Sloganlar,
derin teorik tahlilleri birkaç kelimeye indirmekle hem politik mücadeleye
katkıda bulunurlar hem de basitleştirerek düşünme alışkanlığı yaratma
olasılıklıkları ile diyalektik düşüncenin önünde tehdit oluştururlar. Gene de
sonuç ne olursa olsun, insanlar tarih boyunca kısa, özlü ve çarpıcı cümlelerle
kendilerini ifade etmeyi her zaman sevmişlerdir. Bu durumda slogancılık
hastalığına kapılmadan ve basit düşünme hatasına düşmeden sloganları kullanmak
gerekmektedir. Sloganlar çarpıcı ve özlü oluşunun sağladığı avantajlar yanında
tartışılarak oluşturulmuş içeriğinin yeniden tartışılmasına hizmet ediyorsa;
kısacası tartışmanın önünde bir engel değil tartışmayı teşvik edici bir unsur
olarak şekilleniyorsa olumludur.
“Bağımsız
Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganı, 1970’li yılların öğrenci-gençlik
eylemlerinde ilk kez yankılanmaya başladığında; Dr. Küçük’ün Halkın Sesi
gazetesinden, CTP’nin Yenidüzen Gazetesi’ne kadar hemen her çevreden nefret dolu
bir tepki almıştır. Slogan Halk-Der isimli devrimci örgütlenmenin ana
sloganıdır. Ayrıca Bağımsızlık Yolu isimli devrimci gazetenin de ana
başlığıdır. Söylenen odur ki “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” diyen
Mehmet Göze (Asi) ve farklı gruplara mensup devrimciler 1976 yılında CTP Omorfo
(Güzelyurt) kongresinde ihraç edilirler. Ardından kurulan Halk-Der ise bu
sloganı sahiplenir. Aynı dönemde Halk-Der ile yakın ilişkiye sahip Devrimci
Grup (KÖGEF içindeki devrimci muhalefetin ismi) da bu sloganı kullanmaktadır. Slogan
1 Mayıs 1980 tarihinde, 1 Mayıs kortejinin bölünmesine, revizyonistler
tarafından devrimcilere alan ablukası uygulanma girişimlerine neden olacak
kadar derin politik – pratik tartışmaların yansımasıdır.
Argasdi’nin
geçtiğimiz sayısında kapağımıza “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir”
sloganını yazmış olmamız, sadece nostaljik bir geçmişi sahiplenme tavrı olarak
algılanmamalıdır. Baraka Kültür Merkezi teorik ve pratik açılımları, Kıbrıs
Sorunu’nu algılayış tarzı ve halklar arası ilişkiyi kurgulama şekli ile “Bağımsız
Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganını prataik olarak da sahiplenmektedir.
Peki
hem geçmişte hem de günümüzde “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir”
sloganında sağcıları ve “solcuları” rahatsız eden nedir?
Slogan
iki ana teorik önermeden hareket etmektedir. Bu aynı zamanda devrimcilerin
dünyayı ve Kıbrıs’ı algılama şeklinin de ifadesidir.
Kıbrıs
Bağımsız Olmalıdır
Kıbrıs
adası, birleşik ve bağımsız bir ada olmalıdır. Bağımsızlık, hem ekonomik hem
politik, hem askeri hem de kültürel olarak hiçbir devlet, örgüt veya kurum
tarafından belirlenmemek demektir. Bu yaklaşım geçmişte, Yunanistan veya
Türkiye’ye bağlanmayı önüne koyan sağcı, faşist çevreleri elbette rahatsız
etmiştir ve halen de rahatsız etmektedir. Ancak geçmişte SSCB’nin Akdeniz’e
yayılma politikaları çerçevesinde Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını uman CTP de
bu slogandan fazlası ile rahatsız olmuştur. CTP bağımsız bir Kıbrıs değil, Doğu
Avrupa’daki sözde sosyalist rejimler gibi veya SSCB tarafından işgal edilen
Afganistan’daki gibi bir “sosyalizm” hedefini önüne koymuş olduğundan,
devrimcilerin bağımsızlık talebini her zaman bir tehlike olarak algılamıştır.
Bugün ortada uydusu olunacak bir SSCB yoktur. Ancak siyasal kültürü kendine bir
ABİ bulmaktan ibaret olanlar, kendi gücüne ve iç dinamiklerinin mücadelesine
güvenmeyenler için yeni yeni CENNETLER vardır. AKP ile geliştirilecek “iyi”
ilişkiler üzerinden ABD ile girilen politik-askeri bağımlılık ilişkileri veya
IMF, Dünya Bankası raporlarına uygun bir ekonomi yaratarak sözde “dünya ile
bütünleşme” söylemi altında oluşturulan ekonomik bağımlılık ilişkileri de buna
dahildir. Bundan biraz daha “demokratik” görünümlü inançsızlar için ise, Avrupa
Birliği bir NUHUN GEMİSİ olarak algılanmaktadır. Tüm dünya ulusları ile eşit
ilişkiye sahip, onurlu ve bağımsız bir ülkenin vatandaşları olmamızın mümkün
olmadığını düşünenler emperyalist AB’ye kapağı atmayı kurtuluş olarak tasavvur
etmektedirler. Oysa devimciler açısından “Bağımsız Bir Kıbrıs” hedefi, düne
dair geçmişte kalmış nostaljik bir anı değil hala geçerli olan bir hedeftir.
Kıbrıs’ta
Kardeş HalkLAR Vardır
Kıbrıs
ile ilgili bir slogana “halklar kardeştir” gibi bir cümle eklendiğinde, bundan
hem sağcılar hem de solcular rahatsız olmaktadır. Çünkü sağcılara göre halklar
kardeş değildir! Sağcılar Kıbrıslı Elenler ile kardeş olmadığımızı, düşman
olduğumuzu iddia ederler.
Solculara
göre ise Kıbrıs’ta HALKLAR değil, HALK vardır. Geçmişte CTP revizyonizmi ve
bazı başka grupçuklar, şimdi ise CTP dışında neredeyse tüm sol kesimler
Kıbrıs’ta bir tek “Kıbrıs Halkı”nın varlığını iddia etmiş ve etmektedirler.
Oysa
devrimciler “Bütün Halklar Kardeştir” diyerek, politik ve sosyolojik gerçekliğe
işaret etmişlerdir. Evet Kıbrıs’ta bir tek Kıbrıslılığın oluşması, ortak
istencimizdir. Ancak şimdiki verili yapı, emperyalist müdahaleler ve
revizyonist solun hataları (AKEL) nedeniyle İKİ HALKın varlığını, arzu etmesek
de var olan bir sonuç olarak önümüze koymuştur. Kıbrıs’ta, bağımsız bir
Kıbrıs’ın kurucu unsuru olabilecek iki halk vardır. Bu halklar, dünyanın bütün
halkları gibi kardeştirler ve egemen çevrelerin her türlü faşizan siyasetlerine
rağmen; barışın, demokrasinin, bağımsızlığın ve sosyalizmin potansiyel unsurlarıdırlar.
“Bağımsız Kıbrıs Bütün
Halklar Kardeştir” sloganı çok basit olarak; adada iki halkın var olduğunu, bu
halkların kardeşçe yaşaması gerektiğini (yaşaya bileceğini, özünde kardeş
olduğunu) ve bağımsız bir Kıbrıs’ın bu halkların kardeşliğinden geçtiğini,
Kıbrıs’ın bağımsız olması gerektiğini söyler. Kıbrıslılığa giden bir yol olarak
Kıbrıslı Türk’lüğün hem Türklük hem de Kıbrıslı Elenlikle ortak olan öğreleri
kadar, hem Türklükten hem de Kıbrıslı Elenlikten farklı olan öğeleri de tespit
edilmelidir. Eğer adada bir Kıbrıs Türk halkı varsa ve bu halk Kıbrıslı
Elenlerden farklı ise, bu halkın Kıbrıslı Elenlerle birarada yaşaya bilmesi
için neler gerektiğini, ortak yaşamın dinamiklerini anlamak ancak bu halkı daha
iyi tanıyarak mümkündür. Ve eğer adada bir Kıbrıs Türk halkı varsa ve bu halk
Türk halkından farklıysa, başka bir devletin bu halk üzerinde hegomonya
kurması, parasını, bayrağını, marşını, ordusunu, polisini, itfayesini kısacası
iradesini kontrol etmesi karşısında bir barikat örmek ancak bu halkı daha iyi
tanıyarak mümkündür.
Çok daha derin
tartışmaları ihtiva eden bu devrimci sloganı bir sayfalık bir yazıda bütün
boyutları ile tartışmak mümkün değildir. Ancak bilinmelidir ki; sokaklarda,
eylemlerde ve mitinglerde “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” diye
haykıran Baraka aktivistleri, nostaljik bir geçmişe gönderme yapmıyorlar.
Bugünün siyasetine dair stratejilerini anlatıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder