26 Aralık 2012 Çarşamba

Kabare Kıbrıs



Kitap okuyor musunuz? Tiyatro izliyor musunuz? Müzik dinliyor musunuz?
Belki sendikacısınız; her gün toplantılarda, grevlerde, eylemlerde...
Belki partilisiniz; dayanışmada, direnişte, yürüyüşte...
Gazeteci de olabilirsiniz; haberde, sayfada, dizgide...
Belki hiçbiri değil ama benim gibi, diğerleri gibi herhangi birisiniz...
Varoluşta, isyanda, infialde...
Peki, tüm bunları yaparken tiyatro da izliyor musunuz? Kitap da okuyor musunuz? Müzik de dinliyor musunuz?
***

19 Aralık 2012 Çarşamba

Hoca’nın Ardından Son Bakış



Beni aramak istediğini biliyordum, ziyarete giden arkadaşlar söylemişti. Annem öldükten sonra yazdığım yazıdan etkilenmiş, beni teselli etmek istiyordu. Telefon çaldı, arayan oydu...
“Üzüldüm annene” dedi. “Yazını okudum”... Biliyordum ki, o sırada kendi ölümünü de düşünmekteydi ve kendi annesinin, babasının, sevdiklerinin ölümünü de...
Kapattık telefonu, beni arayan numaraya içimde derin bir acıyla baktım...
***

15 Aralık 2012 Cumartesi

Bir Faşistin Anıları (GRİVAS HAYATIM Kitabının Türkçe Baskısına Önsöz)



İkinci Paylaşım Savaşı’nın sona ermesi ile dünya emperyalist sistemi yeni bir sürece giriyordu. O güne kadar emperyalist sistemin hegomon gücü olan İngiltere, Almanya ile girişilen uzun savaştan hayli yıpranmış bir biçimde çıkmıştı. SSCB Avrupa’nın içlerine kadar sokulmuş, Yalta Anlaşması ile Sovyet nüfuz alanının dışında kalan Fransa ve Yunanistan’da dahi komünist güçlerin geriletilmesi zaman almıştı. Savaştan büyük bir ekonomik yıkım ve faşizme direnişin moral avantajına sahip komünist partizanların varlığı ile çıkan Batı Avrupa’da dengelerin yeniden kurulması Marshall ve Truman yardımları aracılığı ile ve ABD sayesinde mümkün olabilmişti. Diğer yanda Asya ve Afrika halkları ulusal bağımsızlık talebi ile ayağa kalkmış, emperyalist zincirleri zorlamaktaydı. Emperyalist sistem, bir yandan komünizmin, diğer yandan ise ulusal kurtuluş mücadelelerinin tehdidi arasında sıkışmış durumdaydı.

“Birleşik Kıbrıs” Hala Mümkün Mü?



Kıbrıs’ta Son Durum
Kıbrıs’ta işler hiç de iç açıcı görünmüyor. Adanın bölünmüşlüğü gün geçtikçe daha da kalıcı hale gelirken, bu bölünmüşlüğü aşacak herhangi bir hareketlenmeye dair pek bir umut da görünmüyor ufukta...
Yaklaşık elli yıldır sürmekte olan “toplumlararası görüşmeler” monoton ve sıkıcı bir ritüele dönüştü, Kıbrıs’ın fiziki bölünmüşlüğü yollar, elektrik şebekesi, su, kanalizasyon ve yerleşim planlaması anlamında giderek kalıcı hale geliyor, bundan da öte iki halkın zihninde bölünmüşlük normal bir olgu...
Her iki halk arasında da şöven ve milliyetçi siyasetler yükselişte, her iki halk da birbirine güvenmiyor ve geçmişe ilişkin birbirini suçlamaya devam ediyor. Kısacası Kıbrıs’ta bölünmüşlüğü aşmak, sadece hukuki bir prosedürden ibaret değil...

5 Aralık 2012 Çarşamba

Haydi Herkes Afrika’ya!



Yazının başlığındaki Afrika, elinizde tuttuğunuz gazete değil...
Yazının başlığındaki Afrika, insanlığın doğduğu ve göç hareketleri ile dünyanın her köşesine dağıldığı kıtanın ismi... Yani bir nevi insanlığın anavatanı...
Binlerce yıl önce, insanın evriminin önemli bir evresinde Afrika’dan harekete geçtiği ve Avrupa, Asya, Amerika ve Avusturalya’ya doğru yayıldığı bilinen bir gerçek...