25 Haziran 2025 Çarşamba

Atın Ağzında Kaç Diş Var?

MÖ 384 ile MÖ 322 tarihleri arasında yaşamış olan Aristoteles düşünce tarihinin en önemli filozoflarından birisidir. Çeşitli tarihsel sebeplerle Hristiyanlık teolojisinde de Aristo’ya büyük bir önem atfedilmiş ve onun kitaplarında geçen bilgiler tartışmasız doğru kabul edilmiştir.

Aristo, bir kitabında atların ağzında yirmi sekiz adet diş olduğunu yazmıştır. Bu yanlış bilgi, Aristo yazdığı için Orta Çağ boyunca tartışmasız doğru kabul edilmiştir. Anlatılan bir hikayeye göre, bu bilgiyi sınamak isteyen genç bir papaz, dişlerini saydığı bir atın otuz altı dişi olduğunu görür. Bu gözlemini paylaştığı diğer papazlar da atın dişlerini sayarlar ve gerçekten de otuz altı dişi olduğunu görürler. Bunun üzerine Aristo’nun asla yanılamayacağına, dişlerini saydıkları atta bir sorun olduğuna karar verirler ve bundan sonra atların dişlerinin sayılmasını yasaklarlar! Bu hikayeyi neden anlattım? Yazının kalanını okursanız, nedenini anlayacaksınız!

18 Haziran 2025 Çarşamba

Şu Nüfus Meselesi

Ne zaman kimlik ve irade konularında bir tartışma yaşansa, mesele gelip nüfus konusunda düğümleniyor. Bu aslında çok da şaşırtıcı değil, çünkü gerçekten de nüfus sorunu kimlik ve irade meselesiyle iç içe bir konudur.

Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan “reel nüfus” ve kktc bakanlar kurulu kararlarıyla “vatandaş yapılanlar” olarak iki ana kategoriye ayırabileceğimiz bu mevzu; Kıbrıslı Türklerin kendi kimliklerine sahip çıkmaları ve yaşadıkları topraklarda irade icra edebilmeleri bakımından kritik önemdedir.

11 Haziran 2025 Çarşamba

Kıbrıslılık

Ortalarda dolaşan bir şehir efsanesi, bizim “Kıbrıslı olmaya karşı olduğumuz” yalanını yayıyor. Gelin bu işin aslını konuşalım.

4 Haziran 2025 Çarşamba

Süper Devrimciler!

Fidel Castro, Küba devrimini “soldan” eleştiriye tabi tutmak isteyen ancak bunu yaparken ülke koşullarını dikkate almaksızın ahkâm kesen bir grup solcu entelektüele cevap amaçlı kaleme aldığı yazısında, söz konusu entelektüelleri bu ifade ile tanımlar: Süper Devrimciler!

Tumturaklı sözcüklerle, keskin ama altı boş cümlelerle devrimci olunamayacağı; aksine en mütevazi ve en basit gündelik yaşam taleplerinin, en uzlaşmaz kopuşları tetiklediği, Castro’nun bizzat kendi yaşamından öğrendiği temel bir derstir. Ama devrimi ve sosyalizmi, yüksek perdeden slogan sallamaktan ibaret bir ergen atarı olarak algılayan “süper devrimciler” her dönem ve her coğrafyada var olmuştur.

Bizim ülkemizde de bir süreden beridir, bizi “reformist”likle itham eden bir “süper devrimci” çevresi mevcut! Bağımsızlık Yolu “polis sivile bağlansın ve sendikalaşsın” mı dedi, “her bölgeye sığınma evi” mi istiyor, “özel sektörde sendika ve asgari ücret mücadelesi” mi veriyor, “servet vergisi ve vatandaşlık yasası” mı istiyor, kurumlara sahip mi çıkıyor, hepsine cevap hazır: kktc’yi güzelleştirmeye çalışan reformistler!