1 Temmuz 2008 Salı

Argasdi Hammaliye Kurulu (Sayı 11)

Argasdi’nin 11inci sayısı elinize bir ay erken ulaştı. 2006 yılı Mayıs’ından beridir aksamadan her üç ayda bir yayınlanan dergimizin periyodunu, yıl başlarında Ocak ayına denk getirmek için böyle bir düzenleme yaptık. Böylece her yıl ocak ayında, bir önceki yılın gündemini ve gelecek yıla dair öngörülerimizi de paylaşabileceğiz sizlerle.
Aslına bakarsanız bir önceki sayımızı iki aylık yaparak, periyodumuzu kısaltmak konusunda kendi kendimizi de sınamış olduk. Gördük ki, iki aylık veya aylık bir periyodu tutturmamız da mümkün... Ancak şimdilik bunu yapmayacağız. Çünkü Baraka’nın faliyetleri sadece Argasdi’den ibaret değil ve diğer alanların da zamana, kaynağa ve enerjiye ihtiyacı var. Maddi ve manevi imkanlarımızı olabildiğince rasyonel bir şekilde kullanmamız gereken günlerden geçiyoruz.
Bu sayımızda KTOEÖS’ün mayıs ayına damgasını vuran grevlerini merkeze alarak sendikacılık eksenli bir dosya oluşturduk. Mayıs ayında “Kıdemli Öğretmen” meselesi üzerinden yaşanan tartışmaların, sendikalar arası ilişkiler, emek hareketinin genel çıkarları ve öğrenciler ile ilgili boyutlarını ayrıntılı olarak incelemeye çalıştık. Bu arada KTOEÖS’ün son zamanlarda yürüttüğü tartışmasız en doğru iş olan LAÜ’deki örgütlenme girişimine de dosyamızda yer verdik. Sendikal mücadele eksenli bir sayı yaptığımızdan Memur-Sen’in Merkez Bankası’nda yürüttüğü haklı mücadele ve genel olarak sendikacılık üzerine yazıları da bu sayımızda bulabilirsiniz.
1 Mayıs, son yılların en kitlesel ve en coşkulu eylemlerine sahne oldu. Yıllardan beridir Dev-İş aracılığı ile emek hareketini kontrolü altında tutan CTP, bu yıl kontrolü kaybetti. Geçtiğimiz yıl, kimin hangi sloganı atacağına kadar belirlemeye çalışan, bunu kabul etmeyen kesimlere barikatlar kuran despot CTP mantığı; bu yıl Sarayönü’ne yalnız başına çıkmak zorunda kaldı. Tabii tüm bunlar bu kadar kolay ve olaysız olmadı. 1 Mayıs tarihi yaklaşırken, CTP elindeki tüm imkanları seferber ederek halkın gözünde kendi pozisyonunu güçlendirmeye, Sarayönü’ne katılacak insan sayısını arttırmaya çalışıyordu. Tüm televizyonlar, neredeyse tüm radyolar, Afrika ve Ortam dışında tüm gazeteler ve devletin haber ajansı dahil tüm kaynaklardan, halkın üzerine CTP propagandası boca edildi. İşbirlikçi sendikalar ve bağımsız sendikalar içindeki işbirlikçiler seferber edilirken, müdürler, müsteşarlardan başlayarak en uzak köydeki parti ocağına kadar her birime 1 Mayıs’a katılma talimatı veriliyordu. Ancak bu süreci gerçek bir hesaplaşma olarak gören geniş halk kitleleri, 1 Mayıs akşamında CTP’ye ciddi bir ders verdi. Maddi-manevi tüm imkanlarına rağmen, Kızıl 1 Mayıs’ın yarısına bile ulaşamayan, coşku ve emek eksenli talepler bakımından ise hiç esamesi okunmayan “hükümet kutlamaları”nın sonunda, CTP ders çıkaracağına daha da öfkelendi. Başbakan bağımsız sendikaları bölücülükle suçlarken, CTP Gençlik Kolları bölünmede tek gerekçenin “CTP Düşmanlığı” olduğunu ilan ediyordu. En azından Sarayönü’ne giden sendikaların “CTP dostu” olduğunun kabulü olan bu açıklamadan sonra ise Dev-İş’ten bomba gibi bir haber geldi: “DAÜ Bir-Sen Dev-İş’ten ihraç edilmiştir.”
Başarılı 1 Mayıs mitingi sonrasında emek ve barış güçleri açısından ciddi bir çıkış imkanı sunan LAÜ’deki sendikalaşma mücadelesine yüklenmek gerekiyordu. Ancak KTOEÖS’ün yanlış bir strateji ve gereksiz bir taktiksel yaklaşımla ortaya sürdüğü “Kıdemli Öğretmen” konusu tüm gündemi işgal ediverdi. İlerleyen sayfalarda ayrıntılı olarak tartıştığımız bu konu öylesine bir gürültü kopardı ki, sadece LAÜ değil Merkez Bankası’ndaki grev de görülmez, duyulmaz oldu. Merkez Bankası’nda yaşananlar; TC’den atanan bir Genel Müdür’ün Kıbrıs Türk halkını yok sayan “Adana’dakiler gibi olun” açıklaması, TC Devletinin Merkez Bankası’na grev kırıcı göndermesi ve yine TC tarafından Merkez Bankası by-pass edilerek Ziraat Bankası’nın grev boyunca “yasa dışı Merkez Bankası” olarak kullanılması gibi ciddi meselelerdi. Kıbrıs Türk halkının yıllardan bu yana TC hegomonyasına karşı vermekte olduğu onur mücadelesi, Merkez Bankası’nda yaşananlarda kendine ciddi dayanak noktaları bulabilirdi. Ancak gerek Memur-Sen’in sağ bir sendika olmasından kaynaklı önyargılar, gerekse de eğitimde yaşanmakta olan grevlerin verdiği savunmacı ruh hali, bu müthiş fırsatı değerlendirmeye imkan vermedi. Gene de emeğin ve emekçinin haklarını gerçekten savunmak isteyen herhangi bir sendikanın karşısında bulacağı gücün TC olduğu böylece görülmüş oldu.
Gerçi Merkez Bankası’nda kaçmış olan fırsat henüz LAÜ’de kaçmış değil. Ancak ciddi bir inisiyatif kaybının söz konusu olduğu da gerçek. Halkımız tüm kesimleri ile LAÜ’deki emekçileri destekliyor da olsa, emek güçleri hem gerçek bir önderlikten yoksun hem de birlikte hareket edebilme reflekslerini pek zorlamıyorlar. Durum böyleyken LAÜ açısından da işler pek iç açıcı görünmüyor. 1 Mayıs’ta yakalanan hava tekrar yakalanabilir, tüm kesimler LAÜ hedefi ekseninde biraraya gelebilirse, sadece LAÜ açısından değil genel olarak sendikal örgütlülük açısından çok ciddi bir potansiyel açığa çıkacaktır. Tüm emek güçleri dikkatini LAÜ’ye yönlendirmek zorundadır. Sendikalar, birbirlerine karşı önyargılarını bir kenara bırakarak, emek hareketinin genelinin çıkarına olan bu sendikalaşma mücadelesine tam destek vermelidir.
Ülkemizde neo-liberal politikaları uygulamak misyonu ile hükümet koltuğuna oturan CTP, elini uzattığı her alanda kaos ve kargaşa yaratıyor. Bu sadece CTP ile ilgili bir olgu değildir. Bu sonuç neo-liberal politikaların karakterinden kaynaklıdır. Bugün, eğitim, sağlık, Karpaz, ekoloji, sendikal yaşam, ulaşım, elektrik vb. her alanda emek düşmanı politikalarla saldırıya geçen sermaye, tüm gücünü CTP’de birleştirmiş durumdadır. Üstelik bu saldırıda yeri geldikçe asker ve polis gibi kolluk kuvvetleri de kullanılmaktadır. Neredeyse her eylem ve gösteride, yaşanan her grevde polisler elleri coplarında hazır bekliyorlar. Sendika başkanları tutuklanıyor, eylemciler polis şiddeti ile sindirilmeye çalışılıyor. CTP gerçek bir iç savaşın kurmay partisi gibi hareket ediyor. Hem işbirlikçileri aracılığı ile heryere sızıyor, hem sürekli bir ideolojik manipülasyona hem de polis şiddetine başvuruyor. Bu koşullar altında emek güçlerinin sadece fiziki güç biriktirmeye değil, ideolojik bir netleşmeye de ihtiyacı vardır.
Baraka Kültür Merkezi olarak, bu kavgada emek güçlerinin yanında saf tutmuş durumdayız. Şimdilik alternatif medya cephesinde yeni bir adım attık: Baraka’nın eylem ve etkinliklerinin haberlerine daha kolay ulaşabileceğiniz web sitemizi  www.baraka.cc adresinden yayına soktuk. Argasdi’nin tüm eski sayılarına da bu adresten ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder