Kıbrıslı Türkler 2001 yılından itibaren ciddi bir
toplumsal patlama yaşadı...
Eylemler, sokak olayları, mitinglerle Meclis’i basmaya
kadar şiddetlenen süreç Annan Planı aracılığı ile kontrol altına alınıp
ardından da CTP’ye oy olarak restore edildi...
Bir süre yatışan toplumsal dinamizm 2009 yılından
itibaren yeniden canlanmaya başlayınca bir çok kesim bir “de javu” hissi ile
irkilmişti...
Ancak o zamandan bu yana geçen beş yılda net bir şekilde
görüldü ki; 2009’da başlayan süreç ile 2001’de başlayan süreç arasında ciddi
farklar mevcut...
CTP bu süreçte de oylarını arttırarak konumunu
sağlamlaştıran bir çizgi izlese de bu kez Kıbrıslı Türkler içindeki hava
bambaşka...
Bir kere 2009 sonrası Kıbrıslı Türk siyaseti yüksek
heyecanlara dayalı patlamalı bir seyir izlemiyor...
Aksine çok daha derin bir öfkeye dayalı ama o kadar da
tereddütlü bir radikalleşme söz konusu toplumda...
***
1974’ten sonra Lefkoşa, her zaman muhalif kesimlerin en
yüksek onayı bulduğu şehir oldu...
Şimdi ise toplumdaki genel radikalleşme havasını en rahat
soluyabileceğimiz yer gene Lefkoşa’dır...
Bugün devrimci solun Lefkoşa’da kurtarılmış bir bölge
havasında dolaşabilmesinin bir sebebi de bu zaten...
Bir yıl önce Lefkoşa seçmenin %6’sı Baraka’nın Belediye
Meclis adayına tercih kullanırken veya on ay önce Baraka’nın da içinde
bulunduğu TVG ittifakı Lefkoşa’da %4,5 oy alırken gerçekleşen; bu genel
radikalleşme havasının rakamlarla ortaya çıkmasıydı sadece...
Kısacası Kıbrıslı Türk halkı devrimci bir alternatif
arayışında...
Halkımızın bu arayışını en ileri derecede yansıtan şehir
ise Lefkoşa...
***
Lefkoşa sendikaların, partilerin, derneklerin, devrimci
unsurların sürekli eylem alanına çevirdiği ve politikleşme düzeyi en yüksek
şehir...
Ama sadece bununla da kalmıyor; sermayeye dayalı olmayan
sanatsal üretimlerin ve kültürel direnişin de bayrağı konumunda...
Bu yüzden de Lefkoşa; salt seçime ve oy vermeye
endekslenemeyecek kadar aktif bir kültür-siyaset-sokak üçgenine sahip...
Söz konusu kültür-siyaset-sokak üçgeninin sağlamlığı
Lefkoşa üzerinden yürütülecek bir devrimci seçim siyasetine imkan veriyor...
Hatta belki de zaferine...
***
Sözümüzü sakınmayalım; özellikle Lefkoşa’da büyük bir
onay alan devrimci unsurların iki önemli eksiği var...
Birincisi her konuya yetişecek yeterli kadro hazırlanamamasının
fiziksel zaafiyeti...
İkincisi ise kendi içinde parçalı ve uyumsuz bir yapıya
sahip olmanın moral zaafiyeti...
Özelde Lefkoşalılar, genelde ise Kıbrıslı Türkler
mücadeleden, gerilimden ve kavgadan kaçmıyor...
Ancak eğer bu mücadele egemenlere karşı ise...
Solcunun solcuya solculuk probagandasından herkes
sıkılmış durumda...
O halde yapılması gereken net olarak ortadadır: Güç
birliği...
Mevcut statükonun dışında konumlanmış radikal ve devrimci
unsurların kadro sorununu kısmen, parçalı durmaktan kaynaklı güven sorununu ise
kökten çözecek yaklaşım, güç birliği yaklaşımıdır...
Ortak hedeflere yönelik, ilkelere dayalı ve şeffaf bir
güç birliği...
Herkesin kendi siyasetini yürütmesine imkan veren, ancak
ortak süreçleri örgütlemeyi de engellemeyen bir güç birliği...
***
Baraka tam on dört aydır böylesi bir güç birliği
siyasetini kendine rehber edindi...
Nisan 2013 Lefkoşa erken seçiminde yokladığımız nabız
atıyordu...
Temmuz 2013’de radikal solun bugüne kadar aldığı en
yüksek oyu yakalayan bir ittifak oluşturulabildi...
Ve bugün Lefkoşa Belediye Başkanlığı’nı almayı imkan
dahilinde gören bir ittifak kuruldu...
Bu üç adımın üçü de aynı üç temel ilke üzerine kurulu...
Kıbrıslı Türk halkının asgari müşterekleri olarak
mücadele bayrağımızda bunlar yazıyor...
Ankara’ya, Neo-liberalizme ve şövenizme karşı; bağımsızlık, sosyalizm ve barış...
Ama hepsinden önemlisi; tüm farklılıklara rağmen,
demokratik bir hoşgörü ve karşılıklı saygıya dayalı bir yanyana durabilme
olgunluğu...
İşte Baraka, TDP ve BKP’nin Lefkoşa’daki ortak adayı Harmancı
bugün bunların adayıdır...
Farklı ama yanyana durabilme olgunluğunun...
Asgari müştereklerde biraraya gelebilme cesaretinin...
Örgütsel kibiri bir yana bırakabilme samimiyetinin...
Bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs için
mücadelenin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder