Annemi kaybettim...
Annemi kaybettikten sonra herhangi bir şey
yapmak gelmedi içimden.
Yemek yemekten tutun da, aklınıza gelebilecek
her şeyi yeniden yapmak için kendimi zorlamam gerekti, gerekiyor...
Bu yazı için de aynısı geçerli...
***
Amacım, annemi kaybetmiş olmanın nasıl bir
duygulanım olduğunu paylaşmak değil sizlerle...
Yazı yazmaya çalışıyorum sadece...
Hayatıma devam edebilmek için, gerçeklikten
kopmamak için ve kendimi daha iyi hissedebilmek için; daha önce yaptıklarımı
yapmaya devam etmeliyim...
Ama daha önce yaptığım hiçbir şeyi, daha önce
yaptığım gibi yapamam artık...
Hiçbir şey, daha önce olduğu gibi olamaz...
Ve daha önce olanların hiçbiri bir kere daha
tekrarlanamaz...
İnsanın bunu bile bile, önceki yaşamını
tekrar etmeye çalışması ne kadar saçma...
Ama diğer boyut da bir o kadar korkutucu...
Yani öncede kalmak ve sonraya doğru ilerlemeyi
reddetmek...
İşte bu yüzden yazmaya çalışıyorum...
Yaşamaya devam etmeye...
Devam etmek için ise, ne geçmişe çakılıp
kalmak kabul edilebilir ne de bir şey olmamışçasına yürümek...
Bugün’e bir işaret koymak gerek...
Bu yazı da bunun için gerekli...
***
Annemin öldüğü günden beri bir şiir var
aklımda Cemal Süreya’dan:
“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum”
Benim bir kere babam öldü. Bir kere de annem
öldü benim...
Yani bir kere ben ölmüştüm zaten. Ve şimdi bir
kere daha öldüm ben...
Artık hiçbir zaman çocuk olamayacak olmanın
ne demek olduğunu biliyorum...
Ve insanın içinde bir boşluk taşımasının
nasıl bir duygu olduğunu...
Bunları anlatmak mümkün değil, ben de
anlatmayı denemeyeceğim ve anlamanızı da istemem zaten...
Sadece merak ediyorum, bu boşluğu nasıl
taşımış kendi anne ve babası için annem...
***
Amacım, annemi kaybetmiş olmanın nasıl bir
duygulanım olduğunu paylaşmak değil sizlerle...
Yazı yazmaya çalışıyorum sadece...
Bu yazıyı yazmalıyım...
Bu yazıyı yazmadan, başka bir şey yazamam
çünkü...
Bu yazı, bundan sonraki bütün yazılarımın bir
parçası olacak çünkü...
Bu yazıyı yazarak devam edebilirim yazmaya
çünkü...
***
Derler ki; her yazarın kafasında hayali bir okuyucu
kitlesi vardır, yazılarını onların okuması için yazar...
Her metinde değişse de hayali kitlesi,
mutlaka birilerini düşünür yazar...
Bu doğru ise de kısmen:
Bu yazının hayali bir kitlesi yok benim
zihnimde...
Herhangi birinin okumasını ve herhangi bir
duygulanıma girmesini hedeflemiyorum işte...
Çünkü hislerimi anlamak mümkün değil
yaşamadan,
kimsenin yaşamasını istemeyeceğim şeyleri de
zaten anlatamam...
***
Son yıllarda, yazdığım yazıların ilk
dinleyicisi annem olmuştu...
Ya telefonda, ya yüz yüze yazılarımı oğlunun
sesinden duymuştu...
Ama buna rağmen her defasında gider
yayınlanan materyali satın alır bir kez de kendisi okurdu...
Bu yazıyı kimseye okumayacağım. Zaten istesem
de okuyamayacağım...
Sadece bu yazıyı yazıp, yazmaya devam etmeyi
umacağım...
“Sizin hiç anneniz öldü mü?/ Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler / Annemden ummazdım bunu kör oldum”
* Bu yazı 28 Kasım 2012 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
* Bu yazı 28 Kasım 2012 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
AKINTIYA KARŞI
Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktvisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
Münür... Arif hoca'nın yazısıyla öğrendim... :( başın sağolsun...
YanıtlaSilSağol Oya, çok sağol...
YanıtlaSil