyen onbinlerce emekçi var. Ancak hepimizin bildiği gibi, çalışanların geleceğini iki dudakları arasında tutan patronlar, işçilerin bu en meşru arzusunun önünde bir engel olarak dikiliyorlar. İşçiler bırakın örgütlenmeyi, en basit bir meselede patrona itiraz ettikleri anda kendilerini kapının önünde bulabilirler. Hatta birçok durumda, hiçbir “sorun” çıkarmasalar bile sırf patron o gün öfkeli diye işini kaybeden yüzlerce emekçi var.
Durum böyleyken, işçilerin örgütlenmesini engelleyen patronlara “teşvik” adı altında fidye ödeyerek, emekçilerin en meşru haklarını satın almak, siyasi iradenin yapması gereken en son şey dahi değildir. Bir hakkı engelleyen, bir hakkın karşısına dikilerek başka insanların özgürlüklerini gasp eden kesimlerin, ödüllendirilmesi değil cezalandırılması gerekir. Ancak siyasi irdeyi elinde bulunduranlar, esasen adaletten yana değil patronlardan yana oldukları için, bu durumdan yarattıkları mazeret ile işverenlerine yeni gelir kaynakları oluşturabiliyorlar. Emekçilerin örgütlenme özgürlüğünü serbest bırakmaları karşılığında patronları maaşa bağlamaya dayalı yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı projesi de bundan başka bir şey değil.

12 Temmuz 2018 Perşembe

Şartlı Tahliye Kurulu’nun Peşinde

Bir süreden beridir kafayı Şartlı Tahliye Kurulu’na taktık. Onca gündem arasından mutlaka vakit bulup, Şartlı Tahliye Kurulu ile ilgili bir eylem, bir açıklama, bir soru, bir girişimde bulunuyoruz. Peki neden?
Aslında teknik neden belli; 22 Ocak 2018 tarihinde Meclisin damında kabile bayrağı açan ve Afrika gazetesinde Madımak provası yapan faşistlerin ceza süreleri dolmadan Şartlı Tahliye Kurulu tarafından serbest bırakılması...
Ama işin bir de devrimciler için önemli olan siyasal nedenleri var. Bu siyasal nedenler yüzündendir ki, toplumun tüm diğer kesimleri için konu sıcaklığını yitirdiği halde devrimciler olayın peşini bırakmıyor. Gelin bu nedenleri konuşalım...

5 Temmuz 2018 Perşembe

Teşvik Sendikacılığı Çözüm mü?

Özel sektörde çalışan emekçilerin günlük sıkıntları uzun zamandır halının altına süpürülemeyecek noktaya gelmiş bulunuyor. En bilinen ve dile getirilen sorun iş cinayetleridir. Bunun bir sebebi de iş cinayetlerinin gizlenemeyecek kadar büyük bir olgu olması elbette, ancak ortalama yıllık 5-6 iş cinayetinden son dört yıldır 9-10 cinayete doğru yükselen ivme de bunda büyük bir etkendir. Gene de özel sektörde tek sorunun işçi sağlığı ve güvenliği olmadığını bilmek gerek. İş cinayetleri, tüm diğer cinayet biçimlerinde olduğu gibi sadece çalışma yaşamının ne durumda olduğunu gösteren bir sonuç olarak görülmelidir. Çalışma yaşamında güvencesiz çalışma, yıllık ücretli izin kullanamamak, mobbing, maaşların gününde ödenmemesi, sigortasız çalıştırılma, ek mesai ödenmemesi, resmi tatillere uyulmaması, yatırımların gerçek maaş üzerinden yapılmaması gibi yüzlerce kanayan yara vardır. Ve iş cinayetleri bu sorunların oluşturduğu buz dağının sadece görünen yüzüdür.

1 Temmuz 2018 Pazar

Kaşıntı, Merak, Ölüm ve Yaşam

Yıllar önce yeni doğmuş kızım mışıl mışıl uyurken, aklıma gelen “ya şimdi bir yerleri kaşınır da kendi kendini kaşıyamazsa” şeklindeki düşünceyle irkildiğimi hatırlıyorum... İnsan herhangi bir sebepten kaşınabilir; sinek ısırığı, bir organını sürekli aynı şekilde tutmak veya toz, ter gibi en doğal sebepler kaşıntıya neden olabilir. Kaşındığımızda, elimizi kaşınan yere götürür ve tırnaklarımızı cildimizin üzerinde hareket ettiririz. O ne hoş bir rahatlama hissidir, nasıl güzel bir duygudur... Kaşınma ihtiyacı duyduğumuz halde  kaşınamasaydık kim bilir bizim için nasıl bir kabus olurdu...