26 Nisan 2010 Pazartesi

Röportaj: Sabah Postası

Baraka Kültür Merkezi aktivisti Münür Rahavancıoğlu 'Can Sarvan'la Sabah Postası' programına katılarak, Sarvan'ın sorularını yanıtladı:


Soru: Neredeyse hangi sivil toplum kuruluşu eylem yapıyorsa Baraka olarak oradasınız. Bizim STK’ların çoğu AB ve USAİD gibi kurumların fonlarından yararlanmak üzere kurulduğu için olsa gerek üye sayıları çok düşük.  Siz uzmanlaşmış aktivistler olarak her eyleme lojistik destek veriyor gibisiniz. Sizinle  aynı ideolojik görüşü paylaşmasalar da sivil toplum örgütleri sizi çok seviyor...

Münür Rahvancıoğlu: Baraka özünde bir kültür merkezi. Ben ve birçok başka arkadaş da kendimizi devrimci olarak tanımlıyoruz. Kültürel alan da bizim için politik bir alan. Her alanın politik bir alan olduğunu düşünüyoruz ve bundan dolayı içinde bulunduğumuz her alanda tabii ki kültürel alanla bağlantısını kurarak tavrımızı koyuyoruz. Amacımız senin ironik bir şekilde ortaya koyduğun gibi sadece eylem yapmak değil.

20 Nisan 2010 Salı

'Kıbrıs'ı çok daha sert günler bekliyor'



Kıbrıs’ta gerçekleştirilen seçim sonuçlarını değerlendiren Baraka Kültür Merkezi aktivisti Münür Rahvancıoğlu seçimler dış politikada herhangi bir değişim olmayacağını, ancak neoliberal politikaları hızlandıran hükümetin önümüzdeki günlerde çok daha sertleşeceğini dile getirdi.

2 Nisan 2010 Cuma

Tufan Gerçekti Nuh’un Gemisi İse Efsane



“Geride kalan haftalarda sel onlarca insanı alıp-götürdü, evler, köprüler yıkıldı, işyerleri tahrip oldu, ekili alanlar ve mahsuller zarar gördü, suya zehirli kimyasallar karıştı... Doğal âfet dendi, ihmal dendi, dere yatağına ev mi yapılır, bu 'derenin intikamıdır' dendi, sorumlular hesap versin dendi, 'muhalif' olduğu sanılan siyasetçiler hükümeti suçladı... Elbette her zaman olduğu gibi 'konunun uzmanları' da konuştular-yazdılar ama konuşmalarda-yazılarda kapitalizm kelimesi geçmedi... Kimse 'bu sosyal bir felakettir, gerisinde kapitalist sömürü, yağma ve talan var' demedi... Eğer öyle diyecek olsalar 'konunun uzmanı' sayılıp, 'değerli görüşlerini' sizinle paylaşmaları mümkün olur muydu?”

1 Nisan 2010 Perşembe

Kadın Emekçiler Neden İkinci Planda

Kamuda çalışan kadınların sayısı erkeklerden neredeysa fazla olmasına rağmen, gerek üst kademe yöneticileri arasında gerekse de sendikaların yönetiminde kadın emekçilerin daha az olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Üstelik kadın emekçilerin neredeyse hiç temsil edilmediği sendika yönetimlerinin; sendika binalarından tutun da sendikal talep ve bildirilerde de kadınlara hiç yer açmadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bildirilerin üslubu ataerkil bir dil ile kaleme alınırken, sendika binaları da kahvehane gibi düzenlenmektedir. Sendikaların sosyal faaliyet adına organize ettiği tavla turnuvaları, halı saha maçları vb. herşey erkeklere yöneliktir.

Kıb-Tek’te Kazalar Durmuyor

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek)’te kazalar durmuyor. Geçtiğimiz Şubat ayının son günlerinde Haspolatlı elektrik teknisyeni, 28 yaşındaki Özkan Gürler elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Lefkoşa Surlariçi’nde Gençlik Gücü Spor Kulübü yakınındaki bir elektrik direğinde meydana gelen arızayı gidermeye çalışan Özkan arkadaşımız elektrik akımına kapılmıştı. Daha bu olayın acısı sıcaklığını korurken, 30 Mart 2010 günü yine Kıb-Tek emekçilerinden İbrahim Esmer, Dikmen Trafo Merkezi’nde bakım-onarım çalışması yaptığı sırada elektrik akımına kapıldı. 66 bin voltluk elektrik akımın etkisinde kalan ve ağır yaralanan İbrahim Esmer’in vücudu, yüzde 50 oranında yandı. Yanıkların, ikinci ve üçüncü derece olduğu öğrenildi.

Cumhurbaşkanlığı ve Bağımsız Sendikacılık

Nisan ayında gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça sendikal mücadelenin seyri de seçimlere endeksli olarak değişmeler gösteriyor. Bu süreçte muhaliflerden yana sendikalar daha “mücadeleci” bir görünüm arz ederken, hükümete yakın sendikalar iyice sessizleşip gürünmez oluyor...

Eğitim Haktır, Satılamaz


Mart ayı boyunca, Atatürk Öğretmen Akademisi öğrencileri tarafından yürütülen mücadelenin iyi anlaşılması gerekmektedir.
Bu mücadele, ne bir grup öğrencinin kendi şahsi menfaatlerinden ibaret bir mesele ne de sırf hükümet karşıtı olduğumuz için iş ola desteklenmesi gereken bir eylemlilik değildir. Bu mücadele, planlı, kamusal, eşit, ücretsiz ve bilimsel bir kamu hizmeti mücadelesinin önemli bir parçasıdır.

8 Mart ve Sendikalarımızın Hali

Bir 8 Mart daha geride kaldı. Ne yazık ki 8 Mart, hem sendikalar açısından hem de bazı kadın örgütleri açısından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gölgesinde kaldı. Bir çok kadın örgütü, 8 Mart dolayısıyla gerçekleştirdiği etkinliklerde açıkca cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik hareket etti. Ve bir çok sendika 8 Mart’ta etkinlik dahi gerçekleştirmedi! Düzenlenen etkinliklerden bir çoğu, erkek egemen sistemin bakış açısına ve kadına biçtiği role uygun bir şekilde “Evlilikte Mutluluk”, “Aile”, “Çocuk” vs. temalarından öteye gidemedi.