28 Kasım 2012 Çarşamba

Sizin Hiç Anneniz Öldü Mü?



Son iki hafta bu köşe için yazı yazamadım...
Annemi kaybettim...
Annemi kaybettikten sonra herhangi bir şey yapmak gelmedi içimden.
Yemek yemekten tutun da, aklınıza gelebilecek her şeyi yeniden yapmak için kendimi zorlamam gerekti, gerekiyor...
Bu yazı için de aynısı geçerli...

***
Amacım, annemi kaybetmiş olmanın nasıl bir duygulanım olduğunu paylaşmak değil sizlerle...
Yazı yazmaya çalışıyorum sadece...
Hayatıma devam edebilmek için, gerçeklikten kopmamak için ve kendimi daha iyi hissedebilmek için; daha önce yaptıklarımı yapmaya devam etmeliyim...
Ama daha önce yaptığım hiçbir şeyi, daha önce yaptığım gibi yapamam artık...
Hiçbir şey, daha önce olduğu gibi olamaz...
Ve daha önce olanların hiçbiri bir kere daha tekrarlanamaz...
İnsanın bunu bile bile, önceki yaşamını tekrar etmeye çalışması ne kadar saçma...
Ama diğer boyut da bir o kadar korkutucu...
Yani öncede kalmak ve sonraya doğru ilerlemeyi reddetmek...
İşte bu yüzden yazmaya çalışıyorum...
Yaşamaya devam etmeye...
Devam etmek için ise, ne geçmişe çakılıp kalmak kabul edilebilir ne de bir şey olmamışçasına yürümek...
Bugün’e bir işaret koymak gerek...
Bu yazı da bunun için gerekli...
***
Annemin öldüğü günden beri bir şiir var aklımda Cemal Süreya’dan:
“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum”

Benim bir kere babam öldü. Bir kere de annem öldü benim...
Yani bir kere ben ölmüştüm zaten. Ve şimdi bir kere daha öldüm ben...
Artık hiçbir zaman çocuk olamayacak olmanın ne demek olduğunu biliyorum...
Ve insanın içinde bir boşluk taşımasının nasıl bir duygu olduğunu...
Bunları anlatmak mümkün değil, ben de anlatmayı denemeyeceğim ve anlamanızı da istemem zaten...
Sadece merak ediyorum, bu boşluğu nasıl taşımış kendi anne ve babası için annem...
***
Amacım, annemi kaybetmiş olmanın nasıl bir duygulanım olduğunu paylaşmak değil sizlerle...
Yazı yazmaya çalışıyorum sadece...
Bu yazıyı yazmalıyım...
Bu yazıyı yazmadan, başka bir şey yazamam çünkü...
Bu yazı, bundan sonraki bütün yazılarımın bir parçası olacak çünkü...
Bu yazıyı yazarak devam edebilirim yazmaya çünkü...
***
Derler ki; her yazarın kafasında hayali bir okuyucu kitlesi vardır, yazılarını onların okuması için yazar...
Her metinde değişse de hayali kitlesi, mutlaka birilerini düşünür yazar...
Bu doğru ise de kısmen:
Bu yazının hayali bir kitlesi yok benim zihnimde...
Herhangi birinin okumasını ve herhangi bir duygulanıma girmesini hedeflemiyorum işte...
Çünkü hislerimi anlamak mümkün değil yaşamadan,
kimsenin yaşamasını istemeyeceğim şeyleri de zaten anlatamam...
***
Son yıllarda, yazdığım yazıların ilk dinleyicisi annem olmuştu...
Ya telefonda, ya yüz yüze yazılarımı oğlunun sesinden duymuştu...
Ama buna rağmen her defasında gider yayınlanan materyali satın alır bir kez de kendisi okurdu...
Bu yazıyı kimseye okumayacağım. Zaten istesem de okuyamayacağım...
Sadece bu yazıyı yazıp, yazmaya devam etmeyi umacağım...
“Sizin hiç anneniz öldü mü?/ Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler / Annemden ummazdım bunu kör oldum”

* Bu yazı 28 Kasım 2012 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır.



AKINTIYA KARŞI

Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktvisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
 

2 yorum: