Argasdi’nin
11inci sayısı elinize bir ay erken ulaştı. 2006 yılı Mayıs’ından beridir
aksamadan her üç ayda bir yayınlanan dergimizin periyodunu, yıl başlarında Ocak
ayına denk getirmek için böyle bir düzenleme yaptık. Böylece her yıl ocak
ayında, bir önceki yılın gündemini ve gelecek yıla dair öngörülerimizi de paylaşabileceğiz
sizlerle.
Aslına bakarsanız bir önceki sayımızı iki aylık yaparak, periyodumuzu
kısaltmak konusunda kendi kendimizi de sınamış olduk. Gördük ki, iki aylık veya
aylık bir periyodu tutturmamız da mümkün... Ancak şimdilik bunu yapmayacağız.
Çünkü Baraka’nın faliyetleri sadece Argasdi’den ibaret değil ve diğer alanların
da zamana, kaynağa ve enerjiye ihtiyacı var. Maddi ve manevi imkanlarımızı olabildiğince
rasyonel bir şekilde kullanmamız gereken günlerden geçiyoruz.
Bu
sayımızda KTOEÖS’ün mayıs ayına damgasını vuran grevlerini merkeze alarak
sendikacılık eksenli bir dosya oluşturduk. Mayıs ayında “Kıdemli Öğretmen”
meselesi üzerinden yaşanan tartışmaların, sendikalar arası ilişkiler, emek
hareketinin genel çıkarları ve öğrenciler ile ilgili boyutlarını ayrıntılı
olarak incelemeye çalıştık. Bu arada KTOEÖS’ün son zamanlarda yürüttüğü
tartışmasız en doğru iş olan LAÜ’deki örgütlenme girişimine de dosyamızda yer
verdik. Sendikal mücadele eksenli bir sayı yaptığımızdan Memur-Sen’in Merkez
Bankası’nda yürüttüğü haklı mücadele ve genel olarak sendikacılık üzerine
yazıları da bu sayımızda bulabilirsiniz.
1
Mayıs, son yılların en kitlesel ve en coşkulu eylemlerine sahne oldu. Yıllardan
beridir Dev-İş aracılığı ile emek hareketini kontrolü altında tutan CTP, bu yıl
kontrolü kaybetti. Geçtiğimiz yıl, kimin hangi sloganı atacağına kadar belirlemeye
çalışan, bunu kabul etmeyen kesimlere barikatlar kuran despot CTP mantığı; bu
yıl Sarayönü’ne yalnız başına çıkmak zorunda kaldı. Tabii tüm bunlar bu kadar kolay
ve olaysız olmadı. 1 Mayıs tarihi yaklaşırken, CTP elindeki tüm imkanları
seferber ederek halkın gözünde kendi pozisyonunu güçlendirmeye, Sarayönü’ne katılacak
insan sayısını arttırmaya çalışıyordu. Tüm televizyonlar, neredeyse tüm
radyolar, Afrika ve Ortam dışında tüm gazeteler ve devletin haber ajansı dahil
tüm kaynaklardan, halkın üzerine CTP propagandası boca edildi. İşbirlikçi
sendikalar ve bağımsız sendikalar içindeki işbirlikçiler seferber edilirken,
müdürler, müsteşarlardan başlayarak en uzak köydeki parti ocağına kadar her
birime 1 Mayıs’a katılma talimatı veriliyordu. Ancak bu süreci gerçek bir
hesaplaşma olarak gören geniş halk kitleleri, 1 Mayıs akşamında CTP’ye ciddi
bir ders verdi. Maddi-manevi tüm imkanlarına rağmen, Kızıl 1 Mayıs’ın yarısına
bile ulaşamayan, coşku ve emek eksenli talepler bakımından ise hiç esamesi
okunmayan “hükümet kutlamaları”nın sonunda, CTP ders çıkaracağına daha da öfkelendi.
Başbakan bağımsız sendikaları bölücülükle suçlarken, CTP Gençlik Kolları
bölünmede tek gerekçenin “CTP Düşmanlığı” olduğunu ilan ediyordu. En azından
Sarayönü’ne giden sendikaların “CTP dostu” olduğunun kabulü olan bu açıklamadan
sonra ise Dev-İş’ten bomba gibi bir haber geldi: “DAÜ Bir-Sen Dev-İş’ten ihraç
edilmiştir.”
Başarılı
1 Mayıs mitingi sonrasında emek ve barış güçleri açısından ciddi bir çıkış
imkanı sunan LAÜ’deki sendikalaşma mücadelesine yüklenmek gerekiyordu. Ancak
KTOEÖS’ün yanlış bir strateji ve gereksiz bir taktiksel yaklaşımla ortaya
sürdüğü “Kıdemli Öğretmen” konusu tüm gündemi işgal ediverdi. İlerleyen
sayfalarda ayrıntılı olarak tartıştığımız bu konu öylesine bir gürültü kopardı
ki, sadece LAÜ değil Merkez Bankası’ndaki grev de görülmez, duyulmaz oldu.
Merkez Bankası’nda yaşananlar; TC’den atanan bir Genel Müdür’ün Kıbrıs Türk
halkını yok sayan “Adana’dakiler gibi olun” açıklaması, TC Devletinin Merkez
Bankası’na grev kırıcı göndermesi ve yine TC tarafından Merkez Bankası by-pass
edilerek Ziraat Bankası’nın grev boyunca “yasa dışı Merkez Bankası” olarak kullanılması
gibi ciddi meselelerdi. Kıbrıs Türk halkının yıllardan bu yana TC hegomonyasına
karşı vermekte olduğu onur mücadelesi, Merkez Bankası’nda yaşananlarda kendine
ciddi dayanak noktaları bulabilirdi. Ancak gerek Memur-Sen’in sağ bir sendika
olmasından kaynaklı önyargılar, gerekse de eğitimde yaşanmakta olan grevlerin
verdiği savunmacı ruh hali, bu müthiş fırsatı değerlendirmeye imkan vermedi.
Gene de emeğin ve emekçinin haklarını gerçekten savunmak isteyen herhangi bir
sendikanın karşısında bulacağı gücün TC olduğu böylece görülmüş oldu.
Gerçi
Merkez Bankası’nda kaçmış olan fırsat henüz LAÜ’de kaçmış değil. Ancak ciddi
bir inisiyatif kaybının söz konusu olduğu da gerçek. Halkımız tüm kesimleri ile
LAÜ’deki emekçileri destekliyor da olsa, emek güçleri hem gerçek bir
önderlikten yoksun hem de birlikte hareket edebilme reflekslerini pek
zorlamıyorlar. Durum böyleyken LAÜ açısından da işler pek iç açıcı görünmüyor.
1 Mayıs’ta yakalanan hava tekrar yakalanabilir, tüm kesimler LAÜ hedefi
ekseninde biraraya gelebilirse, sadece LAÜ açısından değil genel olarak
sendikal örgütlülük açısından çok ciddi bir potansiyel açığa çıkacaktır. Tüm emek
güçleri dikkatini LAÜ’ye yönlendirmek zorundadır. Sendikalar, birbirlerine
karşı önyargılarını bir kenara bırakarak, emek hareketinin genelinin çıkarına olan
bu sendikalaşma mücadelesine tam destek vermelidir.
Ülkemizde
neo-liberal politikaları uygulamak misyonu ile hükümet koltuğuna oturan CTP,
elini uzattığı her alanda kaos ve kargaşa yaratıyor. Bu sadece CTP ile ilgili
bir olgu değildir. Bu sonuç neo-liberal politikaların karakterinden
kaynaklıdır. Bugün, eğitim, sağlık, Karpaz, ekoloji, sendikal yaşam, ulaşım,
elektrik vb. her alanda emek düşmanı politikalarla saldırıya geçen sermaye, tüm
gücünü CTP’de birleştirmiş durumdadır. Üstelik bu saldırıda yeri geldikçe asker
ve polis gibi kolluk kuvvetleri de kullanılmaktadır. Neredeyse her eylem ve
gösteride, yaşanan her grevde polisler elleri coplarında hazır bekliyorlar.
Sendika başkanları tutuklanıyor, eylemciler polis şiddeti ile sindirilmeye
çalışılıyor. CTP gerçek bir iç savaşın kurmay partisi gibi hareket ediyor. Hem
işbirlikçileri aracılığı ile heryere sızıyor, hem sürekli bir ideolojik manipülasyona
hem de polis şiddetine başvuruyor. Bu koşullar altında emek güçlerinin sadece
fiziki güç biriktirmeye değil, ideolojik bir netleşmeye de ihtiyacı vardır.
Baraka
Kültür Merkezi olarak, bu kavgada emek güçlerinin yanında saf tutmuş
durumdayız. Şimdilik alternatif medya cephesinde yeni bir adım attık:
Baraka’nın eylem ve etkinliklerinin haberlerine daha kolay ulaşabileceğiniz web
sitemizi www.baraka.cc
adresinden yayına soktuk. Argasdi’nin tüm eski sayılarına da bu adresten
ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder