Günlük hayatımızın her anı
militarist pratikler ile tıka basa doldurulmuş durumda.
Okulda, sokakta,
televizyonda, gazetede, markette, orduda, maçta, şurda, burda... Neredeyse her
yerde...
Beş yaşındaki çocukların
okulda ilk öğrendiği şey sıraya girmek... Ve hemen ardından marşlar, bayraklar,
sorgusuz itaat, nedensiz saygı...
Okuldaki süreç; sokaktaki
oyunda, televizyondaki programda, gazetedeki haberde, marketteki üründe,
ordudaki eğitimde, maçtaki tezahuratta pekişiyor, gelişiyor, yerleşiyor...
Peki militarizm sadece bu
saydığımız yerlerin mi bir unsuru?
Verili toplumun temel
yapıtaşı olan aile, militarist pratiğin de ilk ortaya çıktığı ortam aslında...
Babaya itaat, büyüğe
“saygı”; temellerinden kopartılmış ve nedenleri ile ilişkileri kesilmiş
biçimsel ritüeller sarmalı olarak sorgusuz, sualsiz benimsenmek zorunda olunan
“gelenekler”...
Beş yaşındaki kızım
şahidimdir...