13 Temmuz 2023 Perşembe

Karma Evlilikler: Cem Karaca, Nazım Hikmet ve Oz Karahan


Kendini “Kıbrıs milliyetçisi” olarak tanımlayan ve Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğini reddeden Kıbrıslılar Birliği(1) adına kalem oynatan bir isim Oz Karahan. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşü savunması ve federal bir Kıbrıs isteyenleri (AKEL dahil) “vatana ihanet”le suçlaması yanında, karma evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’ndan kaynaklanan haklarını inkar etmek konusunda da epey sivrilmiş bir karakter...

İşin ilginç tarafı, Oz Karahan tarafından ortaya konan argümanları, yine Oz Karahan’ın çocuk azarlar gibi payladığı kişiler yayıyor, paylaşıyor, yineliyor! Misal geçtiğimiz haftalarda Oz Karahan’ın en çok azarladıklarından bir arkadaş, benim “gelen emekçi giden emekçi” dediğim iddiasını dile getirmişti. Bu ifadenin yazılı olarak ilk iddia edilişi, bana değil ama Bağımsızlık Yolu’na mal edilerek Oz Karaha’nın iki yıl kadar önceki bir yazısına uzanıyor! Böyle bir cümlenin veya bu anlama gelebilecek bir ifadenin ben veya başka bir parti yetkilisi tarafından söylendiği veya yazıldığı iddiası elbette ki külliyen yalan! Ama bu Oz Karahan’ın ilk yalanı da değil…

Karma Evliliklerden Doğan Çocuklar!

Oz Karahan, karma evliliklerden doğan çocuklar konusunda yetkinin Kıbrıs Cumhuriyeti bakanlar kurulunda olduğunu ve istedikleri kişiyi, istedikleri zaman vatandaş yapıp yapmama keyfiyetinin de yasal zemini bulunduğunu söylüyor. Oysa Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, “Anne veya babası Kıbrıslı olan kişi, Kıbrıslıdır” diyerek bu yalanı ayan beyan boşa çıkaran bir cümleye sahip! “Kıbrıs vatandaşlığına başvurabilir” değil, “Kıbrıslıdır!”

Vatandaşlığa başvurma hakkı kazanmak ve bu konuda karar üretilmesi, elbette her devletin kendi yasaları ile düzenlenir. Ancak Kıbrıs anne veya babası Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan kişiler, vatandaş olarak doğarlar, bu da söz konusu devletin Anayasası tarafından net bir şekilde ifade edilmiştir. Ama tıpkı Kıbrıslı Elen şövenistlerinin hiçbir yasa ile bağlı olmayan pratikleri gibi, Oz Karahan da hiçbir yasa ile bağlı değil! Gücü eline alıp, gücün arkasına saklanıp nutuk sallamak da zaten her türlü milliyetçiliğin alameti farikasıdır!

Oz Karahan’ın hiçbir temele dayalı olamayan iddiası o kadar boştur ki, bizzat Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri bu konuda sinmiş durumdadır. Oz Karahan’ın uydurduğu yasal temelden bahseden, “bu bir hak değil bir lütuftur, canımız isterse veririz istemezse vermeyiz” diye açıklama yapan tek bir Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilisi yoktur! Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu konudaki tutumu o kadar yasa dışıdır ki; vatandaşlık kaydının Anayasa gereği yapılması için başvuru yapan onbinlerce insana cevap dahi verilememektedir! Dilekçeler yanıtsız bırakılmakta ve hatta Kıbrıs Cumhuriyeti Ombudsmanı bile bu tutumun hukuksuzluğuna dikkat çekmektedir. Dahası bu nedenle açılmış davaların hakimleri, karar okuyamamaktadırlar! Çıkıp da “Oz Karahan’ın dediği gibi, karma evliliklerden doğan çocukların vatandaş olup olmadığına Bakanlar Kurulu karar verir” diyememektedirler! Tam aksine sus pusturlar ve hukuksuz işler yapan her devlet gibi kendi adına konuşması için milliyetçi emir erlerini sahaya sürmektedirler. Oz Karahan’da devleti tarafından kendisine verilen görevi tutkuyla yerine getirmektedir.

Devlete Layık Vatandaş

Oz Karahan diyor ki; “2019 yılının Kasım ayında, Kıbrıs Cumhuriyeti parlamentosunda EDEK ve DİKO’nun tüm Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarından işgal bölgesindeki sahte devleti tanımadıklarına dair yazılı beyan istenmesi ve bu beyanı vermeyen kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması için verdikleri yasa tasarısını hatırlayalım… Bu yasa tasarısına Kıbrıslılar Birliği olarak destek vermiştik….

Ve elinizde sigorta olarak tuttuğunuz Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığınızı kaybetmekle karşı karşıya kalacağınız günler yaklaşıyor. Bugün olmazsa yarın… Bütün bunlar yaşanırken, bu köşeden size sık sık hatırlattığım kararı verme zamanınız geçiyor. Ve önünüzdeki o iki seçenek hakkında vermeyi ertelediğiniz karar, sizi ikinci seçeneğin kucağına atıyor. Ne miydi önünüzdeki o iki seçeneğiniz? Hatırlatayım: Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti”(2)

Görülebileceği gibi milliyetçiliğin şanına yaraşır bir üslubu ve yaklaşımı var Oz Karahan’ın! Kime konuştuğu belli değil, ne dediği belli değil ama yukarıdan bakmak, tehdit etmek, azarlamak, şantaj yapmakta üstüne yok! Bir de her millyetçi gibi “ya bizdensin ya düşmansın” ikiliğini çok seviyor. Bu ikiliği neredeyse her yazısında kullanıyor! Onun için sadece iki seçenek var: Ya “Kıbrıs Cumhuriyeti ya Türkiye Cumhuriyeti!” Öyle ki, yeri geldiğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni de savunuyor! Ne de olsa ortada bir devlet var ve milliyetçiler devletleri çok severler! Benim Türkiye’ye girişimin yasaklanması ve bu konuda dava açmam üzerine bakın ne diyor Oz Karahan:

“Türkiye Cumhuriyeti’ne ‘faşist’ de, sonra topraklarına girmek için yalvar. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘faşist’ de, sonra ondan kimlik almak için sıraya gir. İkisini de istemiyormuş gibi yap ama ikisi olmadan yaşayama. Şimdi yeni bir moda daha var. Türkiye’de Türkiye’ye karşı Türkiye’ye alınmadıkları için dava açmak. Fıkra gibi.”(3)

Gördünüz mü Türkiye Cumhuriyeti’ne girişimin AKP-MHP rejimi tarafından yasaklanması neden haklıymış? Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti’ne faşist demişim! Her milliyetçi gibi, Oz Karahan’ın da bir devletin kendisi ile o devletin idare edildiği rejimi, o rejimi idare eden hükümeti ve o devletin vatandaşlarını birbirinden ayıramaması gayet normal! Buraya takılmıyoruz! Ama Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “mağduriyeti” ile Türkiye Cumhuriyeti’nin “mağduriyeti” arasında empati yapması, bir kişinin tutumu ile bir devletin tutumunu kıyaslayabilmesi, devletlerin yaptıkları ile kişilerin yaptıklarını ahlaki olarak eşitleyebilmesi, bayağı bayağı sosyolojik bir inceleme konusu olabilecek mahiyette!

Devletler Kendi Yasalarına Uymak Zorundadırlar!

Milliyetçiler için söz konusu olmayabilir ama şu genel prensibi hatırlatmakta yarar görüyorum, siz komşunuza yumruk attınız diye komşunuz da size yumruk atabilir ve bu meşru müdafaa olur. Ama polis karakoluna taş attınız diye size işkence yapılmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Yani kişiler yanlış bile yapsa, devletler kendi yasalarına uymak zorundadırlar! En azından devletlerin kendi iddiası budur ve biz Marksistler her özneyi kendi iddiasını karşılayıp karşılamadığına göre değerlendiririz!

Şimdi Oz Karahan’ın yazdıklarından anladığımıza göre Türkiye Cumhuriyeti’ne “faşist” diyen bir kişinin o ülkeye alınmaması veya Kıbrıs Cumhuriyeti’ne faşist diyen bir kişinin vatandaş olmaması gayet “normal!”

Türkiye Cumhuriyeti’nin sömürge tipi faşizm ile yönetildiğini söyleyen Mahir Çayan’dan tutun da bugünkü rejimin karşısında halen mücadele eden onbinlerce Türkiye cumhuriyeti vatandaşı yok mu? Var, elbette var! Bu insanların en hafif ceza ile sürgüne gönderilmesine milliyetçi Oz Karahan tek söz etmezdi o halde! Yani bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başında Oz Karahan olsa, orada yaşayan insanlar Tayyip Erdoğan’ı mumla ararlardı gibi görünüyor!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin faşist bir zihniyet tarafından yönetilmekte olduğunu söyleyen binlerce Kıbrıslı Elen yok mu? Var, elbette var! Bu insanların vatandaşlıktan atılmasına Oz Karahan’ın hiçbir itirazı olmayacağını, tam aksine bu amaçla hazırlanmış bir yasayı desteklediklerini gururla yazdığını, daha yazının başında alıntıladık!

Turancılık ve Kıbrıslılar Birliği  

Oz Karahan için vatandaş olma kriterinin devleti yönetenlerle aynı fikirde olmak anlamına geldiğini biliyoruz. Bu Kıbrıs’ta “işgale karşı olmak”, “kktc’yi reddetmek” gibi siyasi argümanlarda resmi tezlere yakın durmak anlamına geliyor. Bakın federasyonu savunan ama vatandaşlık hakkı gasp edilen bir karma evlilik çocuğu için ne diyor: “Yerine başka ‘çözüm’ aradıkları Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve anayasasını hiçe saydıkları halde, kendi tabirlerileri ile ‘Türk tezi’ federasyonlar peşinde koşanlar kendileri değilmiş gibi Rumca konuşan Kıbrıslıları ‘anayasa’yı uygulamaya çağırmakta ve bunda mantıksal bir yanlış görememekteler.”(4)

Yani Oz Karahan’a göre kktc’yi reddetmek de yeterli değildir! Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi tezi olan “tek bayrak, tek devlet, tek millet” fikrini savunmayanların vatandaşlık hakkı da yoktur! Turancı gelenekten geldiğini gururla anlatan Oz Karahan, gerçek bir milliyetçidir. Geldiği geleneğin Türkiye’deki pratiğini, adım adım takip etmektedir kendisi.

Resmi ideolojiye uygun davranmadığı için Nazım Hikmet’i 25 Temmuz 1951’de vatandaşlıktan çıkaranlar da Oz Karahan’ın abileridir; Cem Karaca ile Yılmaz Güney’i “komünizm propagandası yaptıkları için” 6 Ocak 1983’de vatandaşlıktan çıkaranlar da… Milliyetçi Oz Karahan, milliyetçiliğin gereğini yapmakta ve her milliyetçi gibi vatandaşlık ile siyasi görüşü birbirine eşitlemektedir: İşgale karşı olmayanların vatandaşlık hakkı yoktur, komünistlerin vatandaşlık hakkı yoktur, tırnaklarını yiyenlerin vatandaşlık hakkı yoktur, hayata gücü elinde tutanların penceresinden bakmayanların vatandaşlık hakkı yoktur! Milliyetçilik dediğimiz şey zaten tam da budur! Ve tam da bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kontrolü altında tutan şöven zihniyete karşı mücadele etmek gerekir!

Bir devletin vatandaşları arasında komünistler, milliyetçiler, anarşistler, kadınlar, erkekler, LGBT bireyler, liberaller, dinciler, dinsizler, o devlete tapanlar  ve o devleti yıkmak isteyenler olabilir. Bugün her devlette böyle kişiler vardır ve olabilmelidir. Aksi takdirde o ülke bir siyasi parti haline döner, ortada devlet kalmaz, parti-devlet olur! Bunu bazı milliyetçiler bile kabul eder, kabul etmeyenler ise tarih boyunca Almanya’da Naziler, İtalya’da Faşistler, İspanya’da Falanjistler olmuştur. Türkiye’de bu kesimlerin adı Turancı, Kıbrıs’ta Kıbrıslılar Birliği’dir! İsimler farklı olabilir, ama zihniyet aynıdır: İnsanlar devleti yönetenlerle aynı düşünmelidirler! Devletten farklı düşünmek, ihanettir!

Bu zihniyette olan kişiler, Oz Karahan dahil, bir insanı insan olarak tanıma, sevme veya sevmeme becersinden yoksundurlar. Onlar devletleri tanırlar, devletleri severler, devletlere düşman olurlar; insanlar sadece birer teferruattır, esas olan devlettir! Onlara göre devletler insan için değil, insanlar devlet içindir!

Her Yerde Türk Var!

Oz Karahan insanları o kadar göremiyor, devlet gözlüğünü çıkarmadan etrafına o kadar bakamıyor ki; karma evliliklerden doğan çocukların gasp edilen haklarını konuşurken de her yerde Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türkleri görüyor! Konuyu ısrarla Kıbrıs sorunu bağlamına çekmeye, meseleyi ancak Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra yani Kıbrıslı Türkler “ya Türkiye Cumhuriyeti ya Kıbrıs Cumhuriyeti” sorusuna cevap verdikten sonra çözülebilecek bir şey olarak tanımlıyor!

Oysa bugün Kıbrıs’ın güneyinde, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından Filipinler, Nijerya vb ülkelerden insanlarla muteber kabul edilmeyen evlilikler yaptıkları için çocuklarının vatandaşlık hakkı gasp edilen yüzlerce Kıbrıslı Elen var! Oz Karahan’a göre bu kişiler Türk! Bugün Kıbrıslı Türklerle evlilik yapan Bulgaristan, Fransa, Nijerya gibi ülkelerden insanların çocuklarının da vatandaşlık hakkı gasp ediliyor! Oz Karahan’a göre bu kişiler de Türk!

Oz Karakan kafayı Türkiye Cumhuriyeti ile o kadar bozmuş ki, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmayan herkesi Türk olarak görüyor! Dünyada Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları dışında insan yokmuş gibi konuşuyor!

Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, Ya Türkiye Cumhuriyeti!

Oz Karahan’ın Kıbrıslı Türklere hitap ederek kullanmayı çok sevdiği “Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti” ifadesine dair de bir iki söz söyleyelim: Oz Karahan’ın dünyaya baktığı pencereden sadece devletler göründüğü için, Kıbrıslı Türk halkının önünde sadece bu iki seçenek olduğunu söylemesini anlayabiliyoruz.

Kıbrıslı Türk halkının tarih boyunca, kendinden kat kat güçlü olan bu iki devleti birbirine düşürerek yakaladığı pat durumlarının arasında var olma mücadelesi verdiği bir gerçektir. Her iki devlet için stratejik bir önemi bulunan halkımızın, bu avantajını her iki devlete karşı da uzun süre kullanabilmiş olması, incelemeye değer bir tarihsel olgudur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin son dönemde Kıbrıslı Türklere yönelik baskıcı yaklaşımlarını eş zamanlı olarak arttırdıkları ve “ya onu seç ya beni” tavrı ile çemberi daraltmakta oldukları da inkar edilemez!

Yani Oz Karahan’ın yazmaktan büyük keyif aldığı “Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti” dayatması, sadece Kıbrıs Cumhuriyeti egemenlerinin yaklaşımı değil; Türkiye Cumhuriyeti egemenlerinin de yaklaşımıdır. Zaten milliyetçiler her zaman birbirleri ile aynı dili konuşurlar, birbirlerini çok iyi anlarlar ve kendi milliyetçi çatışma eksenleri dışında üçüncü bir alternatifi göremezler, anlayamazlar, anlamlandıramazlar. Onların kavram dünyaları yandaş ve karşıt milliyetçi argümanlardan oluşur! Kendi kavram setlerine dahil olmayan her argüman da karşı taraftan sayılır! Her nerede bir milliyetçilik varsa, orada bir karşıt milliyetçilik vardır! Ülkemizde Kıbrıs milliyetçiliğinin karşıtı Türk milliyetçiliğidir ve her iki milliyetçilik de birbirinin aynadaki yansımasıdır. Onlar sadece birbirlerine bakarlar, birbirlerini görürler, birbirlerini tanırlar ve birbirlerini muhatap alırlar!

Milliyetçiliğin kavram dünyası içerisinde kaldığımız sürece, gerçekten de başka bir alternatif yoktur! Yeni bir alternatif yaratmanın, Kıbrıslı Türk halkının varlık, kimlik ve iradesini savunmanın tek olası yolu ise, bu kavram dünyasının dışına çıkmaktır! Bu da ancak dünyaya emek ekseninden bakarak, milliyetçi kalıpları aşarak mümkündür! Çünkü dünyada var olan her devlet, içerisinde sınıfları barındıran halklara sahiptir. Sınıfsal çıkarlar, devlet çıkarlarından farklılaşan yaşam pratikleri barındırır ve farklı halkların işçi sınıflarının ortak çıkarı; aynı halk içindeki burjuvazi ile olan ortak noktalarından çok daha fazladır.

Oz Karahan anlasa da anlamasa da Kıbrıs halklarının işçi sınıflarının, “Ya Kıbrıs Cumhuriyeti ya Türkiye Cumhuriyeti” prangasını kırmakta çıkarı vardır ve bunu yapabilecek güce de sahiptirler. Ülkemizde yaşayan her iki işçi sınıfı da, kendi sınıfsa çıkarları ekseninde kendi burjuvazileri ile hesaplaşabilir; ortak çıkarlarının farklılıklarından fazla olduğunu sınıf mücadelesi içerisinde deneyimleyebilir ve milliyetçilik zincirini kırabilir! Gerisi bunu dayanışma ve mücadele ile somuta dökme becerisini ortaya koyma meselesidir. Bu yapılabildiği zaman, içerisindeki sınıfsal çelişkileri bastırıp görmezden gelen nice devletlerin ortasından çat diye kırıldığı, o kabuktan yepyeni bir yaşamın doğduğu tarihte onlarca kez tekrarlanmış bir gerçektir. Oz Karahan’ın kutsal bildiği Kıbrıs Cumhuriyeti de bu tarihsel olasılıktan muaf değildir!

Son olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’inin probaganda işlerini yürüten Oz Karahan’ın yazılarını yayınlamakla işe başlayıp, giderek Kıbrıslılar Birliği’nin gayrı resmi yayın organı durumuna dönüşmüş olan Avrupa Gazetesi ile ilgili bir iki söz söyleyelim. Gazetenin patronu ve genel yayın yönetmeni Şener Levent bir zamanlar Samuel Johnson’un “milliyetçilik alçakların son sığınağıdır” sözün alıntılamayı çok sever, bu sözü yazılarında sık sık kullanırdı. Görünen o ki zaman ilerleyip, yaş kemale erdikçe; Avrupa Gazetesi de milliyetçilerin son sığınağı haline gelmiştir!

---------------------------------------------------------------

Biz Oz Karahan gibi işkembeden atmadığımız için, kendisinden aktardığımız cümlelerin kaynaklarını aşağıda veriyoruz. Kendisinin bunu yapması mümkün değil, üstelik ne kadar atarlı ve “cesur” da görünse çoğu zaman yazılarında isim bile veremeyecek, öylesine, ortaya, hayali kişilere konuşacak kadar siniktir!

(1) Kıbrıslılar Birliği konusunda daha ayrıntılı bir değerlendirme için: https://www.bagimsizlikyolu.org/kendi-agizlarindan-kibris-milliyetcileri/

(2) https://www.cypriots.org/oz-karahan/2021/07/26/kibris-cumhuriyeti-vatandasliginiza-elveda/

(3) https://www.cypriots.org/oz-karahan/2022/11/28/ben-turkiye-icin-tehdit-degilim-platformu/

(4) https://www.cypriots.org/oz-karahan/2022/04/25/karma-evlilik-cocuklari-istismari-yeter/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder