Beklenen
oldu UBP meclise döndü. Argasdi sayı 4,5’ta “Geleneklerinde mücadele namına
adam vurma, adam dövme ve tehditten başka birşey olmayanların, bildiri
dağıtmayı bile beceremeyenlerin mücadele anlayışı da üç günde bir Atatürk ve
Dr. Küçük heykellerini ziyaret edip basın açıklaması yapmanın ötesine
geçemiyor. İnsan satın alacak mevkilerden de uzaklaştırıldıklarına ve yaratıcı
hiçbir muhalif dinamikle bağlantıları da olmadığına göre tıpış tıpış meclise
dönecekleri, en azından maaşcıklarından olmak istemeyecekleri tahmin
edilebilirdir” diyorduk. Tahminimiz doğru çıktı.
Ancak
gene de boykot süresince yaşananlar da çok ilginçti. UBP bir yıldan fazla
meclis çalışmalarına katılmadı. Buna rağmen milletvekilleri de, parti tüzel
kişiliği de parasal her türlü gelirini almaya devam etti. CTP yöneticileri
sadece “bu parayı hak etmiyorsunuz, böyle boykot olmaz istifa edin” demekle,
Yenidüzen gazetesi de aldıkları paraları kalem kalem açıklamakla yetindi. Ama
paracıkları da tıkır tıkır ödediler. İlginç bir şekilde, CTP’nin tanımladığı
duruma “ikna” olan UBP yönetimi ise, para konusundan “utanarak” meclise döndü!
Olaya
bir de şöyle baksak:
-
UBP ile DP kendilerince bir tavır takındılar ve ÖRP ile meclis çalışmalarına
katılmama kararı aldılar. (Bu tavır ülkemizde ilk kez yaşanmıyor. Daha önce
1990 ve 2002 yıllarında CTP ve TKP de bu tarz eylemliliklere başvurmuştu.)
-
UBP ile DP’nin boykotu yasal değildi. Bu sebeple 30 gün meclis çalışmalarına
katılmadıkları için milletvekillikleri düşürülebilirdi. (Daha önce meclisi
boykot eden CTP ve TKP’lilerin milletvekillikleri UBP tarafından düşürülmüştü.
Ancak CTP’nin böyle bir adım atmaya cesareti yetmedi.)
-
Milletvekilliklerini düşürme hakkı varken, kısacası hak edilmeyen maaşları
kesme şansı varken, CTP mızmızlanmayı tercih etti. Ve sürekli istifa talep
etti. (Oysa meclise girmemekle gerekli adımı atan UBP ve DP istifa etmek
zorunda değildi. Çünkü boykotun en başından da açıkladıkları gibi onlar meclisi
değil, ÖRP’yi boykot ediyorlardı. Kaldı ki daha önceki boykotlarında kendileri
istifa etmeyenler, şimdi neden istifa talep ediyorlardı ki?)
-
Her milletvekili meclis çalışmalarına katılmak zorundadır. Katılmazsa yetkili
makamlar devamsızlıktan vekilliğini düşürebilir. Eğer vekilliği
düşürmüyorlarsa, o yetkili makamlar görevlerini ihmal ediyorlar demektir. Bu
ihmalin nedeni de büyük ihtimalle cesaret ve siyasi irade yoksunluğudur.
Üzerine düşeni yapan değil, üzerine düşeni yapamayan kabahatlidir.
-
Kısacası CTP ödemeye devam ettiği sürece UBP ve DP parayı neden almasın? Veren
kabahatli değil de alan mı kabahatlidir?
UBP
ve DP ise, milletvekilliklerini düşürmeye cesareti olmayan CTP’yi bu kanaldan
yıpratacağına, halka CTP’nin gerçek bir hükümet olmadığını, siyasi irade sahibi
olmadığını, muhalefette bile olsalar devletin, ülkenin gerçek sahiplerinin
kendileri olduğunu ısrarla anlatsalar ne olurdu? Yani oyunun kurallarını
CTP’nin koymasına izin vermeseler, kendi algılama şekillerini ısrarla gündemde
tutsalar ne olurdu?
İşte
o zaman sokaklarda; zaten meclise gitmeyerek topu CTP’ye atan UBP ve DP’nin
neden istifa etmediği değil; CTP’nin neden milletvekilliklerini düşürmediği
konuşulurdu.
Oysa
şimdi meclise dönmek veya istifa etmek iki yanlış tavırdır. Birincisi
tükürdüğünü yalamak, ikincisi ise rakibinin algısını kabullenerek hareket etmek
demektir. Ancak etkin muhalefet yapmayı beceremeyenlerin düşünebileceği şeyler
değil bunlar. Kaldı ki, ilk seçimlerden sonra bir CTP-UBP koalisyonu sözü
üstüne DP’nin kenarda bırakıldığını tahmin etmek için de kahin olmaya gerek
yok, sağcıların siyasi ahlak seviyesini bilmek yeterli. Aynısı DP’ye teklif
edilse aynısını DP yapardı.
CTP-UBP
koalisyonu kurulduktan sonra, sözde sol medyamızın iddiası olan ÖRP, HİS, HP
efsanelerinin de sonuna gelinecek. Egemen Blok, liberal sağ ile (CTP), muhafazakar
sağı (UBP) dövüştürecek, barıştıracak. Geriye kalan partiler de (ÖRP, HİS, HP,
DP) eldeki koz olmak için, taraflardan birine göz dağı vermek için, yeterli
olgunluğa ulaşırlarsa yaşatılacak, ulaşamazlarsa kapatılacak. Kıbrıs Türk
halkı, masaya yumruğunu vurup, bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs
mücadelesini sırtlanmadığı sürece, bu maskaralık böyle devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder