Rivayete göre üniversite kelimesi ingilizce
“universal”dan yani evrensel olandan gelmektedir. Ve köken olarak da yerel’in,
milli’nin veya devlet’in önceliklerini değil evrensel olanın arayışını
simgeler. Tabii hemen tahmin edebileceğiniz gibi bu solcu
işi bir uydurmadır. Solcular her zaman yaptıkları gibi kavramların anlamını
saptırmakta, bu kavramlara olmadık manalar yükleyerek kendi pis, komünist,
arsız çıkarları için güzelim kelimelerin ırzına geçmektedirler.
Bu solcular her an heryerde olabilir ve hiç
beklemediğiniz kelimeleri bize karşı kullanabilirler. Bu melun çabalara karşı
uyanık ve tetikte olmak zorundayız. Boşuna dememişler su uyur solcular uyumaz
diye.
Bu solcuların marifeti ile bir kısım saf ve temiz
halkımız Güzelyurt’a “omorfo”, Serdarlı’ya “Çatoz”, Sütlüce’ye “İpsillat”
demektedir.
İşte bu sayıdaki yazımızı da bu konuya ayırarak
sevgili halkımızın “üniversite” kelimesi ile ilgili oluşan yanlış kanaatini
düzelteceğiz.
Bir kere üniversiteler ekonomik getiri ve adından
da anlaşılabileceği gibi “ün” sağlamak
için kurulmuş kuruluşlardır.
En karlı sektörlerden birisi olan üniversite
aracılığı ile, zenginlerimiz daha da zenginleşmekte böylece milli gelirimiz
artmaktadır. “1-2 adamın zenginleşmesi toplumun yararına değil” diyen bölücü ve
hainlere sakın aldanmayınız. Çünkü tüm dünyada en zengin adamların bulunduğu
ülkeler en kalkınmış ülkelerdirler.
Onun için ne kadar uzun süre olursa olsun, ne
kadar az paraya olursa olsun bir zenginimizin yanında gık demeden çalışmak
hepimizin en birinci milli vazifesidir. Böylece ülkemizin zenginleşmesine
yardımcı oluruz. Gelişmemizi ve muassır medeniyetler seviyesine çıkmamızı
istemeyen alçak solculara sakın aldanmayınız.
Gelelim üniversitelerin en önemli sektör oluşlarına.
Ekonomide bir sektörün en önemli sektör olduğu “lokomatif” kelimesi ile ifade edilir. Bilindiği gibi lokomatif
kelimesi tren vagonlarını çeken motorlu vagon için kullanılan bir kelimedir. Ve
“lokum” kelimesinden türemiştir. “Lokum”
kelimesi zamanla lokom şeklinde telafuz edilmeye başlanmış. “Bir işte kararlı
olan” anlamındaki “akif” kelimesinin
zamanla “atif” şeklinde söylenmesi sonucu iki kelime birleşmiş ve anlam
genişlemesi ile “lokomatif” şeklinde kullanılır olmuştur.
Bakmayın siz “lokomatif”in yabancı bir kelime
olduğunu iddia eden bölücülere. Onların bütün derdi kıskançlıkları ve yabancı
hayranlıklarıdır. Oysa biz Türkler “lokomatif” kelimesini taa Orta Asya’dan
beri kullanmaktayız. Yanlızca o zamanlar “lokum
akif” şeklinde kullanıyorduk. Hani çok hoşumuza giden bazı olaylara “lokum
gibi iş” deriz ya; işte bunun gibi kararlılıkla uygulayınca bol para bırakan
işlere de “lokomatif sektör” deriz. Şimdi anlatacaklarımdan sonra
üniversitelerin lokum gibi para bırakıp bırakmadığına siz kendiniz karar verin.
Bir kere üniversite yapmak için hiç paraya gerek yoktur.
Devletten, hükümetten yani zenginliğiniz dolayısıyla tanıdığınız
ahbaplarınızdan alacağınız kredilerle bu işe başlayabilirsiniz.
Arzuya göre parayı önce siz koyar ardından da
devleti yolmaya, pardon soymaya, amaaaaaan yardıma çağırabilirsiniz. Bir kere
binaları diktikten sonra kafa başı 2,500 – 3,000 dolardan öğrencileri ülkeye
doluşturursunuz.
Bin, beş bin, on bin müşteri artık sizin gözünüzün
doymasına göre, pardon ekonominin ihtiyacına göre karar vereceğiniz sayıda
öğrenciyi kaydedersiniz.
Kazanacağınız bütün paranın bundan ibaret olduğunu
sanıyorsanız sizden yatırımcı olmaz. Yatırımıcı dediğin yatırdımı puan
almalı...
Eğitim bahanesiyle getirdiğiniz öğrencileri
yurtlarda, kendi yapacağınız ve kiraya verdiğiniz evlerde barındırarak en az
okul için aldığınız para kadar para çıkarırsınız. Ayrıca kantinler,
kafeteryalar, giyim merkezleri, gece kulüpleri, kumarhaneler ve marketler
aracılığıyla son meteliklerine kadar yolabilirsiniz.
Bu arada tek maliyetiniz saygın gazetelere
vereceğiniz reklam paraları (bu önemlidir çünkü oralarda hakınızda iyi
konuşulması gerekir) ve küçük bir maliyet de olsa mecburen tutacağınız öğretmen
kadrosudur.
Bu öğretmen kadrosunun sendikasız ve sosyal
haklardan mahrum olması çok önemlidir. Çünkü kazara sendika falan kurmayı
başarırlarsa oralarda solcuların tuzağına düşebilirler ve üniversiteyi “eğitim
kurumu” “bilim yuvası” falan zannedebilirler. Ayrıca maaşlarını arttırmak gibi
hiç de güzel olmayan yıkıcı fikirler edinebilirler.
Öğretmen kadrosunun bölük pörçük olması bunların
aralarından en çanak yalayıcılarını üniversite patronunun özel işlerini yapmak
üzere görevlendirmeye de fırsat verir.
Devletin görevi zaten esas olarak eğitim
bütçesinin %70’ini sizin özel üniversitenize aktarmak ve zengini daha zengin
yapmaktır. Ola ki buna itiraz edecek kötü niyetli kişiler çıkarsa reklamla
beslediğiniz medya ve çanaklarınızı yalattığınız 1-2 görevli pardon öğretim
görevlisi ile haklarından gelmek mümkündür.
Böylece gördük ki, üniversiteler eğitim
bahanesiyle ülkeye doluşturdukları binlerce gencin ülkemizden alışveriş
yapmasını sağlayan “lokum akif” sektördürler. Sakın ha kimse yalanlara
dolanlara kanıp bilim, bilimsel araştırma evrensellik gibi şeyleri
üniversitelerden beklemesin.
Ne kadar çok öğrenciyi ülkemize çekersek o kadar
çok para kazanacağımız için, Rumlar da bizim zengin olmamızı istemeyecek ve
hasetlerinden çatır çatır çatlayacaklardır.
Bu da üniversitelerimizin milli birlik ve
beraberliğimizin yapı taşları olduğunun ispatıdır.
Bu böyle biline yanlışlığa düşülmeye....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder