“Liderler söz edince barıştan
Anlar halk savaşın geldiğini
Liderler lanetlediğinde savaşı
Seferberlik emri yazılmıştır bile...
Baştakiler der ki: Barış ve savaş iki farklı şey
Oysa rüzgarla fırtına gibidir
Onların
barışı ve savaşı
Savaş doğar onların barışından
Anasından doğan oğlan gibi”
B. Brecht
Tam da ABD’den barış
mesajları gelmişti... Uzlaşmadan, görüşmeden, müzakereden, anlaşmadan bahsediyordu
ABD sözcüsü...
Suriye’nin içine
ellerini dirseklerine kadar sokanlar, şimdi tansiyonu düşürmekten, tarafları
uzlaştırmaktan, Esad rejimi ile gerilime son vermekten bahsediyorlardı...
Ve ABD adına koç başı
görevini yerine getirmek için çırpınan AKP rahatsızdı bu açıklamalardan...
Patlamalardan sadece
bir hafta önce, ABD’nin politikası değişiyormuş gibi görünüyordu...
Patlamalardan sadece
bir hafta önce, aktif taşeron TC ortada kalmış gibi duruyordu...
***
AKP, aylardır
Suriye’nin iç işlerine müdahale ediyor...
Kendi kendine Özgür
Suriye Ordusu adını veren şeriatçı, terörist grupları besliyor, eğitiyor,
donatıyor ve destekliyor...
Reyhanlı başta olmak
üzere bölgeyi İsrail, ABD ajanlarına açan; El-Kaide vb. gerici yapıları
destekleyen; ellerinde silahlarla Reyhanlı sokaklarında dolaşan bu çetelere
yardım eden de AKP ve onun kolluk kuvvetleri...
Hatay halkı daha
geçtiğimiz 1 Eylül’de onbinlerce kişi ile sokaklara dökülüp AKP’nin bu
politikasını protesto etti...
Halk bu kirli savaşa
ortak olmak istemediğini çok net bir şekilde gösterdi, barış istedi...
Yayın yasağına rağmen,
internette dolaşan videolarda da görülüyor patlamalardan hemen sonra Reyhanlı
sokaklarında “Tayyip İstifa” diye sloganlar atan onbinlerce insan...
***
İstanbul’da 6-7 Eylül
olaylarına zemin hazırlayan Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine bomba koyma
olayının arkasında Türkiye istihbaratının olduğununu biliyoruz...
Kıbrıs’ta Bayraktar
Camisi’ni bombalayanların, Türk Haberler Merkezi’ne saldıranların gene kendine
Türk diyenler olduğunu da biliyoruz...
28 Ocak 1958’de
provoke edilmiş Kıbrıslı Türkler, İngiliz askerleri ile çatıştırılıp
öldürüldüğünde Denktaş’ın söylediği sözler hala kulaklarımızda...
“Bu ölüler bize lazım” demişti Denktaş...
Tayyip Erdoğan ise
aylardır Suriye ile bir savaş için can attığını, müdahaleye hazır olduğunu
söyleyip duruyor...
***
Bu yazıya da adını
veren “Duvara Tebeşirle Yazılan”
isimli şiirinde şöyle diyor Brecht:
“Savaş İstiyoruz”
En önce vuruldu bunu yazan...
Oysa Denktaş’ın da
Tayyip’in de, gelmiş geçmiş bütün egemenlerin de savaş arzusu aynı rahatlıktan
temellendi hep...
Savaşın onların
konumunu pekiştireceğinden, savaşta kendilerinin ve yakınlarının ölmeyeceğinden
emin oldular...
Çünkü savaşta
yoksullar ölür, çünkü savaşta insanlar ölür, çünkü savaşta çocuklar ölür, biz
ölürüz...
Onlar ölmez savaşta...
***
O bombaları AKP’nin
mi, ABD’nin mi, İsrail’in mi, El Kaide’nin mi patlattığından çok daha önemli
bir mesele var ortada...
Aylardır Reyhanlı’yı
bir savaş atmosferi içinde tutan, savaşa girmek için can atan, nefret ve
düşmanlık üzerinden politika yapan zalim ve gaddar bir rejimin kabahatidir
yaşananlar...
O rejimin adı da
AKP’dir bugün...
Ve hangi siyasal
çizgiyi savunursa savunsun; savaşa, savaş kışkırtıcılığına karşı çıkmak bir
insanlık görevidir...
O halde AKP’nin gözü
kanlı savaş politikası ister kendi gerici Aleviliğe nefret zihniyetinden,
isterse de ABD’nin aktif taşeronluğu hevesinden temellensin; AKP’ye karşı
çıkmak bir insanlık görevidir...
Çünkü savaşta yoksullar
ölür...
Çünkü savaşta insanlar
ölür...
Çünkü savaşta biz
ölürüz, vicdanlar ölür...
Çünkü çocuklar ölür
savaşta...
Bunun için karşı
çıkmalıyız savaşa işte, hem de var gücümüzle...
Çocuklar ölmesin,
şeker de yiyebilsinler diye...
AKINTIYA
KARŞI
Münür
Rahvancıoğlu
Baraka
Aktivisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder