Sermaye örgütleri geçtiğimiz hafta halkı yoklayarak,
genel eğilimin “elektrikte özelleştirmeye” onay verecek noktaya gelip
gelmediğini kontrol etti. Patron örgütlerinin hep birlikte imzaladıkları ve
Kıb-Tek’in özelleştirilmesinin talep ettiği bildiri, neredeyse hiçbir
tartışmaya yol açmadı...
Toplumumuzu bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda
yapılan, böylesi önemli bir açıklamanın, neredeyse hiç tartışılmaması ilk
bakışta şaşırtıcı olabilir. Oysa bunun nedeni, halkın “elektrikte özelleştirme
konusuna duyarsız” olması değil; tam aksine, çok büyük çoğunluğu ile halkın
“elektrikte özelleştirmeye karşı olmak” konusunda kararını çoktan vermiş
olmasıdır.
Zaten Kıb-Tek’in mevcut yapısındaki muazzam zaafiyetlere
rağmen hala özelleştirilememiş olmasının nedeni de budur.
Hal böyleyken, kararı kesin iki tarafın arasında
tartışacak bir şey de kalmıyor. Sermaye ve onun işbirlikçileri olanlar
özelleştirme istiyorlar, halk ise buna karşı...
Gene de rehavete kapılmamak gerekiyor. Çünkü mevcut
durumun böyle olması, her zaman böyle kalacağı anlamına gelmiyor.
Öncelikle sermaye içerisinde bu konuda neredeyse hiç
çatlak ses bulunmadığını, yani sermaye örgütlerinin net bir şekilde birlikte
durduğunu unutmamalıyız.
Ve bundan daha önemlisi ise, halkın büyük bir çoğunluğu
özelleştirmeye karşı olsa da, sermaye tarafından kafası karıştırılmış
azımsanmayacak bir kesim dahil bazı firelerimiz olduğunu da unutmamalıyız. Yani
sermaye saflarında var olan netlik, bizim saflarda mevcut değil...
İşte geçtiğimiz hafta yapılan “özelleştirme talebi”
açıklaması, bu bileşimin ne oranda değiştiğini kontrol etmek amacıylai
sermayenin nabız yoklaması idi...
***
Elektrik Kurumu’nun özellştirilmesini savunanların, kurum
yönetimini ellerinde tutanlar olduğunu ve özelleştirmeye zemin hazırlanması
için sürekli gündemimize sürdükleri “olumsuzlukların” müsebbibi olduklarını
hatırda tutarak hareket etmemiz şart...
Ayrıca bu olumsuzlkları, her gündeme getirdiklerinde,
halkın kafasını biraz daha karıştırmak, sorunun nedeni oldukları halde çözüm
arayışı içindeymişler gibi bir görünüm sunmak istedikleri de ortada...
Eğer “nasıl olsa halkın büyük çoğunluğu karşı” diyerek,
sermaye temsilcilerinin bu yoklamalarına tepkisiz kalırsak, bizim saflardan
azalmaların hızla artacağı da bir gerçek...
İşte bu yüzden, sermaye temsilcilerinin her girişimine
yanıt vermek, onları kurum özelinde
sorunları tartışmaya davet etmek bir görev olarak önümüzde dikiliyor...
En az bunun kadar önemli bir nokta daha var: Bu
tartışmaları Kıb-Tek özelinde sınırlı tutmamalı, özelleştirme, kamusal
mülkiyet, serbest piyasa, rekabet ve kapitalizm ekseninde yani daha genel bir
bağlamda sürdürmeliyiz...
Çünkü halkın ve emekçilerin en genel çıkarlarını temsil
ettiğini iddia eden bu kan emicilerin, özelleştirmeye karşı olanları “çıkar
çevreleri” diye tanımlayan bu sömürücülerin maskesinin düşeceği platform böyle
bir platform olacaktır...
***
Kurum’un mevcut olumsuzlukları, bizim de eleştirdiğimiz şeylerdir.
Ancak özelleştirmeye kaarşı olmak demek, bu olumsuzlukları savunmak demek
değildir. Özelliştirmeye karşı olanlar, bu olumsuzlukları yaratan ve sürdüren
sermaye örgütlerine ve onların işbirlikçisi hükümetlere de karşı olanlardır...
Bugün “vatan kurtaran şaban” edasında özelleştirme
talebini yükselten Ticaret Odası, Snayi Odası, Otelciler Birliği, Genç
İşadamları, Genç Profesyoneller; her platformda tartışmaya davet edilmeli ve
bazı soruları yanıtlamak zorunda bırakılmalıdır.
Kaç çalışanınız var? Ödediğiniz ortalama maaş nedir?
İşyerlerinizde sendika var mı? Çalışanlarınız izin kullanabiliyor mu? Ek mesai
ödüyor musunuz? Sigorta yatırımlarınız ne düzeyde? Ne kadar vergi veriyorsunuz?
Halkın “elektrikte özelleştirme” karşıtı tutumunu,
sermayenin sürdürdüğü tartışma sayesinde kapitalizm karşıtı bir bilince, az
sayıda zenginin çok sayıda emekçi alehine lüks içinde yaşıyor olmasının
eleştirisi haline dönüştürmek fırsatını kaçırmamalıyız.
Mevcut durum her zaman bu şekilde devam etmeyecek, biz
onların üzerine gitmediğimiz sürece onlar bizim üzerimize gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder