15 Mayıs 2013 Çarşamba

Duvara Tebeşirle Yazılan



“Liderler söz edince barıştan
Anlar halk savaşın geldiğini  
Liderler lanetlediğinde savaşı
Seferberlik emri yazılmıştır bile...  
Baştakiler der ki: Barış ve savaş iki farklı şey
Oysa rüzgarla fırtına gibidir
Onların  barışı ve savaşı
Savaş doğar onların barışından
Anasından doğan oğlan gibi”
B. Brecht
 
Tam da ABD’den barış mesajları gelmişti... Uzlaşmadan, görüşmeden, müzakereden, anlaşmadan bahsediyordu ABD sözcüsü...
Suriye’nin içine ellerini dirseklerine kadar sokanlar, şimdi tansiyonu düşürmekten, tarafları uzlaştırmaktan, Esad rejimi ile gerilime son vermekten bahsediyorlardı...
Ve ABD adına koç başı görevini yerine getirmek için çırpınan AKP rahatsızdı bu açıklamalardan...
Patlamalardan sadece bir hafta önce, ABD’nin politikası değişiyormuş gibi görünüyordu...
Patlamalardan sadece bir hafta önce, aktif taşeron TC ortada kalmış gibi duruyordu...
***
AKP, aylardır Suriye’nin iç işlerine müdahale ediyor...
Kendi kendine Özgür Suriye Ordusu adını veren şeriatçı, terörist grupları besliyor, eğitiyor, donatıyor ve destekliyor...
Reyhanlı başta olmak üzere bölgeyi İsrail, ABD ajanlarına açan; El-Kaide vb. gerici yapıları destekleyen; ellerinde silahlarla Reyhanlı sokaklarında dolaşan bu çetelere yardım eden de AKP ve onun kolluk kuvvetleri...
Hatay halkı daha geçtiğimiz 1 Eylül’de onbinlerce kişi ile sokaklara dökülüp AKP’nin bu politikasını protesto etti...
Halk bu kirli savaşa ortak olmak istemediğini çok net bir şekilde gösterdi, barış istedi...
Yayın yasağına rağmen, internette dolaşan videolarda da görülüyor patlamalardan hemen sonra Reyhanlı sokaklarında “Tayyip İstifa” diye sloganlar atan onbinlerce insan...
***
İstanbul’da 6-7 Eylül olaylarına zemin hazırlayan Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine bomba koyma olayının arkasında Türkiye istihbaratının olduğununu biliyoruz...
Kıbrıs’ta Bayraktar Camisi’ni bombalayanların, Türk Haberler Merkezi’ne saldıranların gene kendine Türk diyenler olduğunu da biliyoruz...
28 Ocak 1958’de provoke edilmiş Kıbrıslı Türkler, İngiliz askerleri ile çatıştırılıp öldürüldüğünde Denktaş’ın söylediği sözler hala kulaklarımızda...
“Bu ölüler bize lazım” demişti Denktaş...
Tayyip Erdoğan ise aylardır Suriye ile bir savaş için can attığını, müdahaleye hazır olduğunu söyleyip duruyor...
***
Bu yazıya da adını veren “Duvara Tebeşirle Yazılan” isimli şiirinde şöyle diyor Brecht:
“Savaş İstiyoruz”
En önce vuruldu bunu yazan...
Oysa Denktaş’ın da Tayyip’in de, gelmiş geçmiş bütün egemenlerin de savaş arzusu aynı rahatlıktan temellendi hep...
Savaşın onların konumunu pekiştireceğinden, savaşta kendilerinin ve yakınlarının ölmeyeceğinden emin oldular...
Çünkü savaşta yoksullar ölür, çünkü savaşta insanlar ölür, çünkü savaşta çocuklar ölür, biz ölürüz...
Onlar ölmez savaşta...
***
O bombaları AKP’nin mi, ABD’nin mi, İsrail’in mi, El Kaide’nin mi patlattığından çok daha önemli bir mesele var ortada...
Aylardır Reyhanlı’yı bir savaş atmosferi içinde tutan, savaşa girmek için can atan, nefret ve düşmanlık üzerinden politika yapan zalim ve gaddar bir rejimin kabahatidir yaşananlar...
O rejimin adı da AKP’dir bugün...
Ve hangi siyasal çizgiyi savunursa savunsun; savaşa, savaş kışkırtıcılığına karşı çıkmak bir insanlık görevidir...
O halde AKP’nin gözü kanlı savaş politikası ister kendi gerici Aleviliğe nefret zihniyetinden, isterse de ABD’nin aktif taşeronluğu hevesinden temellensin; AKP’ye karşı çıkmak bir insanlık görevidir...
Çünkü savaşta yoksullar ölür...
Çünkü savaşta insanlar ölür...
Çünkü savaşta biz ölürüz, vicdanlar ölür...
Çünkü çocuklar ölür savaşta...
Bunun için karşı çıkmalıyız savaşa işte, hem de var gücümüzle...
Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler diye...


AKINTIYA KARŞI
Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktivisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder