5 Aralık 2003 Cuma

İşçi Sınıfının Ufukta Görünümü /02 Aralık 2003 Sabahından Dağınık Notlar



Ledra Palace Barikatından geçişleri engellenerek iş yerlerine ulaşamayan bir grup Kıbrıslı Türk işçi bugün sabah Lefkoşa sokaklarında gövde gösterisi yaptı.
Vergi ile ilgili bir evrağı doldurmaları talep edilen, evrağı doldurmayınca da geçişleri engellenen işçilerin bazıları barikatı atlayarak geçti. Ancak Polisin BM yetkililerine durumu bildirmesi ile tutularak kuzeye iade edildiler.

Bunun üzerine Meclis binasına doğru yürüyüşe geçen işçiler, öğlen yemeği için yanlarında bulunan sebze, ekmek gibi gidaları Meclis bahçesine fırlattılar.
Eski Peyak önünden yürüyüşlerine devam ederek, Girne Kapısı istikametinde CTP-Birleşik güçler seçim çalışmalarını yürüten ekiple karşılaşan işçiler, bir süre burada oyalandılar. Ancak daha sonra yürüyüşlerine devam ederek Kuğulu Park’a girdiler. CTP’li kitlenin burada kalarak bayrak sallamaya devam ettiği ve korteje katılmadıkları dikkat çekti. Bunun yerine partinin önde gelen isimleri kitleyi yatıştırmaya ve eylemin dağılmasına yönelik mesajlar vererek, işçileri soğukkanlı olmaya davet ettiler.
Kuğulu parkta radyodan haberi duyup işçilere katılan halk, sendika başkanları, milletvekili adayları ve parti temsilcileri ile kitle büyüdü.
500-600 kişilik kalabalık “sakin olun”, “soğukkanlı davranın”, “zaten seçimler’de gerekeni yapacağız” yollu telkinlere kanmayarak Meclise doğru yürüme kararı aldı. Ancak polis sabahın erken saatlerinde olduğu kadar hazırlıksız değildi. Bu yüzden Meclisin arka sokağından ilerleyen kortej, Belça önünden Başbakanlık istikametine doğru yöneldi.
Ticaret Bankasının önünde Denktaş Bey’in arabası ile karşılaşan işçi kortejinin en önünde artık bir siyah çelenk vardı. Ve üzerinde “GÜNEY KIBRIS TÜRK İŞÇİLERİ” yazıyordu. Denktaş’ın yuhalanması ile kitlenin coşkusu doruğa ulaştı. Yoldan geçen ve işine araba ile gitmekte olan vatandaşların desteği, ile kitleden “İşçiyiz haklıyız, söke söke alırız” sloganları yükselmeye başladı.
İşçiler ellerinde bulunan mala, çekiç, kerpeten gibi aletleri sallayarak sloganlar atmaya başladılar. Üretimde kullandıkları aletler artık birer siyasal ifade aracına dönüşmüştü. Artık; gereğinde saldırı, gereğinde savunma amacıyla kullanabilecekleri bu aletlerden ve hakları kısıtlanan, sömürülen, kullanılan yanı başlarındaki diğer işçilerden başka herkes ve herşey doğal olarak bu çemberin dışında kalıyordu.
Ön sıralarda birbirine kenetlenmiş olarak yürüyen ve yürüyüşün başından beri tansiyonu düşürmeye çalışan CTP Bürokratlarının yüzlerinde endişe ve tedirginlik okunuyordu. CTP sempatizanı kitle ile CTP üst yönetiminin bu kadar birbirinden uzak ruh hallerini yaşadığı bir an Kıbrıs’ta belki de ilk kez yaşanıyordu.
Bu arada KSP, BDH gibi örgütlerin militanları ve emek mücadelesi ile değil, siyasal angajman ile kensisini tarif eden tüm diğer elit kesim, kendisine kitle içinde yer açmaya, sloganlarını attırmaya, kitleye yönvermeye çaba gösteriyor, ancak çabaları yankı bulmuyordu.
“Susma sustukça sıra sana gelecek”
“Statüko gidecek barış gelecek” şeklinde yükselen sloganlar, işçi sınıfının halkın genel etkileşiminden bağımsız olmadığını henüz kendi özgül taleplerini ön plana çıkaracak kadar olgunlaşmadığını ama inançlı ve kararlı olduğunu gösteriyordu.
Memur/KSP kökenli ve eyleme destek amacıyla orda bulunan 2-3 kişilik bir grup “Devletin Rüşvetine Son” sloganını attırmaya çalışırken, kitle “Vur vur inlesin Eroğlu Dinlesin” diye ünlüyordu. Memur/KSP grubu bu sloganı tekrar etmeye başladı.
Sloganlar, en temel taleplerin en basit şekilde dışa vurumudur. Basittir, kolay anlaşılırdır ve kitlenin kendi öz durumunu ifade eder. Ancak sınıfın durumunu ve taleplerini anlamadan yukardan dayatılan/dayatılmaya çalışılan sloganlar yankısız kalır.
Kitleyi tanıyıp onu arkasına alamayanlar, kitlenin kuyruğuna takılıp onu takip etmeye mahkumdurlar. Ta ki fırsatını bulup sınıfın tepesine çıkana kadar. Bu sabah görünen o ki, şimdilik bu mümkün değil.
Gelibolu İlkokulu önüne gelindiğinde pencereleri dolduran ilkokul öğrencileri “Kıbrıs’ta Barış Engellenemez” sloganları ile caddeyi inletmeye başladı. İşçiler onlara “Vur vur inlesin hırsızlar dinlesin” diyerek cevap verdi.
“Devlet devlet dediniz hepimizi yediniz” diyerek başbakanlığa yönelen kortej, burda kendilerini bekleyen polislerin karşısında durarak “Hoşt hoş köpekler vatan sizden ne bekler”, “işçiler burada, başbakan nerede” şeklinde sloganlarına devam ettiler.
Burda CTP ileri gelenlerinden, Belediye Başkanı Kutlay Erk’in Başbakanlık duvarına çıkarak kitleye seslenmeye çalıştığı anlar yaşandı. Erk, işçilerin aralarından üç kişilik bir heyet seçmesini ve bu heyetin Başbakanla görüştürülmesini önerdi. Sözleri “Başbakan dışarı” sloganları ile kesilen Erk susunca duvara tırmanan bir işçi, “14’ünde gidecek olan, hatta 3 ay önce gitmiş olanlarla biz görüşmeyiz” deyince kitleden alkışlar ve bravo nidaları yükseldi.
Bunun üzerine bir zamanlar kendisi de işçi olan CTP’li sendikacı Ahmet Gülle duvara tırmandı ve Kıbrıs Sorununun çözülmesi gerektiğini, 14 Aralık seçimlerinin önemli olduğunu, bu Başbakanın işsizlikle mücadele edeceğim diyerek Güney’de çalışan insan sayısını arttırdığını, insanları Rum’a muhtaç hale getirdiğini anlatmaya başladı. Kitlede bir uyuklama havası başgösterir göstermez “Partizanlık değil, hakkımızı isteriz” sloganları yükseldi. Davul zurna eşliğinde Güllenin sözünü kesen işçiler, sırtlarını dönerek halay çekmeye başladılar.
Çeşitli parti temsilcileri gittikçe azalan kitle üzerinde tansiyonu düşürmeye, bu hareketin seçim sürecini kendilerince olumsuz etkilememesi için önlem almaya çaba gösterirken, Kutlay Erk yeniden ve daha hazırlıklı bir şekilde duvara tırmandı.
“Azimli mücadeleniz sonucu, sizden talep edilen vergi kaldırılmıştır. İşçiler haklarını almıştır. Artık dağılabiliriz arkadaşlar” diyerek kitlenin ruhunu okşayan Erk’in söylemi ve kitle içinden bir grubun “Kuğulu Park”a yürtüyelim şeklindeki çıkışı sonucu eylem sona erdi.
Dağılarak geri dönen eylemciler yol boyunca slogan atmaya devam ettiler.
Tüm bu olanların ışığında ererken görünen odur ki, Kıbrısın Kuzeyinde oluşmakta olan bir işçi sınıfı vardır. Ve bu sınıfın çıkarları ile sözde sol partilerin çıkarları taban tabana zıttır. Süreç solda yarılmalara gebedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder