14 Ocak 2008 Pazartesi

Meclise Döndüler



Beklenen oldu UBP meclise döndü. Argasdi sayı 4,5’ta “Geleneklerinde mücadele namına adam vurma, adam dövme ve tehditten başka birşey olmayanların, bildiri dağıtmayı bile beceremeyenlerin mücadele anlayışı da üç günde bir Atatürk ve Dr. Küçük heykellerini ziyaret edip basın açıklaması yapmanın ötesine geçemiyor. İnsan satın alacak mevkilerden de uzaklaştırıldıklarına ve yaratıcı hiçbir muhalif dinamikle bağlantıları da olmadığına göre tıpış tıpış meclise dönecekleri, en azından maaşcıklarından olmak istemeyecekleri tahmin edilebilirdir” diyorduk. Tahminimiz doğru çıktı.

Ancak gene de boykot süresince yaşananlar da çok ilginçti. UBP bir yıldan fazla meclis çalışmalarına katılmadı. Buna rağmen milletvekilleri de, parti tüzel kişiliği de parasal her türlü gelirini almaya devam etti. CTP yöneticileri sadece “bu parayı hak etmiyorsunuz, böyle boykot olmaz istifa edin” demekle, Yenidüzen gazetesi de aldıkları paraları kalem kalem açıklamakla yetindi. Ama paracıkları da tıkır tıkır ödediler. İlginç bir şekilde, CTP’nin tanımladığı duruma “ikna” olan UBP yönetimi ise, para konusundan “utanarak” meclise döndü!
Olaya bir de şöyle baksak:
- UBP ile DP kendilerince bir tavır takındılar ve ÖRP ile meclis çalışmalarına katılmama kararı aldılar. (Bu tavır ülkemizde ilk kez yaşanmıyor. Daha önce 1990 ve 2002 yıllarında CTP ve TKP de bu tarz eylemliliklere başvurmuştu.)
- UBP ile DP’nin boykotu yasal değildi. Bu sebeple 30 gün meclis çalışmalarına katılmadıkları için milletvekillikleri düşürülebilirdi. (Daha önce meclisi boykot eden CTP ve TKP’lilerin milletvekillikleri UBP tarafından düşürülmüştü. Ancak CTP’nin böyle bir adım atmaya cesareti yetmedi.)
- Milletvekilliklerini düşürme hakkı varken, kısacası hak edilmeyen maaşları kesme şansı varken, CTP mızmızlanmayı tercih etti. Ve sürekli istifa talep etti. (Oysa meclise girmemekle gerekli adımı atan UBP ve DP istifa etmek zorunda değildi. Çünkü boykotun en başından da açıkladıkları gibi onlar meclisi değil, ÖRP’yi boykot ediyorlardı. Kaldı ki daha önceki boykotlarında kendileri istifa etmeyenler, şimdi neden istifa talep ediyorlardı ki?)
- Her milletvekili meclis çalışmalarına katılmak zorundadır. Katılmazsa yetkili makamlar devamsızlıktan vekilliğini düşürebilir. Eğer vekilliği düşürmüyorlarsa, o yetkili makamlar görevlerini ihmal ediyorlar demektir. Bu ihmalin nedeni de büyük ihtimalle cesaret ve siyasi irade yoksunluğudur. Üzerine düşeni yapan değil, üzerine düşeni yapamayan kabahatlidir.
- Kısacası CTP ödemeye devam ettiği sürece UBP ve DP parayı neden almasın? Veren kabahatli değil de alan mı kabahatlidir?
UBP ve DP ise, milletvekilliklerini düşürmeye cesareti olmayan CTP’yi bu kanaldan yıpratacağına, halka CTP’nin gerçek bir hükümet olmadığını, siyasi irade sahibi olmadığını, muhalefette bile olsalar devletin, ülkenin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu ısrarla anlatsalar ne olurdu? Yani oyunun kurallarını CTP’nin koymasına izin vermeseler, kendi algılama şekillerini ısrarla gündemde tutsalar ne olurdu?
İşte o zaman sokaklarda; zaten meclise gitmeyerek topu CTP’ye atan UBP ve DP’nin neden istifa etmediği değil; CTP’nin neden milletvekilliklerini düşürmediği konuşulurdu.
Oysa şimdi meclise dönmek veya istifa etmek iki yanlış tavırdır. Birincisi tükürdüğünü yalamak, ikincisi ise rakibinin algısını kabullenerek hareket etmek demektir. Ancak etkin muhalefet yapmayı beceremeyenlerin düşünebileceği şeyler değil bunlar. Kaldı ki, ilk seçimlerden sonra bir CTP-UBP koalisyonu sözü üstüne DP’nin kenarda bırakıldığını tahmin etmek için de kahin olmaya gerek yok, sağcıların siyasi ahlak seviyesini bilmek yeterli. Aynısı DP’ye teklif edilse aynısını DP yapardı.
CTP-UBP koalisyonu kurulduktan sonra, sözde sol medyamızın iddiası olan ÖRP, HİS, HP efsanelerinin de sonuna gelinecek. Egemen Blok, liberal sağ ile (CTP), muhafazakar sağı (UBP) dövüştürecek, barıştıracak. Geriye kalan partiler de (ÖRP, HİS, HP, DP) eldeki koz olmak için, taraflardan birine göz dağı vermek için, yeterli olgunluğa ulaşırlarsa yaşatılacak, ulaşamazlarsa kapatılacak. Kıbrıs Türk halkı, masaya yumruğunu vurup, bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs mücadelesini sırtlanmadığı sürece, bu maskaralık böyle devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder