2003
Nisan ayında, kuzeydeki kitle eylemleri sonucunda açılmak zorunda kalan sınır
kapıları, egemenler için sorun olmaya devam ediyor. Bilindiği gibi barış ve
çözüm talebiyle meydanları dolduran kitlelerin sakinleştirilmesi amacıyla
kapılar açılmış ve egemenler bu adımları ile başarılı da olmuşlardı.
Sınır
kapılarının açılması, adanın yeniden birleştirilmesi konusunda tatmin edici bir
kesin çözüm olmasa da, iki halkın yakınlaşması yolunda olumlu bir adımdır.
Kapılar açıldıktan sonra, her iki halkın da yoğun bir şekilde diğer tarafı
ziyaret etmesi, yeni dostluklar kurulması, en önemlisi de yeni kuşakların
birbirini tanıması barış yolunda bir adımdır. Ancak her iki tarafın egemenleri
de bu olumlu adımdan rahatsız olmaya devam ediyor. Bu rahatsızlıklarının
sonucunda da geçişlerde zorluklar yaratmak için çeşitli bahaneler üretiyorlar.
Geçtiğimiz
aylarda Kıbrıslı Türkler açısından, sınır kapılarında yaşanan olumsuzluklar katlanarak
arttı. Kuzeydeki hükümetten kaynaklı bu olumsuzluklar iki temel alanda kendini
gösterdi. Bunlardan birincisi güneyden yapılan alışverişe yönelik estirilen
gümrük terörü, diğeri de güneyde çalışan işçilerin geçişlerinde yaratılan
engelerdir.
Güneyde
şap hastalığının görülmesinden sonra, hastalığı bahane gösteren yetkililer her
türlü alışverişe engel çıkarmaya başladılar. Şap bahanesi ileri sürülerek,
kapılardaki işlemler yavaşlatılırken, aynı zamanda her türlü alışveriş didik
didik incelenmeye başladı. Kıbrıslı Türkler arasında huzursuzluğun
yaygınlaşması ve Türkiye’de de şap hastalığı olduğu halde aynı uygulamaların
Türkiye için gerçekleştirilmemesine tepkilerin artması üzerine hükümet yeni
bahaneler ileri sürmeye başladı. Yeni bahanelerin temelini ise alışveriş
tutarını düzenleyen Yeşil Hat Tüzüğü oluşturdu. Uygulamalar elinde çikolata ile
geçiş yapmakta olan bir çocuğun elinden çikolatanın alınması ve güneyden saksı
çiçeği alan yaşlı bir kadının tutuklanması ile doruk noktasına varınca,
öğretmen sendikaları öncülüğünde bir tepki hareketi gelişti. Baraka’nın da
dahil olduğu militan bir eylemlilik ekibi, tutuklanmayı göze alarak güneyden
alışveriş yaptı ve Kermiya sınır kapısından alışverişlerini göstere göstere
geçti. Bu eylemden sonra olumsuz uygulamalar ip gibi kesiliverdi.
Diğer
yandan yoğun olarak güneyde çalışan Kıbrıslı türk işçilerin geçiş yaptığı
Pergama kapısında, polis çavuşu aylardır gerçekleştirdiği geçiş işgencesini
keyfi olarak kapıyı kapatarak doruğa vardırınca binlerce işçinin kendiliğinden
eylemine neden oldu. Tamamen spontane bir şekilde gelişen eylem, binlerce
işçinin aylardır kendilerine yaşatılan geçiş işkencesini protestosuna
dönüşürken, büyüyen olaylar İçişleri Bakanı’nın olay yerine gelip görevliler
adına özür dilemesi ile ancak yatıştı. Bakan işçilere söz üstüne söz vererek,
sıkıntıları çözeceğini ve geçişleri kolaylaştıracağını söyledi.
Birçok
kişi hükümetin gerçek niyetinin kapıları tamamen kapatmak olduğu konusunda
endişe duyuyor. Ancak özellikle alışveriş krizi ve Pergama (Beyarmudu) sınır
kapısında yaşanan olaylarda, halkın gösterdiği tepki böyle bir girişimin
başarılı olamayacağının göstergesi oldu. 2002-2003 tarihlerindeki kitle
eylemleri sonucunda açmak zorunda kaldıkları sınır kapıları, egemenleri
rahatsız etmektedir. Belki de alışveriş krizi ile Pergama deneyi de bu
rahatsızlık sonucu halkın nabzını ölçmek amacıyla gündeme getirilmiştir. Ancak yaşanan
olaylar, kitlesel eylemlilikler durulsa da, Kıbrıs Türk halkının kapıların
kapatılmasına izin vermeyeceğini gayet net olarak göstermiştir.
Kıbrıs
Türk halkı, Annan Planı referandumları sonrası “hayır” diyen Kıbrıslı Elenlere
yönelik şövenist probagandadan etkilenmiştir. Ancak bu etkilenme, barış talebinden,
adanın yeniden birleştirilmesi arzusundan ve yeniden yakınlaşma hayalinden
vazgeçmesine neden olmamıştır. Kıbrıs Türk halkı sınır kapılarına yönelik şövenist
her müdahaleye ciddi tepkiler göstererek hala barış talebinin arkasında
olduğunu ispatlamaktadır. Aynı olgu Lokmacı’daki (Ermu) köprünün halkın baskısı
sonucunda yıktırılmasında da gözlemlenebilir.
Baraka olarak, halkların yeniden yakınlaşmasının;
Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Elenlerin ortak mücadelesinden geçtiğine
inanıyoruz. Bu sebeple de temasımızı kolaylaştıran kapıların açık tutulması,
daha fazla kapının açılması ve geçişler üzerindeki her türlü kısıtlamanın
kaldırılması için mücadele ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder