Yükselen faşizm, dinsel gericilik, dört yanımızı saran
savaşlar, işgaller, homofobi, eğitim-sağlık haklarımızın her geçen gün
gerilemesi, ulaşım ve barınma gibi haklardan söz etmenin bile ütopik sayıldığı
koşuların normalleşmesi, doğaya ve kendimiz dışındaki tüm canlılara
yabancılaştığımız yetmezmiş gibi her geçen gün artan rant ve inşaat çılgınlığı
ile sırfr betondan ibaret yaşam alanlarına sıkışmak, kadınlara yönelik şiddette
artış, çocuklara yönelik şiddette artış, bölünmüş bir adada barış özlemi ile yanıp
tutuşurken giderek büyüyen hamaset, ırkçılık, milliyetçilik ve ayrılıkçılık:
İşte 1 Mayıs 2018’te kendimizi içinde bulduğumuz kabusun kısa bir özeti...