4 Haziran 2014 Çarşamba

Yetti Artık: HAYIR!



1985 yılında, Türkiye’deki askeri darbe koşullarında başımıza musallat olan ve o tarihten beridir de değiştirilememiş olan Anayasa’nın bazı noktalarının değiştirilmesi gündemde...
Değişikliğe ilişkin maddeler Meclis’te oybirliği ile onaylanmış ve referanduma sunulmak üzere gerekli yasal prosedürün tamamlanması için atılacak diğer adımlara gelmiş sıra...

***
Sol liberaller müthiş bir heyecan içinde. Kolay mı, 1985 Anayasası değişiyor...
Ama değişikliklerin içeriğine bakıldığı zaman yaratılan gürültü ile ortaya konan değişikliğin orantısızlığı o kadar bariz ki...
Evet sadece değişiklik önerilerine bakıldığında gayet somut olumlu maddeler var...
Ve gene evet, bariz bir olumsuzluğu içeren bir iki nokta dışında olumsuzluklar çok daha az...
Ama 1985 Anayasası’na Darbe Anayasası ismini verdiren en çarpıcı noktalar halen mevcudiyetini koruyor...
Mesela bu değişikliklerde Vicdani Ret Hakkı’nın sözü dahi edilmiyor, kamu emekçilerinin siyasal özne olmalarının önüne bir çok engel çıkarılıyor ve Geçici 10. Madde bu değişiklikten sonra da kalıyor...
***
Sol liberallere sorulursa, her değişiklik önemli, her değişiklik değerli...
Onlara göre 29 yıldır hiç bir maddesi değiştirilememiş bu Anayasa’nın bir virgülünü alıp yerine noktalı virgül koysak bu bile başarı...
O kadar gözlerinde büyütmüşler ki bu Anayasa’yı, o kadar kutsal, o kadar dokunulamaz addediyorlar ki; sırf “değiştirdik” demek için; ne değişse bayram edecekler...
Üstelik, Meclis’ten oybirliği ile geçmiş bu değişiklik önderilerine “hayır” demeye kalkacak olanlara da cevapları hazır: “statükocu”...
Bu hesapla UBP ile DP değişimden yana... Geçici 10. Madde’yi onaylamak istemeyenler statükocu...
***
Bize denilen şu; “Geçici 10. Madde zaten Anayasa’da var... Kaldırılması da gerekli... Ama madem ki bir uzlaşma sağlanamıyor, o halde diğer maddelerin değişmesine itiraz edilmemeli...”
Unutulan ise şu: Biz bu Anayasa’yı onaylamıyoruz. Özellikle de Geçici 10. Madde’den dolayı onaylamıyoruz. Hangi sebeple olursa olsun yeni Anayasa’ya onay vermemiz durumunda, Geçici 10. Madde’ye de ona vermiş olacağımızı biliyoruz...
Kısacası hangi süslü lafla anltılırsa anlatılsın, bizden talep edilecek EVET’in, değişikliklere değil, Geçici 10. Madde’ye bir evet olacağından hiçbir şüphemiz yok...
Üstelik, yeni Anayasa’da değiştirilen, iyileştirilen maddelerin teker teker hiçbiri seçimler sırasında ne CTP’nin dilinden düşmeyen “vesayet” konusuna, ne de DP’nin tekrarladığı “kendi evimizin efendisi olma” konusuna dair değil...
***
Bize deniliyor ki; “Siyaset yasağı, vicdani ret, Geçici 10. Madde konularında haklısınız. Ama ya hep ya hiç yaklaşımı ile kısmi değişiklikleri reddedersek, ilerleyemeyiz...”
Bir kere bizim yaklaşımımız “ya hep ya hiç” yaklaşımı değil; “ya varoluş yada yokoluş” yaklaşımıdır...
Kendi vatanımızda, söz hakkını bize fazla gören bir yabancı devletin sarsılan imajını cilalamaya çalışan iyileştirmeler ise ilgi alanımızda değil...
Rejimin yıpranan duvarlarını tadil etmek hiç umurumuzda değil...
Çünkü biz bu senaryoyu Türkiye’de yaşanan Anayasa Referandumu’nda da gördük...
Orada da o gün “yetmez ama evet” diyen birçok sol liberal vardı... .Tıpkı burada da bugün olduğu gibi...
Çağımızın gereğidir, sol liberaller olacak... Bunda utanılacak bir şey yok bizim açımızdan...
Devrimci bir alternatif üretemesek, işte asıl utanmalıyız bundan...
***
Bu yüzden, birkaç suya sabuna dokunmayan, yaşama temas etmeyen maddeyi alladılar pulladılar değiştirdiler diye Darbe Anayasası’na bizden EVET bekleyenlere, “Yetmez ama gene de EVET” denmelidir diye tatlı dil dökenlere, ehven-i şerdir, kötünün iyisidir, mümkün olan budur diyenlere, rejimi değiştireceğim diye rejimi tadil etmeye soyunanlara çok net bir yanıtımız var bizim...
Her ne yapacaksanız, bizsiz yapacaksınız...
Biz bu hesapta yokuz...
Çünkü en kötü şer ehven-i şerdir bizim için...
Egemenlerin ihsan edeceği özgürlük kırıntılarını değil, Kıbrıslı Türklerin kendi ülkelerine dair söz-yetki-karar haklarını istiyoruz ve bundan daha azına da razı olmaya niyetimiz yok...
***
Darbe Anayasası’na ve TC Ordusu tarafından idare edilmeye hep beraber “Yetmez ama Evet” diyeceğimize....
İşgale, işbirlikçiliğe, rejimi tadil etmeye, halkımız yok olurken asılacağımız ipin kalitesini tartışmaya; tek başımıza “YETTİ ARTIK: HAYIR!” deriz olur biter...
Çünkü bu mücadele ne dün başladı ne de yarın sona erer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder