Murat Kanatlı “zorunlu” seferberlik hizmetine gitmeyi
reddettiği için para cezasına çarptırıldı...
Bu para cezasını ödemeyi kabul etmediği için de on gün
hapis yatmasına hüküm verildi...
***
Ne biçim bir ülke burası?
Ne yazık ki, bu ülkede hala 21. Yüzyılda insanlar
savaşmayı reddettikleri için yargılanıyorlar...
Ne yazık ki, en temel haklarını savunan insanlar
mahkemelerde “suçlu” bulunuyor...
Ne yazık ki, mahkemeler çağdışı kararlar alıp bir de bunu
adalet sanmaya devam ediyor...
Ne yazık ki, hiç kimseye zarar vermemiş bir kişiye devlet
eli ile zulüm uygulanıyor...
Ne yazık ki, vicdani reddin bir hak olduğunu kabul
etmemekte ısrar ediliyor...
Ne yazık ki, örgütlü baskı hala örgütlü direnişten
kuvvetli...
***
Ancak her şey o kadar da olumsuz mu?
Ne mutlu ki, “hayır” bir kelimeden ibaret değil artık...
Söyleme eşiğini geçtik reddetme eşiğine vardık...
Ne mutlu ki, mahkeme kararı ne derse desin “para cezasını
ödememe” tavrı da bir direniş biçimi haline geldi...
Ne mutlu ki, adaletin mahkeme kararlarından değil
bireysel vicdanlarımızdan geçtiğini bilen insanlar var...
Ne mutlu ki, zulüm şiddetlendikçe direnişçilerin
kararlılığı artıyor...
Ne mutlu ki, haklarımızı tanımasalar da biz onlar için
mücadele etmekten vazgeçmiyoruz...
Ne mutlu ki, baskı ne kadar çok olursa olsun hala
direnenler var...
***
Bakın, devletiniz onca tankına, topuna, polisine, jopuna,
üniformasına, silahına, selamına, botuna rağmen bir Murat Kanatlı’yı
seferberliğe götüremedi...
Bakın, mahkemelerinizin kararına rağmen 500 TL’yi bile
ödetemedi...
Bakın, kendinizi güçlü zannediyorsunuz da bütün gücünüz
bir bireyin vicdanına denk gelemedi...
Bakın, ne kadar zorlarsanız zorlayın bir güzellik
etmedi...
***
Nafile tepinmeleriniz koltuklarınızda...
Vicdani Ret haktır, yazın bunu kafacıklarınıza...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder