5 Kasım 1999 Cuma

Editörün Notu


Bu makale, Özker Özgür'ün "Yanılmayı Çok İsterdim" isimli kitabına Editörün Notu olarak yazılmış ve kitabın içerisinde yayınlanmıştır...
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; Bakanlar Kurulu kararına rağmen bir gecede öğrenciler sınır-dışı edilebiliyor, Yasalar en yetkili vede yasaları korumakla yükümlü organlar tarafından çiğnenebiliyor, direktiflerle hükümetler kurulup bozuluyor. Öyle bir ülke ki bu, aydınları kurşunlanırken demokrasiden bahsedilip, Mahkeme kararlarını kimse takmazken Hukukun Üstünlüğünden dem vurulabiliyor.

Yalanla gerçeğin, doğruyla yanlışın birbirine karıştığı bu ortamda toplumun gerçeklere ve sistemin gerçek işleyişine dair bilgilenme kanalları ya tamamen tıkanmış ya da dedikodu düzeyindedir. Bilginin olmadığı yerde sağlıklı tahlillerin yapılması elbette mümkün olamaz.
Toplumumuzun kendi kendini idare edebilmesi, yasama yürütme ve yargı güçlerine sahip çıkabilmesi, sorunlarını çözüp geleceğe ilişkin planlar yapabilmesi, kendi yanlışlarını yapıp kendi doğrularını bulabilmesi, velhasıl; varlık, kimlik ve iradesine sahip çıkabilmesi için hiç de iç açıcı olmayan bu ortamda, umutsuzluğa düşmekten daha kolay hiçbirşey olamaz.
Yıllardır içerisinde debelendiğimiz Kıbrıs Sorunu tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Sorunlar katlanarak artarken dünyanın her köşesinden yeni çarpışma ve yıkım haberleriyle sarsılıyoruz. Her geçen gün “Globalleştiği” söylenen dünyamızda “Globalleşen”in ne olduğu sorusu kendini dayatıyor. İspanya’dan Filistine, İrlanda’dan Timor’a, Irak’tan ABD’ye kadar her ülkeden eşitsizlik, adaletsizlik, anarşi ve kaos haberleri geliyor. “Gelişmiş” ülkelerde ırkçılık hortlarken yabancı düşmanlığı daha fazla prim yapmaya başladı. Geliştirilmemiş ülkelerse küreselleşme ve özelleştirme masallarıyla, zaten içinde bulundukları borç batağından da kötü limanlara doğru çoktan yelken açmış durumdalar. Tüm değerlerin içini boşaltan kapitalizmin herşeyi parayla ölçen mantığı Amazon Ormanları’nın yokedilmesi, denizlerimizin petrole bulanması, Ozon tabakasının delinmesi, su kaynaklarının azalması ve soluduğumuz havanın kirlenmesi karşısında “benden sonrası tufan” demeye devam ediyor.
Herşeyden kötüsü, insanlığın son büyük kalkışması, alternatif yaratma yolundaki son cesur adımlar da Sovyetler Birliği’nin dağılması ile yenilgiye uğrarken, insanlık kendini kapitalizmin insafına terkedilmiş buluverdi. Sol, sosyalist, devrimci ve/veya demokrat olduğunu söyleyen hatta buna kendileri de inanan birçok çevreler, dünyanın heryerinde, kapitalizmin nimetlerini keşfetmeye başladılar. Onların “gençtik, toyduk” sızlanmalarının oluşturduğu orkestrada kapitalizm kendi solosunu çalmaya devam ediyor. İşi “Tarihin Sonu”nu ilan etmeye kadar vardıran bu gerici dalga heryanı kaplarken görebildiğimiz odur ki; dünyanın durumu Kıbrıs’tan daha iyi değildir.
Bu ortamda, gerçekleri görebilmek, koşulları doğru değerlendirmek ve mücadeleye bu bilgiler ışığında yön verebilmek daha bir anlam kazanmaktadır.
Özker Özgür, yıllarca Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanlığı yapmış, emekten yana, barışçı ve toplumcu anlayışıyla; Kıbrıs Türk Toplumu’nun kendi kendini idare etmesi, evrensel değerlerle bütünleşerek kendi kimliğini yaşatabilmesi yolunda emek vermiş bir insan. En önemlisi, CTP’nin DP ile hükümet ortaklığı yaptığı xx yıllık dönemde, CTP Genel Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı gibi önemli görevler yürütmüş, İlkeleri ile bağdaşmadığı noktada istifa etmesini bilmiş, doğru bildiği ve toplumu için yararlı gördüğü politikalar için mücedele etmiş bir kişilik.
Özker Özgür’ün gazete makalelerinden derlenmiş bu kitap birçok anlamda kaynak bir eserdir. Bu kitapta, kısa bir süre için de olsa Hükümet mekanizmasının içinde bulunmuş bir insan olan Özker Özgür’ün, alternatif politikalar üretmek isteyen, toplumumuzun içinde bulunuğu çıkmazı anlamaya çalışan ve çıkış yolları arayan beyinlere faydalı olacak önemli deneyimlerini bulacaksınız.
Özker Hoca’nın Kuzey Kıbrıs’a yönelik dış müdahaleler, Hükümet deneyimleri, CTP’den ayrılması ve CTP ile ilgili deyimleri ile dünyamızın içine girdiği Yeni Dünya Düzen(sizliğ)i ile ilgili makalelerinden derlemeye çalıştığım bu kitap, hazır çözüm paketleri arayanlara değil, değiştirme yolunda anlamak ve bilgilenmek isteyenlere hitap edebilir.
Bir Başbakan Yardımcısı’nın, hükümetinin dıştan kaynaklı nedenlerle aldığı kararları uygulayamaması gibi bir durum ile ilgili deneyimleri, sistemi değiştireyim derken sistemim bir parçası haline gelen muhaliflerin öyküsü veya dış müdahalelerin güncel bir özeti de diyebilirsiniz bu kitaba. “Peki ya alternatif, daha iyisi varsa çözüm önerinizi de söyleyin?” diyenler de olacaktır elbette. Ve bu kişilere Hocanın verdiği yanıtlar da vardır bu kitapta. Ancak Özker Hoca’nın çok sevdiği bir ifadeyi kullanarak, ben şöyle söyleyebilirim: Bu kitap ülkemizin “Somut Koşullarının Somut bir Tahlili”ni yapmaktadır. Zaten sorgulayan beyine en çok hitap eden tarafı da budur. Yeniyi yaratmak isteyen eskinin ne olduğunu bilmelidir. Aletnatifler, çözüm önerileri elbette önemli ve gereklidir. Gereklidir de bugünü anlmadan sağlıklı değerlendirme yapılamaz. Somut koşulların somut tahlilini yapmayan yaklaşım, somut öneride de bulunamaz, çözüm de getiremez. Getirse de sağlıklı olmaz.
İnsanlık, daha güç engelleri aşmış, daha zor badireleri de geçmiştir. Umut, umutsuzluk kadar reklama düşkün değildir, onun kadar gürültücü, onun kadar mübalağacı da değildir. Umut vardır ve bu, insanın kendi kendini yönetme isteğinde, paylaşma güdüsünde, örgütlenme ve mücadele etme yetisinde gizlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder