20 Nisan 2014 Pazar

AÇIK YANIT



Sevgili Burak Kurtcebe ve "Baraka’nın 2014 Yerel Seçimleri ile ilgili olarak yapmış olduğu ittifaklar ile ilgili” kafasında “soru işaretleri olan” tüm Baraka dostları; Baraka’nın 2014 Yerel Seçimleri’nde TDP ve BKP ile birlikte yürüme kararına ilişkin sorularınızı elimden geldiğince yanıtlamaya çalışacağım.

Sorular şu adreste verilmişti: http://bkurtcebe.blogspot.com/2014/04/baraka-kultur-merkezine-ack-mektup.html

Öncelikle şunu belirteyim, yanıtları (yoğunluktan değil) olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım. Bunun nedeni hem okunurluğu arttırmak hem de mümkün olduğunca bu ittifakın dışında kalan yapılarla polemiğe girmemektir. Muhtemelen biliyorsunuzdur, “radikal” sol içi polemiklerin halkımızın moral anlamda umutsuzluğa kapılmasına neden olduğu ve elden geldiğince bu tür polemkileri kısa tutmak, mümkünse olmamasını sağlamak gibi bir kararımız var. Ve bunu iki yıla yakın bir zamandır da uyguluyor, olumlu sonuçlarını da görüyoruz. Şimdi bu “açık mektup” sonucu verilecek cevaptan dolayı, böyle bir polemiğe neden olmak istemem...

Ön bilgi niteliğinde bir kısa giriş:
Baraka 2009 yılında deklere edilen net tavrı ile SEÇİM BOYKOTLARINI yanlış bulduğunu belirtmiştir. Bu çerçevede Boykot konusu ile ilgili tavrını Argasdi’de, Baraka.cc’de ve aktivistlerinin bulunduğu her noktada teorik, pratik vb. her yolla izah da etmiştir. Ortaya koyduğumuz teorik külliyat ve pratik açılımlar sonucu toplumsal muhalefetimize herhangi bir yararı olmayan, yanlış boykot siyasetinin her geçen gün gerilemekte olması da bizi ayrıca memnun etmektedir.
2013 yılına kadar Baraka, olumlu bulduğu siyasal odakları işaret ederek her seçimde tavrını net olarak ortaya koydu ancak hiçbir zaman aday çıkarmak veya örgütsel olarak taraf olmak gibi bir tavra girişmedi. Bir alan örgütü olan Baraka’nın ‘siyasal faaliyetin politik partiler aracılığı ile yürütülmesi gerektiğine dair düşüncesi’ hala bakidir. Ancak pratikte son 3 seçimdir bunu uygulama şansımız olamıyor. Baraka kendini seçim süreçlerinin içinde buluyor. Bunun nasıl geliştiğini birazdan izah edeceğim. Ancak olayların gelişimini izah etmeden önce vurgulanması gereken “pratikte geliştirilen bu siyasal tavrın” uzun süre devam etmesine izin vermemek kararlılığında oluşumuzdur.
Baraka içerisinde örgütlü bulunan devrimciler, en kısa zamanda politik mücadeleyi merkeze alan bir devrimciler örgütlenmesini ilan etmek üzere çalışmalarını halen sürdürüyor. Bu yapıldığı zaman özünde bir ekonomik-demokratik mücadele aracı olan Baraka ile politik mücadele aracı olan devrimciler örgütü uygun konulara yönelik uygun araçlar olarak aşağıda dile getirilen soruların da gereksiz kalacağı ortamı rahatlıkla sağlayacaklar. Şu anda bu tür soruların oluşmasının nedeni elimizde bulunan araçların yetersizliğinden dolayı ortaya koymak zorunda kaldığımız pratiktir.

2013 yılına kadar, (hatta 2012 yılına kadar) Baraka kendisinin ekonomik-demokratik mücadelenin aracı olan bir demokratik taban örgütlenmesi olduğunun bilinciyle; ideolojik anlamda en yakın olduğunu düşündüğü YKP’nin yanlış boykot stratejisinden vazgeçmesi için çalıştı. Ancak bu çabalar (bugün belli bir sonuç vermiş dahi olsa) bize YKP’nin aslında hiç de sandığımız gibi ideolojik olarak bizimle bire bir örtüşen bir yapı olmadığını da öğretti. Bu farklılıkların ne olduğu 2009-2012 arasında yürütülen siyasal tartışmalarda net bir şekilde ortaya kondu ve hem argasdi’nin eski sayılarında hem de son yayınlanan Argasdi Seçme Yazılar kitabımızda görülebilir, okunabilir...

2013 yılında gerçekleşen LTB erken seçimi öncesinde Lefkoşa halkında “tüm solun” biraraya gelerek UBP/DP ikilisi tarafından yaratılan enkazı  temizlemesi arzusu vardı... Baraka olarak bu arzunun gerçek kılınması için çalıştık. YKP, BKP, TDP, CTP ve elbette diğer siyasetlerin, üstelik sendikaların da biraraya geleceği bir GÜÇ BİRLİĞİNİ en yoğun bir şekilde Baraka dile getirdi ve Lefkoşa halkından da açık bir onay aldı. Ancak günün sonunda böyle bir işbirliği olmadı.
Biz Baraka olarak boykot siyasetini olumlu bulmuyorduk. YKP’nin ısrarla tek başına hareket etmesi ve BKP tarafından kabul edilmiş olan birlikteliğe yanaşmaması da YKP’nin bu seçimde desteklenmesi için bir engeldi. Üstelik YKP tarafından bize 2013 yılında hiçbir davette de bulunulmamıştı. CTP ve TDP de, YKP gibi herhangi bir ittifaka yanaşmıyordu. Yani bütün özneler halkın arzularının tersine yürümekte ısrar ediyordu.
Bu durumu protesto etmek, halkın tepkisini ortaya koyabileceği bir odak yaratmak amacıyla 2013 Erken Yerel Seçiminde LTB Belediye Meclisi’ne bir aday gösterdik. Adayımızın seçilmeyeceğini biliyorduk. Ama geçerli oy kullanan seçmenlerin %6’sından tercih almasını biz dahi beklemiyorduk. Bu seçimde Lefkoşa halkı kendi bildiğini okumakta ısrar eden tüm sol yapılara açık bir mesaj verdi: “ASGARİ MÜŞTEREKLERDE BİRARAYA GELİN, GÜÇ BİRLİĞİ OLUŞTURUN.”

Baraka olarak bu asgari müşterekleri de 2013 seçim sürecinde belirlemiştik: Neo-liberalizm karşıtlığı, Barış savunusu ve Ankara siyasetlerine kafa tutmak... Bugün neredeyse tüm sol odakların bu üç temeli birlikte vurguluyor olması bizi ayrıca memnun ediyor.

2013 Nisan ayında halkın verdiği mesaj, siyasal örgütlerin biraraya gelmesi yönündeydi. Ama 2013 Temmuz’unda YKP yine boykot diyor, TDP ve CTP tek başına hareket ediyordu. “Biz bu mesajı aldık” diyen BKP’nin açık ittifak çağrısını yanıtsız bırakamazdık. Yanıt verecek bir devrimci politik çalışmamız da yoktu ve eldeki tek araç Baraka idi. Bu sebeple uzun süre YKP-BKP-DKB ittifakının gerçekleşmesi için uğraştık. Ama olmayınca da mecburen seçimlerde taraf olduk...
Toplumsal Varoluş Güçleri, halkın gerçek arzularına yanıt verdiğini ispatlayarak ülkemizde “radikal solun” bugüne kadar aldığı en yüksek oyu aldı. Böylesi bir ittifakın barajı geçebileceği net bir şekilde görüldü. Üstelik ittifak içindeki örgütlerin açık ideolojik farklılıklarına rağmen kavgasız gürültüsüz, kendi örgütsel dar çıkarlarını bir yana bırakarak asgari müştereklerde biraraya gelebileceği de görüldü. Bu süreç DKB için de BKP için de Baraka için de bir yüz akıdır. Çünkü ilk kez bir ittifak biterken kimse kimse ile düzeysiz tartışmalara girmedi. Küslükler olmadı...

Bizim arzumuz TVG ittifakının genişleyerek sürmesi yönünde idi. Bunun için de uğraştık. Ancak biz YKP’nin katılmasını beklerken ittifaktan DKB çıktı...
DKB yaşanan ittifak sürecinin örgütler arası ilişkiyi yeterli olgunluğa getirdiğini bu yüzden de bir ÇATI PARTİSİ kurulmasını önerdi. Elbette ki DKB’nin TVG sürecine yönelik eleştirileri de vardı. Tıpkı bizim de, BKP’nin de olduğu gibi. Ancak onlar için kritik nokta Çatı Partisi önerileri idi... Bu konuda ayrıntılı izahlar kendilerinin yayınlarında görülebilir.
ÇATI PARTİSİ önerisi BKP tarafından kabul edilmedi. BKP kendi gerekçelerini kendisi izah edebilir ve bizim konumuz değildir. Ancak Baraka için de bunun kabul edilmesi mümkün değildi. Burada sorularınıza geliyoruz ve süreç sorularınıza yanıtlarla daha iyi anlaşılacak...

İLK SORUNUZ: İttifaktan ayrılan DKB süreç ile ilgili endişelerini dile getirip ayrıldığında bunlara katıldınız mı yoksa katılmadınız mı ? Yoksa süreç farklı mı işledi?
DKB’nin ittifaktan ayrılma nedeni ÇATI PARTİSİ önerisinin kabul edilmemesidir. Buna katılmamız mümkün değildi.
Çünkü;
1- Bir ÇATI PARTİSİ, “SOLDA BİRLİK” anlamına gelir. Oysa TVG bir solda birlik yapısı değil “SOLDA GÜÇ BİRLİĞİ” yapısı idi. İş-Güç-Eylem birlikteliği ile ÖRGÜTSEL BİRLİK arasındaki farkları uzun uzun anlatacak değilim. Bu teorik konular devrimci hareketin tarihinden okunarak kolayca öğrenilebilir, Baraka’nın kendi metinlerinde de zaman zaman izah edilmiştir...

2- Baraka açısından bir kültür merkezinin çatı partisi oluşumuna katılması doğru değildir. Eğer bir çatı partisine katılacaksak bunu politik mücadelenin aracı olan bir örgütle yaparız. Ancak bizim için bu da mümkün değildir çünkü halkın “bağımsız devimci politik örgütlenmesi” bu tür SOLDA BİRLİK arayışları ile kurulamaz. Bu bizim geleneğimizin pratikten de öğrendiği ama teorik olarak da temeli bulunan görüşüdür.

3- ÇATI PARTİSİ veya Solda birlik için, ideolojik ortaklık esastır. Oysa solda güç birliği için asgari müştereklerde buluşmak yeterlidir. DKB’nin önerisi bu yüzden de kabul edilemezdi. EĞER İDEOLOJİK BİRLİK YOKSA; ÇATI PARTİ’leri sonradan sıkıntıların oluşmasına daha fazla müsait yapıladır. (Bkz. BDH, YBH, DMP vs.) Oysa GÜÇ BİRLİKLERİ daha iyi sonuç veren ve daha az gerilim potansiyelleri barındıran yapılardır (Bkz. BMBP, Barış Platformu, GKO vs.)

Sonuç olarak kendi ideolojik duruşu gereği süreci farklı değerlendiren DKB, TVG’den ayrılmaya karar verdi ve ayrıldı... Şimdi yeni bir çatı partisine ilerlemesini umdukları yeni bir güç birliği içindedirler. Umarız ki hedeflerine ulaşırlar...
Ancak Baraka olarak bizim hedefimiz ÇATI PARTİSİ değil, BAĞIMSIZ DEVRİMCİ POLİTİK ÖRGÜTTÜR. Ve bu örgüt elbette asgari müştereklerde iş-güç-eylem birlikteliği yapacaktır. Ancak kendi örgütsel bağımsızlığını da kıskançlıkla koruyacaktır. Çünkü bize göre ideolojik netliği korumanın yegane yolu örgütsel bütünlüğü korumaktır.

İKİNCİ SORUNUZ:  YKP ve DKB arasında kurulan ittifak için Barakaya ya da BKP'ye bir teklif geldi mi ? Geldiyse neden YKP-DKB ittifakı yerine TDP ittifakı tercih edildi?
YKP-DKB ittifakı Baraka’ya da bir teklif ile geldi. Bazı toplantılar yaptık. Ancak bu teklifi kabul etmemizin mümkün olmadığı süreç içinde netleşti. Daha baştan teklif şu şekilde yapıldı:

1- SADECE LEFKOŞA’da ve SADECE YKP LOGOSU ile Belediye Meclislerine aday gösterilecek... Diğer hiçbir belediyede yani 27 belediyenin hiçbirinde Belediye Meclisi listesi olmayacak...
2- İTTİFAK SADECE Lefkoşa’da Belediye Başkan adayı belirleyecek. Diğer belediyelerde SADECE BAĞIMSIZ ADAYLAR desteklenecek...

Bunun nedeni olarak da (daha ittifak çağrısı bile yapılmadan toplanan ve karar alan) YKP Parti meclisi kararları gösterildi.

Bu süreçte Baraka’ya davet geldi ama BKP’ye veya TDP’ye hiçbir davet gelmedi... BKP kendi çağrısını yaparak YKP ile görüştü. Ve orada bu ŞARTLARI esnetmeyi önerdi. Şöyle ki; Lefkoşa’da YKP LOGOSU ile seçime girmeye hazır olduklarını ancak başka bir yerde de BKP LOGOSU ile seçime girilmesini ve dengeli bir ittifak kurulmasını. Ayrıca Belediye Başkan adaylığı gösterilen yerlerde (bağımsız da olsa) bu başkan ile çalışacak bir belediye meclisi listesi de oluşturulmasını çünkü meclisi olmayan bir başkanın iş yapamayacağını söyledi BKP... Ama bunlar kabul edilmedi...

Aynı teklif TDP’nin çağrısı ile yapılan ittifak toplantısında YKP’ye TDP tarafından da yapıldı. Aynen şu şekilde soruldu: “Eğer TDP olarak parti meclisimiz Lefkoşa’da sizin llogonuzla seçime girmeyi kabul ederse, siz de YKP olarak örneğin Mağusa’da TDP logosu ile seçime girecek misiniz?”
YKP’nin buna yanıtı da “hayır” oldu.

Kısacası YKP’nin önerdiği şey bizim açımızdan dengeli ve eşit bir ittifak değildi hatta ittifak bile değildi... Ve kabul etmemiz mümkün değildi. Kaldı ki YKP yaptığı hiçbir örgütsel çağrıya BKP’yi veya TDP’yi dahil etmedi. Baraka olarak biz çağrıldık ancak baştan da izah ettiğimiz gibi bizim aradığımız şey Baraka için bir ittifak değildi Kıbrıslı Türk halkı için bir ittifaktı...

Bu yüzden de TDP tarafından yapılan çağrıda her olasılığa açık, her teklifi değerlendirmeye yakın, ilkesel konular dışındaki seçimle ilgili biçimsel noktaları öne çıkarmayan yaklaşıma; önyargılı bir hayır demek yerine görüşmeyi tercih ettik. Sonuçta da bu güç birliği doğdu...

ÜÇÜNCÜ SORUNUZ: 2013 Genel seçimlerinde TDP'ye verilen oyun Toplumsal Varoluşa bir fayda getirmediği ve düzenin devamını sağladığı düşünülüyordu. Bu durum bugün de devam ediyor mu ? Etmiyorsa ne değişti ?
Baraka BKP ile seçime girdiğinde BKP’nin ideolojik olarak bizden farklı olan yönlerini savunmadığımız gibi, bugün BKP-TDP ile seçime girdiğimizde de TDP’nin bizden farklı olan yönlerini savunuyor değiliz.
ASGARİ MÜŞTEREKLER mantığı ve GÜÇ BİRLİĞİ ilkesi çok basit bir ilkedir. Sekterliğe düşmemek için de bu iki yaklaşımın iyice kavranması şarttır.

Baraka düşünceleri belli, pratiği belli, sözü belli bir yapıdır. Kitapları vardır, dergileri vardır, belgeselleri vardır, müzik albümleri vardır, en önemlisi PRATİĞİ VARDIR. Baraka’nın herhangi bir şekilde birisi ile yanyana gelmekten korkusu yoktur. Yeter ki o biraraya gelişin ilkesel temeli izah edilmiş, tüm yapılarca ilan edilmiş ve sürecin yönlendirilmesine dair herksein eşit söz hakkı kabul edilmiş olsun... Bugün bu güç birliğinde bu unsurların tamamı vardır.
Seçim süreci içinde BKP’den de TDP’den de bizim sözümüzden farklı sözler çıkacak, pratikler ortaya konacaktır. Bunu biliyoruz. Geçtiğimiz seçim de bunları yaşadık. Ancak gene biliyoruz ki bunlar bizi bağlamaz, bozmaz. Bizi bağlayan ORTAK tavırdır. ORTAK deklerasyondur. ORTAK DÜŞÜNCEDİR...
Biz TDP’ye oy istemiyoruz biz GÜÇ BİRLİĞİNE OY İSTİYORUZ. Bu yüzden sorunuzun manipülatif olduğunu açıkça belirtmek gerek.

DÖRDÜNCÜ ve BEŞİNCİ SORULARINIZ:
-TDP ile girilen ittifakın CTP ile girilmemesinin sebebi TDP'den böyle bir talebin gelmesi miydi?
-CTP'den de talep gelse bunu kabul eder miydik?
Bu sorunuzun yanıtını Argasi Kitaplığı’nın ikinci kitabı olan HEMEN ŞİMDİ isimli kitabın DIŞ İLİŞKİLER başlığında bulabilirsiniz.
Sizin için ilgili kısmı alıntılıyorum. Ancak burada eğer “siyasal kaygılarla hareket edildiği ve bu yüzden ilkelerden bir sapma olduğu” iddiası varsa buna yanıtım şudur:
“Baraka ne yaptığını çok iyi biliyor. Yanlışını da doğrusunu da değerlendiriyor. Çünkü kolektif bir karar alma mekanizması ile ÖRGÜTLÜ ÇALIŞAN DEVRİMCİLERDEN oluşuyor... Hatalar da yapıyor ama entellektüel gevezeliği meslek edinmiş, kerameti kendinden menkul bireylerden farklı olarak bu hatalarını; öğrenmek için bir araç kılabiliyor...”

Umarım sorularınıza yanıt verebilmişimdir...


“DIŞ İLİŞKİLER
Baraka’nın varlık nedeni Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve Kıbrıs halklarının kardeşliği mücadelesinde anlam bulur. Varlık nedeni bu amaçlara karşı konumlanmamış her yapıyla iş, güç, eylem birlikteliği yapılır. Baraka kendisi dışında hiçbir örgütten emir/direktif almaz. İdelolojik olarak işçi sınıfı bilimine (Marxisizm) bağlıdır ancak örgütsel bağımsızlığını da kıskançlıkla savunur. Baraka tüm örgütler arasında eşitlik ilişkisi olması gerektiğini düşünür. Bu eşitlik; büyük örgüt / küçük örgüt, parası bol örgüt / parası az örgüt, parti / alan örgütü gibi ayrımlar olsun veya olmasın her türlü birliktelik ve ortak süreçte örgütlerin EMEĞİ ORANINDA söz sahibi olduğu ön kabulüne dayanır.
Bu yaklaşım çerçevesinde Baraka diğer örgütlenmeler ile iki potansiyel ilişki biçimi öngörür:

İş-Güç-Eylem Birlikteliği
Baraka’nın bir veya birkaç değeri minvalinde, duruma göre başka örgütlenmelerin öncülüğünü yürütebileceği, konu merkezli, orta ve/ya kısa vadeli meseleler çerçevesinde şekillenen eylemler, kampanyalar, çalışma gruplarına iş birliği, güç birliği, eylem birliği demekteyiz.
Genişletilmiş Sürdürülebilir Çevre Platformu, Elekten Üç Gece Festivali, Köpek Yarışlarını Durduralım Kampanyası, Savaşa Hayır Koalisyonu, Anti-Faşist Festival, İşçi Filmleri Festivali vb. platformlar, festivaller ve kampanyalar bazısı geçmişte yaşanmış bazısı halen devam eden iş/güç/eylem birlikteliklerine örneklerdir.
Baraka teker teker tüm değerleri ile ilgili oluşturulacak birlikteliklere katılmayı prensip olarak kabul eder. Hiçbir konuyu tekeline alarak davranmaz ve olabildiğince tüm diğer örgütlerle birlikte kotarmaya çalışır. Hareketin genel çıkarları her zaman Baraka için önceliklidir. Ancak pratik içerisinde ortaya çıkabilecek her bir durum değerlendirilerek herhangi bir işbirliğine girilmemesine veya çıkılmasına da karar verilebilir. Belli bir değer çerçevesinde yürütülen bir iş/güç/eylem birliği başka bir değer ile çelişen pratik içine girerse, Baraka sıkıntısını olabildiğince diğer örgütlerle paylaşmaya, diğer örgütleri evriltmeye çalışarak duruma göre karar alır.
Baraka her eylem birlikteliğinin sonunda bir değerlendirme yaparak bu değerlendirmesini yazılı hale getirir. Bu yazılı metinde kendisinin ve birlikte iş yaptığı yapıların hata ve zaafları yanında, olumluluklarını da belirtir. Böylece deneyimin geleceğe bırakılması için çaba harcar.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder