14 Ocak 2008 Pazartesi

Kıbrıslı Türkler Kapıların Kapatılmasına İzin Vermiyor



2003 Nisan ayında, kuzeydeki kitle eylemleri sonucunda açılmak zorunda kalan sınır kapıları, egemenler için sorun olmaya devam ediyor. Bilindiği gibi barış ve çözüm talebiyle meydanları dolduran kitlelerin sakinleştirilmesi amacıyla kapılar açılmış ve egemenler bu adımları ile başarılı da olmuşlardı.

Sınır kapılarının açılması, adanın yeniden birleştirilmesi konusunda tatmin edici bir kesin çözüm olmasa da, iki halkın yakınlaşması yolunda olumlu bir adımdır. Kapılar açıldıktan sonra, her iki halkın da yoğun bir şekilde diğer tarafı ziyaret etmesi, yeni dostluklar kurulması, en önemlisi de yeni kuşakların birbirini tanıması barış yolunda bir adımdır. Ancak her iki tarafın egemenleri de bu olumlu adımdan rahatsız olmaya devam ediyor. Bu rahatsızlıklarının sonucunda da geçişlerde zorluklar yaratmak için çeşitli bahaneler üretiyorlar.
Geçtiğimiz aylarda Kıbrıslı Türkler açısından, sınır kapılarında yaşanan olumsuzluklar katlanarak arttı. Kuzeydeki hükümetten kaynaklı bu olumsuzluklar iki temel alanda kendini gösterdi. Bunlardan birincisi güneyden yapılan alışverişe yönelik estirilen gümrük terörü, diğeri de güneyde çalışan işçilerin geçişlerinde yaratılan engelerdir.
Güneyde şap hastalığının görülmesinden sonra, hastalığı bahane gösteren yetkililer her türlü alışverişe engel çıkarmaya başladılar. Şap bahanesi ileri sürülerek, kapılardaki işlemler yavaşlatılırken, aynı zamanda her türlü alışveriş didik didik incelenmeye başladı. Kıbrıslı Türkler arasında huzursuzluğun yaygınlaşması ve Türkiye’de de şap hastalığı olduğu halde aynı uygulamaların Türkiye için gerçekleştirilmemesine tepkilerin artması üzerine hükümet yeni bahaneler ileri sürmeye başladı. Yeni bahanelerin temelini ise alışveriş tutarını düzenleyen Yeşil Hat Tüzüğü oluşturdu. Uygulamalar elinde çikolata ile geçiş yapmakta olan bir çocuğun elinden çikolatanın alınması ve güneyden saksı çiçeği alan yaşlı bir kadının tutuklanması ile doruk noktasına varınca, öğretmen sendikaları öncülüğünde bir tepki hareketi gelişti. Baraka’nın da dahil olduğu militan bir eylemlilik ekibi, tutuklanmayı göze alarak güneyden alışveriş yaptı ve Kermiya sınır kapısından alışverişlerini göstere göstere geçti. Bu eylemden sonra olumsuz uygulamalar ip gibi kesiliverdi.
Diğer yandan yoğun olarak güneyde çalışan Kıbrıslı türk işçilerin geçiş yaptığı Pergama kapısında, polis çavuşu aylardır gerçekleştirdiği geçiş işgencesini keyfi olarak kapıyı kapatarak doruğa vardırınca binlerce işçinin kendiliğinden eylemine neden oldu. Tamamen spontane bir şekilde gelişen eylem, binlerce işçinin aylardır kendilerine yaşatılan geçiş işkencesini protestosuna dönüşürken, büyüyen olaylar İçişleri Bakanı’nın olay yerine gelip görevliler adına özür dilemesi ile ancak yatıştı. Bakan işçilere söz üstüne söz vererek, sıkıntıları çözeceğini ve geçişleri kolaylaştıracağını söyledi.
Birçok kişi hükümetin gerçek niyetinin kapıları tamamen kapatmak olduğu konusunda endişe duyuyor. Ancak özellikle alışveriş krizi ve Pergama (Beyarmudu) sınır kapısında yaşanan olaylarda, halkın gösterdiği tepki böyle bir girişimin başarılı olamayacağının göstergesi oldu. 2002-2003 tarihlerindeki kitle eylemleri sonucunda açmak zorunda kaldıkları sınır kapıları, egemenleri rahatsız etmektedir. Belki de alışveriş krizi ile Pergama deneyi de bu rahatsızlık sonucu halkın nabzını ölçmek amacıyla gündeme getirilmiştir. Ancak yaşanan olaylar, kitlesel eylemlilikler durulsa da, Kıbrıs Türk halkının kapıların kapatılmasına izin vermeyeceğini gayet net olarak göstermiştir.
Kıbrıs Türk halkı, Annan Planı referandumları sonrası “hayır” diyen Kıbrıslı Elenlere yönelik şövenist probagandadan etkilenmiştir. Ancak bu etkilenme, barış talebinden, adanın yeniden birleştirilmesi arzusundan ve yeniden yakınlaşma hayalinden vazgeçmesine neden olmamıştır. Kıbrıs Türk halkı sınır kapılarına yönelik şövenist her müdahaleye ciddi tepkiler göstererek hala barış talebinin arkasında olduğunu ispatlamaktadır. Aynı olgu Lokmacı’daki (Ermu) köprünün halkın baskısı sonucunda yıktırılmasında da gözlemlenebilir.
Baraka olarak, halkların yeniden yakınlaşmasının; Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Elenlerin ortak mücadelesinden geçtiğine inanıyoruz. Bu sebeple de temasımızı kolaylaştıran kapıların açık tutulması, daha fazla kapının açılması ve geçişler üzerindeki her türlü kısıtlamanın kaldırılması için mücadele ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder