2 Ağustos 2016 Salı

Oblomov; çok özel bir karakter... Okuduğum süre boyunca beni çok farklı duygulanımlara yöneltti. Yer yer kızdım, yer yer onun için endişelendim, kimi zaman umursamadım kimi zaman ise onun için sevindim... Tam anlamıyla bir klasik niteliğindeki bu kitap, 'Oblomovluk' adı verilen bir karakter yapısına da ismini vermiş bir eser. Oblomovluk, öyle alelade bir tembellik veya üşengeçlik değil... Gayet samimi bir tutum, aklı ile duygularının bambaşka yönlere doğru ilerlediği bir huzurlu ölüm hali... Çevremizde bir çok Oblomov var, hatta okurken kendimi Oblomova yakın hissettiğim yönler olduğunu fark ettiğimde çok şaşırdım...
Kitabın bir diğer güzel yönü, iki farklı okumaya imkan veren imgesel yapısı... Uyuşuk bir soylunun aşk-para-dostluk ve hayata dair açmazları bağlamında psikolojik bir kitap olduğu kadar; gerileyen feodalitenin hak edilmiş yok oluşuna rağmen gene de sıcak bir sempati uyandıran romantik yönlerine hakkını veren bir veda mektubu da denebilir kitaba...
İsterseniz çevrenizdeki uyuşuk dostlarınızı bulursunuz, isterseniz üretimden kopmuş ve her geçen gün yok olan Kıbrıslı Türk halkını... Yüzyıldan uzun süre önce yazılmış bu eserin her halükarda bizden bahsettiği ortada...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder