Kıbrıs’ta
faaliyet gösteren Baraka Kültür Merkezi’ne gerçekleştirilen saldırı sonrasında
İstanbul’da bulunan Baraka aktivisti Münür Rahvancıoğlu ile bir söyleşi
gerçekleştirdik. Rahvancıoğlu mücadeleye yılmadan devam edeceklerini ifade
ediyor…
Öncelikle
toplumsol olarak geçmiş olsun diyelim ve saldırının nasıl gerçekleştiğini
soralım.
Münür
Rahvancıoğlu: Öncelikle
bu alçak saldırı sonrasında arkadaşlarımıza herhangi bir şey olmamasını büyük
bir sevinçle karşıladığımızı söylemek isterim. Öte yandan annemin rahatsızlığı
nedeniyle bir süreliğine İstanbul’a geldiğim bir sırada bu saldırı
gerçekleştiği için açıkçası çok fazla ayrıntıdan benim de şu an haberim yok.
Fakat sürekli arkadaşlarla irtibat halindeyim ve onlardan gelen bilgiler
ışığında birkaç şey söyleyebilirim.
Baraka’daki
arkadaşlarımız halen Lefkoşa’da devam etmekte olan Belediye işçilerinin grevine
destek vermek üzere, Belediye Emekçileri Sendikası’nın eylemine gitmişler
hepbirlikte. Normalde her Cuma bizim saat 19;00’da Baraka’da toplantımız
oluyor. Bugün arkadaşlar toplantıya eylem nedeniyle yarım saat geç başlıyorlar.
Yani 19;30’da Baraka’da toplantıya oturuyorlar. 10-15 dakika sonra yüksek bir
ses duymuşlar kapının önünde, dışarıya çıktıklarında bütün mahallenin dışarıda
olduğunu görmüşler. Herkes sokaktaymış.
Görgü
tanıkları, birinin gelip oraya bişey attığını gördeklerini söylemişler. Bunun
da yüksek ses çıkardığını ve hemen oradan kaçtığını söylemişler. Demek ki bizim
her hafta toplantı yaptığımızı bilen birileri, dönüş saatimizi de bekleyerek bu
saldırıyı gerçekleştirmiş görünüyor. Kendince gözdağı vermek, yıldırmak,
korkutmak amacıyla Baraka’nın kapısına ne tür bir patlayıcı olduğunu bilmemekle
beraber bir ses bombası olabileceğini düşündüğümüz bir şey atıyor.
Bildiğim
kadarıyla yok, zaten Baraka’nın mimarisi kapıdan sonra bir iç avlu ve dışında
büyük duvar olduğu ciddi bir hasar meydana gelmemiş.
Şimdi gelen
haberlere göre, toplumsal muhalefet güçleri Baraka’ya giderek geçmiş olsun
dileklerini sunuyor ve saldırıyı kınayan açıklamalar yapıyorlarmış. Polisler de
gitmişler araştırma yapıyorlarmış.
-Baraka daha
önce de saldırıya uğramış mıydı? Kapının önünde bir pankart açma olayı vardı…
Biz kendi
mekanımızda daha önce böylesi bir saldırıya uğramadık. Pankart açılmasını
saldırıdan sayarsak…
-Pankart
olayını da kısaca bir hatırlayalım…
Baraka’nın
önünde OR. ÇOCUKLARI diye pankart açmışlardı. Ne anlama geldiğini
anlamışsınızdır.
-Kim
açmıştı…
Bunu Genç
Mücahitler Derneği açmışı. Bu paramiliter bir grup. Aslında mücahitlikle falan
bir ilgileri de yok ama bunlar geçmiş dönemin kalıntısı olan UBP çizgisinin
sağında faşist zihniyette bir yapı.
-Şimdi ilk
kez fiili bir saldırıya uğradınız yani…
Evet evet
kendi mekanımızda ilk kez bir fiili saldırıya maruz kaldık. Daha önce kimi
eylemlerde etkinliğimize saldırıldı, pankartımız alınmaya çalışıldı ama…
-Kimler
saldırmıştı…
Gene Genç
Mücahitler yapmıştı…UBP gençlik kollarından bazı kişilerle birlikte ancak esas
olarak Genç Mücahitler bazı saldırılarda bulunmuştu. Daha öncede de kimi
konserlerimize benzer saldırılar olmuştu. Ama ilk kez bu denli ciddi bir
saldırı ile karşı karşıya kaldık.
-Daha önce
de Kıbrıs’ta kimi demokratik kuruluşlara da benzer fiili saldırılar olmuştu
değil mi?
Evet benim
bildiğim kadarıyla daha önce CTP’ye (Cumhuriyetci Türk Partisi) Yeni Kıbrıs
Partisi’ne (YKP), daha önce yayın yapan Özgürlük adlı dergi ve son olarak
Afrika Gazetesi böylesi bombalı saldırılara uğradı. Biz de bu gruba şimdi
katılmış olduk.
-Peki daha
önce gerçekleşen saldırıların failleri yakalanabildi mi?
Hayır,
Kıbrıs’ta daha önce de gerçekleşen siyasi içerikli hiçbir saldırının faili
bulunamadı. Cinayetler de dahil olmak üzere hiçbir fail yakalanamadı. Örneğin
en son Kutlu Adalı cinayeti gerçekleşi, Kıbrıs küçücük bir yer, bir ada, hatta
yarım ada, İstanbul’dan küçük nüfuzu az bir yer. 40 bin tane TC askeri var,
yaklaşık 10-15 bin arası Güvenlik Komutanlığı askeri var bunun dışında 7 bin
civarında polis var, polis askere bağlı ama Kıbrıs’ta bugüne kadar
gerçekleştirilen siyasi içerikli hiçbir saldırının faili yakalanamadı. Bu bile
durumu bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.
-Dolayısıyla
bu saldırının da faillerinin yakalanacağı konusunda şüpheleriniz var…
Açıkçası biz
bulunacağını düşünmüyoruz. Bulunursa da bu bizim için sürpriz olur.
-Siz bu
saldırının nedenini neye bağlıyorsunuz…
Aslına
bakarsanız Kıbrıs’ta son dönemlerde birkaç anlamda ciddi bir hareketlenmeden
söz etmek mümkün. Her şeyden önce AKP politikaları eliyle Kıbrıs’ta da
neoliberal politikaları hayata geçirmeye çalışıyor. UBP içindeki
karışıklıklarla birlikte sermaye Kıbrıs’ta yeni bir saldırı dalgası başlatıyor.
Öte yandan Lefkoşa Belediyesi’nde çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor, belediye
emekçileri grevde ve grevleri yasaklanmış durumda ama buna rağmen grevi devam
ettiriyorlar ve en son pazartesi gün hükümetten ciddi bir uyarı geldi, “Eğer
greve devam ederseniz bedelini ağır ödersiniz” diye. Pazartesinden sonraki
hergün eylemlerle geçti. Bakanlığa gidildi, sokaklarda eylemler yapıldı. “Biz
buradayız, bir şey yapacaksanız gelin yapın” denildi. En son ben Kıbrıs’tan
ayrılmadan önce, hükümet olağanüstü hal ilan etmekten falan sözediyordu.
Türkiye’de yaşanan açlık grevlerine destek eylemleri konusunda öne çıkan iki
yapıdan biri Yeni Kıbrıs Partisi diğeri ise Baraka Kültür Merkezi olmuştu.
Çeşitli nedenlerden ötürü Baraka bu tepkiyi üzerine çekmiş olabilir. Baraka’nın
açlık grevlerine verdiği açık destek mesajından da olabilir, Belediye eylemleri
nedeniyle de olabilir…
-Örneğin
Ayşe evine dön etkinlikleri, ya da Ankara elini çek kampanyaları da var tabi…
Mutlaka
bunların da etkisi vardır. Mesela son Belediye eylemlerinde biz mesela “Başkan
istifa” ya da “hükümet istifa” sloganlarına, -Lefkoşa’nın şu an heryanı çöp ile
kaplı, çünkü belediye emekçileri çalışmıyor- “Tayyip bu çöplük senin eserindir”
“Ankara elini yakamızdan çek” sloganları ile karşılık verdik. Türkiye’nin
işbirlikçisi bir hükümet ve belediye var çünkü karşımızda.
-Bunu aynı
zamanda bağımsızlık tartışmaları ile tamamlıyorsunuz…
Baraka
Kültür Merkezi zaten Ağustos ayından bu yana, 14 Ağustos’ta yaptığı eyleminde
de bunu vurguladı, bundan sonra da vurgulamaya devam edecek. Biz Kıbrıs’ın
birleşik ve bağımsız bir ülke olarak var olmasını istiyor ve savunuyoruz.
Dolayısı ile ne AB’ye girişin ne Kıbrıs Cumhuriyet’ine geri dönüşün değil,
Kıbrıs’ın ayrılmış iki coğrafyası ve halklarının birleşmesi ve kardeşleşerek
bağımsız bir Kıbrıs oluşturmasından yanayız.
-Son olarak
bu saldırıya nasıl bir yanıt vermeyi düşünüyorsunuz
Elbette
ayrıntılarını arkadaşlarımızla birlikte konuşup öyle bir tutum belirleyeceğiz.
Ama Baraka’nın bugüne kadar ortaya koyduğu bir duruş var. Biz hiçbir baskı
karşısında söylediğimiz sözü geriye alacak bir yapı değiliz. Kıbrıs insanının
belirli bir yapısı var. Kıbrıs insanı kuru şiddeti sevmez, gövde gösterisi ve
sadece pazu gösterisi anlamında şiddeti dışlar, demokrat bir yapısı vardır, her
türlü görüşü dinleyebilir, tamamen uç görüşleri bile sabırla dinler, insanların
tartışmasından yanadır. Baraka bundan böyle de demokratik duruşunu devam
ettirecek, birilerini rahatsız ettiysek bu onların sorunudur, bizim buradan
çıkarttığımız görev çalışmalarımızı daha da yaygınlaştırarak derinleştirerek
mücadeleye devam etmektir. Bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra
yapacaklarımızı kararlılıkla yapmaktır.
Baraka
yılmadan yoluna devam edecektir!
Çok teşekkür
ederiz, toplumsol olarak tekrar geçmiş olsun dileriz….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder